Sorma isteğiyle kıvrandığım fakat alacağım cevaptan korktuğum sorularla birlikte günlerimi geçirmeye devam ettim.
Eğitimlerim sonuna yaklaşırken babamla daha sık iletişim kurar olmuştuk. Krallar ile olan görüşmelerde yer almama izin vererek ülke durumu hakkında bilgi edinmemi sağlıyordu.
Bu tarz konular bazen çok kritik, bazen de toplantı yapılması dahi gerekmeyecek kadar küçük konulardı. Dinlemek beni sıktığı için gitmek ve Jaeyun'la konuşmak istiyordum.
O şu anda sadece bir asker olduğu için bu tarz toplantılarda bana katılmasına izin verilmiyordu ama tahta çıktığımda onu yanımdan ayırmayacağım kesindi. Belki emir kulum, belki de eşim olarak.
Birincisi en ihtimali yüksek olandı ama kalbim yıllardır ikinci seçeneği arzuluyordu. Ona olan hislerimin bir an bile azalmayışı bunun basit bir hoşlantıdan ibaret olmadığını anlamamı sağlamıştı.
Bu krallığımız için kabul görmeyecek bir şey olabilirdi, buna dair bir örnek de yoktu. Tarihimiz böyle bir şeye yer vermemişti hiç. Bu olması imkansız bir şey de değildi ki? Bir erkek bir kadını sevebiliyorsa bir erkeği de sevebilirdi. Jaeyun'un da bunu normal buluyor olması için dua ediyordum.
Hiç oturup böyle bir konuyu da konuşmadıkları için tepkisinin ne olacağını bilmiyordu. Kendisine sarılarak uyuyan birinin böyle bir şeye karşı olacağını da düşünemiyordu.
Jaeyun benim hislerimi bilseydi bana aynı şekilde bakar mıydı? Ya da o hislerden kendisinde de var mıydı? Bunu düşünüp hayal kurmak favori aktivitem olmuştu.
Babam ve gelen krallar ülke hakkında konuşurken ben Jaeyun hakkında hayaller kurup dönen sohbetten bihaber olarak duruyordum. Aklım bir karış havada sırıtıp hayal kurarken toplantının bittiğini fark ettim ve sevindim. Artık Jaeyunu görmeye gidebilirdim.
Eğitimleri çoktan bitmiş olmalıydı, hava kararmaya başlamıştı. Yine de kontrol etmek istiyordum. Ana salondan çıkıp dışarıya adımımı atıp çalışma yaptıkları meydana doğru yürümeye başladım. Kadınlar sarayından geçerken babamın eşini gördüm ve selam verdim. Acelem olduğu için hiçbir diyalog kurmadım ve koşarak Jaeyun'a bakmaya gittim.
Babamın annem öldükten sonra imparatoriçe ilan ettiği cariyelerden biriydi bu kadın. Asla onu imparatoriçe olarak kabul etmediğim için babamın eşi diyip kendisini yok sayıyordum. İlk geldiğinde de kabul etmemiştim, hala edemiyordum. O da benimle anlaşamıyordu, bu yüzden birbirimizle pek iletişim kurmazdık.
Onun ülke hakkında karar vermesine katlanamıyordum, halkla ilgili verdiği kararlar hep yanlış veya eksikti. Annemin yerini tutamıyordu. Bunu babam da anlamıyordu.
Annemin yeri doldurulamazdı.
Hızla meydana doğru koştuğumda tahminimin doğru çıktığını görmüştüm.
Jaeyun hala burada kılıç savuruyordu, saatten haberi yoktu."Jaeyun!" adını seslendiğimde duraksadı. Gülümseyerek bana döndüğünde ben de ona gülümsemek istemiştim, yapamadım.
"Burada ne işiniz var?"
"Senin için geldim. Burada ne arıyorsun?"
"Pratik yapıyordum."
"Saat çok geç oldu. Seni göremeyince endişelendim."
"Toplantıda değil miydiniz?"
Bunu sormasıyla bir pot kırdığımı fark etmiştim.
"Evet ama erken bitti. Odada da göremedim seni. Bu yüzden geldim."
"Saatin bu kadar ilerlediğini fark etmemiştim, özür dilerim." başını eğerek özür dilediğinde, bunu yapmaması için kollarından tutup kaldırmak istiyordum.
"Hadi saraya dönelim. Yorulmuşsundur." kafasını onaylar şekilde salladığında elindekini yerine bıraktı ve peşime düştü.
Minik köprüden ana saraya doğru geçerken duraksadım. Yıldızlara baktığımda o da benimle durdu ve izledi.
"Jaeyun. Bu gece ay çok güzel görünmüyor mu?"
Jaeyun anlamaz ifadelerle bana bakıp şapşalca gülümsemişti.
"Gerçekten öyle."
"Bu geceki halimizi de çizmelisin."
"Siz istersiniz de yapmaz mıyım hiç?"
"Kendini uzakta çizme ama."
Duraksamıştı. "Nasıl isterseniz." uymayacaktı. Yine kendisini benden uzakta çizecekti, alışkanlık haline getirmişti bunu artık. Bunca zamandır kollarımın arasında olan çocuk bir kağıt parçasında yanımda çizili olmayı bile layık görmüyordu kendine.
Üstü kapalı dediğim bu itirafı da anlamaması onun şapşal bir çocuk olduğunu hatırlatıyordu bana. O hala gökyüzünü izlerken onu izlemeye başladım. Çok güzeldi, çok gerçekti, çok aşıktım.
_________________________________________
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kingdom, heejake
القصة القصيرة"Yaşadığımı hissetmiyordum. Hatta yavaş yavaş ölüyor gibiydim."