#Multimedya-Arya Yelen#
Uçurumdan aşağı doğru bacaklarımı sarkıtacak şekilde oturduktan sonra siyah kaşe montuma biraz daha sarıldım.Keskin ve dondurucu bir soğuk, saçlarımı uçuşturan rüzgar,insanların kulaklarını kapatma isteği getiren ama aksine
benim hoşuma giden gökyüzünün kaba ve sert çığlıkları, ardından gelen yağmur damlaları...Bu hava durumu bugünkü
iç dünyamı dışarıya bu kadar da güzel yansıtamazdı heralde.Bir kaç sene önce yaşadıklarım şerit gibi gözlerimin önünden
geçerken gözyaşlarıma engel olamıyordum.
''-Affet kızım.''
''-Neler oluyor baba.''
''-Baba! Annem nerde!?''
Ellerimi babamın yanaklarına koyduktan sonra boş boş bakan ve dolmuş gözlernin içine gözyaşlarımının akmasına izin
verdiğim gözlerimi diktim.
''-İyi misin?''
Ve bir silah sesi.
''-Baba!''
Kafamı sağa ve sola sallayıp aklıma gelen sahneleri def ettikten sonra akmış gözyaşlarımının yerini doldurcak sıradaki gözyaşlarına izin vermeden geri yolladım. Gün geçtikçe ve ben büyüdükçe olanları daha iyi kavrıyordum.Neyi neden yaptığını anlayabiliyordum.Dayanamamıştı.Yine de öfkeliydim ona.Beni bu koca dünyada başıma gelecek şeyleri düşünmeden terk etmişti.Gözümün önünde.
Telefonumun melodisi çevreye yankı yaparken bende bir yandan burnumu çekerek telefonumu arıyordum. En sonunda sağ cebimden çıkartınca arayana baktım.Sevgili amcacım(!) Yeşil yuvarlağı sağa kaydırdıktan sonra kulağıma götürdüm ve dinledim.
-Kızım neredesin? Seni arıyorum sabahten beri yoksun.
-Geliyorum.
Telefonu suratına kapattıktan sonra yavaşça ayağa kalktım. Yavaş ve sarsak adımlarla yola çıktım. Biraz yokuş aşağı indikten sonra bir kaç yola saptım. Fazla sessizdi. Bomboş yollardaydım ne beklerdim ki? Bir kaç yere daha saptıktan sonra taksi durağı karşıma çıktı. Taksi durağını bu kadar kolay bulmamın sebebi artık ezberlediğim yollardı. Sarı arabasının camlarını silen şoför daha beni farketmemişti. Taksinin kapısı gürültülü bir şekilde açıp bindikten sonra yine gürültülü bir şekilde kapıyı kapattım. Şoför elindeki bezi bir yere attıktan sonra taksiye binip motoru çalıştırdı. Ana yola çıkınca nereye gideceğimi sordu. Düz ve ifadesiz bir sesle ''Yelen Oteline'' dedim.
Taksiciye parasını verdikten sonra arabadan indim. Bu sefer yavaş ve sarsak adımlar yerine sert ve kendimden emin adımlarla otele doğru gitmeye başladım. Otele girdiğim anda bir çalışan yanıma gelmiş ve amcamın odasında olduğunu, beni beklediğini söylemişti. Asansöre bindim ve zemin kat düğmesine bastım. Genelde en üst kat olur değil mi? Hayır. En üst katta benim özel odam var.Zemin katta ise amcamın genelde çalıştığı oda var. Asansörden tın diye sesin gelmesinin ardından kapılar açıldı. Işıklandırma olmasına rağmen ürkütücü bir sessizliği ve iç karartacak duvarları olan koridordan geçtim. Amcamın odasının kapısının önünde durup derin bir nefes alıp verdikten sonra tık tıklamaya gerek duymadan odaya daldım. Amcamla bir adamın konuşmalarını bölmüştüm. Umursamadım. Amcam her zaman ki gibi sert duruşuyla çalışma masasının arkasındaki sandalyede oturmuş, çalışma masasının önünde duran iki koltuktan birine de o adam oturmuş konuşuyorlardı.Özür dileme gereği duymadan o adamın karşısındaki koltuğa yayvan bir şekilde oturup ayaklarımı sehpaya uzattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZİNCİR
Mystery / ThrillerÜrkütücü koridordan geçerken etrafı inceliyordum. Bir çok kapı vardı yanlarda. Hepsi sessiz gibiydi. Biri hariç. Kapının yanından geçerken içerden zincir sesi geldi. İçerde ner vardı ki?