#Multimedya-Ege#
Gözlerimin dolmasını sağlayan ses değil de söylediği kelimeydi telefondakinin. Şimdi anlamıştım numaranın neden değişik olduğunu. Kardeşimdi ama ses ona ait değildi. Tele sekreterdi. Konuşamazdı ki kardeşim. Sesi çıkmazdı ki. Telefonda 'Abla' kelimesini tuşlayıp tele sekreter 'Abla' demişti. Ama benim kardeşim daha 5 yaşındaydı. Okuma yazma bilmiyordu ki. Gözlerimde ki yaşları daha fazla engelleyecek güç kalmadığında serbest bıraktım. Yavaşça yere oturdum.
-Kardeşim?
-Abla benim. Ege.
-Ablacım sen nasıl yani nasıl yazıyorsun dediklerini?
-Yok ben yazmıyorum. Ben el hareketleriyle doktor abiye söylüyorum o yazıyor sana.
-Anladım. S-sen iyi misin? (Titriyordum. Elim ayağım boşalmıştı sanki.)
-İyiyim ben. Taburcu olabilirmişim. Beni gelip alır mısın?
İşte ağzımdan kaçan hıçkırığa sebep olan cümleydi. Alamazdım. Amcam istemiyordu onu. Bebekken bile ona eziyet çektirdiğini biliyordum. Gelirse daha kötü olurdu. Amcam tam bir pislikti. Konuşamamasının ve duyamamasının tek sebebiydi amcamın onu boğmaya çalışması. Küçücük bebeği suda boğmaya çalışmıştı. Zor kurtarmıştım elinden. Ölmemişti ama engelli kalmıştı benim miniğim. Alamazdım. Eziyet çekerdi burada. Daha 17 yaşımdaydım. 18'ime girmeme iki hafta kalmıştı. Ege'yi o zaman çıkaracaktım. Kendi nüfusuma alabilmek için. Para biriktirmiştim. Yüklü bir miktar. Babamın evini yeniden dekore etmek için. Miniğimle orada yaşamak için. Ağzımdan bir hıçkırık daha kaçtı.
-Abla neden ağlıyorsun?
-Tamam miniğim oraya geliyorum. Orada konuşuruz tamam mı?
-Tamam. (dedikten sonra telefondan dıt sesi geldi)
Kendime biraz izin verdikten sonra yavaşça ayağa kalktım. Odama doğru yürürken önceden ayarladığım adamı aradım.
-Buyurun Arya Hanım ne istemiştiniz?
-Konuştuğumuz gibi. Hemen bir kaç güne Çağatay Yelen (babam)'nin evini size söylediğim gibi dekore edin. Paranızı dekore ettikten sonra vereceğim.
-Tamam efendim biz yarın sabah erenden başlıyoruz.
-Tamam. (deyip telefonu suratına kapattım.)
Telefonu yatağa fırlattıktan sonra banyoya gittim. İyice yıkandıktan sonra banyodan çıktım. İç çamaşırlarımı giydim. Bir kazak ve kot pantolon geçirdim üzerime. Montumu da üstüme geçirdikten sonra botlarımı giydim. Telefonumu da yanıma alıp asansöre bindim. Zemin kata basıp bekledim. Asansör kapısı açıldıktan sonra koridordan geçmeye başladım. O kapının önünde hala korumalar vardı. Oraya bir daha girmeye cesaret edecektim. Ama şuan değil. Amcamın odasına daldığımda kağıtlarla boğuştuğunu gördüm. Beni farkettiğinde kafasını kaldırıp bana baktı.
-Amca paraya ihtiyacım var.
-Ne yapacaksın?
-Bir kaç kıyafet bir kaç kitap falan almam lazım.
-Ne kadar lazım?
-3000Tl falan yeter. (Amcamdan arada bu miktarda para aldığım için garipsemedi ve hemen cüzdanından çıkarıp verdi.)
-Sağ ol amcam benim. (Deyip yanağından öptüm. Amcama arkamı döndüğümde yüzümde oluşturduğum gülümseme anında kaybolmuştu. Odadan çıktıktan sonra montumun kenarıyla dudaklarımı sildim. İğrençti.)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZİNCİR
Mystery / ThrillerÜrkütücü koridordan geçerken etrafı inceliyordum. Bir çok kapı vardı yanlarda. Hepsi sessiz gibiydi. Biri hariç. Kapının yanından geçerken içerden zincir sesi geldi. İçerde ner vardı ki?