Emily'denn

139 8 30
                                    

Uyandığım da yüzüme gelen yakıcı ışıkla beraber yüzümü buruşturdum. Neredeydim? Etrafıma baktığm da Deborah ve Sofia tam karşımdaki koltuklar da oturuyor du.

Deborah telefonubile uğraşırken, Sofia sağ elini anlına dayamış koltuktan destek alarak bir şeyler düşünüyordum.

En sonun da konuştum," N- neredeyim b-ben?" sesimi duyması ile Sofia'nın doğrulması ve Deborah'ın telefonunu bırakması bir olmuştu.

Sofia," Emily," dedi üzgünce.

" Neler oluyor Sofia?"

" İyimisin kardeşim?" Ona başımı salladım.

"Yeşil nerede Sofia?" Diye sorduğumda Deborah yutkunurken, ablamın yüzü hüzünlü bir hal almıştı. Ona ne olmuştu?

" Ona ne oldu?" Dediğim de Debirah bana doğru eğilerek ellerimi tuttu.

" Söyliceğiz ama endişelenmiyeceksin tamam mı sevgilim?" Ona başımı salladım.

" Ne oldu ona Deborah?"

" Komaya girdi..."

"NE!" diye bağırmamla içeri giren Marcus'un yüzünü buruşturması bir oldu.

" Ne bağırıyorsun sen yine çirkin kurbağa? Uyanır uyanmaz dava yemek istiyorsan inan benim için hiç sıkıntı değil."

" Ne davasından bahsediyorsunus Bay Bruce? Arkadaşım komaya girmiş durum da hemde ikinci kez! Siz ise burada hala dava diyorsunuz! Tanrım, gerçekten şaka gibisiniz!" Bu onda ki son damla olmuş olmalı ki telefonunu çıkardı.

" Bu kadar sabrettiğim yeter! Antonio'yu arıyorum! Hem bana bağırdığın için, hem de mükemmeliğime şaka dediğin için seni dava ediyorum!"

Deborah," Siz benim sevgilimle uğraşmayı ne zaman bırakacaksınız?"

" O senin değil benim sevgilim!"

" Hayır, benim."

" Ah, pardon ama ben varken sana neden baksın?"

" Siz neden arabasını paylaşamayan çocuklar gibi benim kardeşimi paylaşamıyorsunuz?"

Fakat onlar sanki bunu duymamış gibi kavgalarına devam ettiler.

" Benim sevgilim!"

" Hayır benim!"

" Emily! Sen kimin sevgilisisin!?"

" Evet Emily kimin?" Sırf Marcus'a inat olsun diye uzanıp Deborah'ın elini tuttum.

Tanrım! Bunu yaptığıma inanmıyorum!

" Tabii ki senin hayatım." Ablam ve Marcus bana şaşkınca bakarken Deborah zafer kazanmışçasına gülümsüyor du.

Bana şaşkınca bakan ablama göz kırptım. Ablam anlamış gibi sırıtınca bakışlarımı Marcus'a çevirdim. Sinirlendiği boynun da ve alnın da belirleşen damarlardan belliboluyor du.

" Ne demek onun? Benim gibi biri varken onu mu seçtin yani?"

" Evet?" Elleri titrerken kapıyı sertçe çarpıp odadan çıktı.

Acaba şuan nasıl hissediyordu?

Marcus'dann ( kurbann verenee)

Deborah'mı? Ah gerçekten mi? O kızla aynı yerde duramam bile. Hem Emily değilmiydi Deborah onu öptü diye kusan?

Belki o zaman sevmiyordu şuan aşık oldu?

Kafamdaki düşüncelerden kurtulmak için Drew ile sürekli gelip box yaptığımız yere girdim.

Kum torbasının önünde durunca eldivenleri ellerime taktım ve ilk yumruğu attım. Nasıl rahatladım anlatamam.

Bir, iki, üç derken bayağı bir yaptıktan sonra eldivenleri çıkarıp telefonumu cebimden aldım.

O çirkin kurbağa beni seçmemenin bedelini ödeyecekti!

" Alo Antonio? Emily Lewis'e bir dava açmanı istiyorum."

" Yine mi? Ne istiyorsunuz siz şu Emily'den? Ben artık dava açmaktan bıktım siz dava açmaktan sıkılmadınız!

" Bana bağırdığın için kendine de bir dava aç ve görüşürüz Antonio!" Diyip yüzüne kapattım.

Daha Kızıl Tanrıça yeniden komaya girdi diue sakinleştirmem gereken bir sinir yığını vardı!

Uzun bir süredir bölüm atmadım kusura bakmayın.

Bölümü nasıl buldunuz?

Emily sizce Deborah'ı seçerek iyi mi yaptı?

Sizi seviyorum, görüşürüzzz!

Ötanazi Okulu 5Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin