Drew'denn

137 9 23
                                    


2 hafta sonraa

" Uyanınmıyor!"

" Drew, biraz daha bekleyelim illa hemen uyanması mı gerek?"

" Emily taburcu oldu. Ama o hala koma da Rose. Lanet olsun ki sadece konu o olunca elimden bir şey gelmiyor!"

" Tamam ama sen yine de sakileş. Biz Maya ile kahve almaya gidiceğiz. Bir şey istiyormusun kuzen?"

" Teşekkürler ama istemiyorum kuzen."

" Tamam." diyip yanığıma bir öpücük kondurdu ve gitti.

Annem, Maya ve Rose, Yeşil koma ya girdikten bir hafta sonra gelmişler di.

Ama gelmişler di ya bu bile yeter di.

Saate baktığım da 16:30 olduğunu gördüm.

Dilsiz Kız'ı görmeliydim.

Koridorda ilerlerken aklıma ona hâla 'dilsiz kız' dediğimi fark ettim.

Konuşabiliyordu.

Bu hayatta en merak ettiğim ses onun sesiydi ve o ses benim ölecek olma ihtimalim yüzünden geri gelmişti.

Duymak istediğim tek ses onun sesi iken. Görmek istediğim tek beden o iken. Komaya girmesi haksızlıktı!

O güzel ve ince sesinden, güzel bedenin den ve en önemlisi saf ve güzel kalbinden uzak durmam haksızlıktı!

Odasının önün de durduğum da kalp atışlarım yine hızlanmıştı.

Her zaman ki gibi...

İç sesime hak verdim.

Onu görünce bile kalbim hızlanıyor du.

Beni böylesine heycanlardığını bir bilse...

Bu düşünceleri boş vererek kapıyı açtım ve görmek istediğim o tek yüzü gördüm.

Adeta bir melek gibiydi.

Kızıl saçları yastığa dağılmışken, yeşil gözlerini kapatan göz kapakları na ters bir bakış attım.

Yanına otururken soğuk ellerini avucumun içine aldım.

Soğuktu, olması gerektiğinden fazlasıyla soğuktu.

" Yeniden merhaba Dolunay Surat."

Bir cevap bekler gibi yüzüne baktım.

Cevap alamadığım için hüzünle iç çektim.

" Seni çok özledim. Nolur artık bunu bana yapmasan?"

Yine cevap bekler gibi yüzüne baktım.

" Beni kendinle sınama, kadın... Ne yaparsan yap ama kendinle sınama. Sen benim zaafımsın Türk kızı. Tek ve en güzel zaafımsın..."

Yüzüne baktım. Yine cevap almak için. Cevap vermedi.

Bu kişi Yeşil değildi. Hiç konuşmayan ruhsuz biriydi.

Benim Yeşil'im ne yaparsan yap susmaz dı.

Konuşamasa da susmazdı. Bu doğasın da yoktu.

" Seni asla bırakmıyacağım. Tamam mı? Kendini asla yalnız hissetme." diyip elini öptüm.

Odadan çıkınca teledonum çaldı.

" Efendim Lucas?"

" Dostum, acil bir iş var hemen gelmen lazım!"

" Gelemem, onu bırakamam."

" Hadi ama Drew, bıraksan ölecek değil ya!"

" Tamam ama sadece yarım saat?"

" Tamam!"

Telefonu kapatıp cebime attım bakalım yine ne şaçmalıyacaktı?

********

Vanessa'dan

Hastane de kalmaktan sıkılmıştım!

Hele ki Yeşil için kalmak.

Düşüncelerimi boş verip oda ma girdim.

Evet babam hem benim hem de Chole için oda tutmuştu.

Yatağa uzandığım an kapının açılmasıyla irkilerek doğruldum.

Gelen Emily'di. Yüzü gülüyordu.

" N'oldu Emily?"

" Sana efsane bir haberim var!" Göz devirdim.

" Öyle mi neymiş?"

" Gözün aydın Vanessa, çünkü Yeşil az önce uyandı!"



Ayy sonun da uyandın be Yeşil!

Neysee bir daha ki bölümde görüşürüzzz!!

Ötanazi Okulu 5Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin