Uzun bir aradan sonra merhaba aşklar ;)
Yazı stilini nasıl yapayım ya bir fikir verin. ACİLLLLL
Birinci bölüm sizi tatmin edemediyse kusura bakmayın, çünkü ilk kitap ve biraz cahilliyet var. Zamanla hepsini düzelticem. Şimdi daha da çok gelişmiş hissederek 2. Bölümle devam ediyoruz...
Yıldıza basmayı ve satır aralarında yorum yapmayı unutmayın.
~İyi Okumlar~
2. Bölüm
'ᴋᴏɴᴀᴋ ᴋᴀᴘıꜱı'
Günler sadece güneşin doğması ile başlamıyordu. Bazen bir neşe, bazen ise bir çığlık ile başlayıp devamını getiriyordu.Kimse nedenini sormaz lakin neşeli günler daha kısa sürer, çünkü feryad haykıran günlerin acısı unutulmazdı.
Geceyi daha da ıssız yapan kapkaranlık uzun bir yolculuktu. Oraya vardığında kimlerle ya da neler ile karşılaşacağını bilmiyordu.
Gözleri başını yasladığı camdan dışarıyı izliyormuş gibi gözükebilirdi. Fakat görebildiği tek şey annesiydi. Bir veda bile edemeden onu bırakıp ıssız bir yola düşmüştü.
Nereye gidecegi bile belli değilken avucunun içinde sıkıca tuttuğu 200 lira ile güneşin doğmasını bekliyordu.
♪•♪•♪
Rojkan'ın ağzından;Yaklaşık 1 ay önce hapisten çıkmış ve dedemin isteği üzerine Mardin'e uğramadan, ailem ile hasret gideremeden İstanbul'da ki şirket ile ilgilenmeye başlamıştım.
Yıllar önce başlayan kan davası beni de katil edip hapishane köşelerinde süründürürken, okul hayatım, gençliğim heba olmuştu. Dedemin şirket hakkında daha fazla bilgi edinmem veya cahil kalmayıp, çalışkan bir adam olmam konusunda ısrarcıydı.
Bu konu da ona asla kırılmıyordum. Bizim için en iyisi yaptığının farkındaydım çünkü... Fakat can dostlarımdan başka kimsenin bilmediği sırlarım vardı. Dedem ya da ailem gençliğim dört duvar arasında bitti sanıyordu fakat hiçte öyle değildi.
Elimdeki mavi tonlarındaki kalem ile evrakta ki son imzayı da attıktan sonra asistana verip, odama Robin'i çağırmasını emrettim.
Bir yandan onun gelmesini beklerken bir yandan elime aldığım telefondan Baha'yı arayıp yarım bıraktığımız işi tamamlamış mı diye bir nevi sorguya çekecektim.
"Rojkan, hiç müsait değilim."
Açar açmaz yine meşgul olduğunu söylese de ertelenmez bir durum olduğundan dolayı sormaktan asla çekinmiyordum. "Hallettin mi?"
"Henüz değil, sonra ara." Deyip yüzüme kapatması bir oldu. Kaşlarım yavaştan çatmaya başlarken kapının açılması ile tekrar eski sakin halini aldı.
Robin rahat tavrı ile kapıyı kapatıp önümdeki koltuğa otururken ayaklarını üst üste atmayı da ihmal etmiyordu.
"Daha iyi misin lan?"
"Kötüyüm desem yaralarıma öpücük mü konduracaksın? İt!"
Dün gece ki olaydan kalan bazı ağır yaraları vardı. Bunun tek suçlusunun da ben olduğumu söyleyip duruyordu. "Benim ne suçum var lan, iyi dövüşseydin." Deyip arkama yaslandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞ DE ÜŞÜR
Tiểu Thuyết ChungKapakta ki modeller ile kitaptaki karakterlerin alakası yoktur... #1 yüzleşme (11/11/24) "Gitmek istersem ne olur?" Yüzüne bakmadan sorduğum soruya gözlerini benden çekmediğini anladığım halde cevap verdi. "Olacakları az çok tahmin etsem de net bil...