Herkese selammm...💜
Bu bölüm bazı şeyler olacak, bazı şeyler de açığa çıkacak.
O yüzden umarım bu bölümü seversiniz... 😇Keyifli okumalar dilerim bebeklerimmm...❣️
🔹🔹🔹🔹🔹🔹🔹
Jungkook'un Ağzından
Başımın ağrısıyla gözlerimi kırpıştırarak açarken bir yandan da nerede olduğumu, neler olduğunu hatırlamaya çalışıyordum.
"Uyandı uyuyan güzel." dedi bir ses, bu ses benim deltama ait değildi. Deltam her konuştuğunda kalbimde çiçekler açtırır ve sesinin o kalın boğuk ama sakinleştirici tonundan dolayı ruhumu huzur kaplardı, şimdi konuşan ses ise midemi bulandırıp beni huzursuz etmekten başka bir şey yapmamıştı. Bizimkilerin sesi olamayacak kadar da farklı ve rahatsız edici bir tınısı vardı yani kesinlikle tanıdık değildi. İçimdeki o huzursuzluk gitgide büyürken zihnime dolan görüntüler ve sandalyeye bağlanmış şekilde az bir sarı ışıkla aydınlanan depo gibi bir yerde olduğumu farketmem ile huzursuz olmakta haksız olmadığımı fark ettim.
"Neden getirdin beni buraya? Ne istiyorsun benden? Kimsin sen?" diye bağırmama karşılık itici bir kahkaha atmaktan başka hiçbir şey yapmamıştı.
Başımın ağrısından ve görüşümün henüz netleşmemesinden dolayı yüz hatlarını tam seçemesem de biraz daha gözlerimi kırpıştırmamla karşımda duran sarı ışık altındaki silüet netleşti. Tanıdık geliyordu yüzü ama çıkaramamıştım.
"Kimsin sen?!" diye sordum tekrar, bu sefer sesim daha yüksek tehditkar çıkmıştı. İplerden kurtulmaya çalıştım ama yapamadım, ipler aşırı sıkı değillerdi ancak sağlam bağlanmış olmalıydım.
"Tanımadın mı beni canım kardeşim." dediğinde tüylerimin diken diken olduğunu hissettim.
Ben en son Hoseok hyung, Jin hyung ve Jimin hyung ile deltamın sürprizine hazırlanıyordum. Sürprizin ne olduğunu merak ederken gülerek sohbet edip deltamın sürprizi hakkında bilgi almaya çalışmıştım. Hoseok hyung tam söyleyecek kıvama gelmişken kapı çalmış ve o da kapıyı açmıştı. Sonra olanlar olmuş, ben bayılmıştım. O süre zarfında da beni buraya getirip bağlamış olmalıydı. Hayatım bir süredir fazla güzel gidiyordu, bunun bir şekilde bozulacağını hissediyordum ama işte uzun zamandır benimle uğraşmayan canım babam (!) ve sevgili alfa üvey abim (!) yine hayatım yolunda giderken beni bulmuşlardı.
Daha önceleri beni rezil eder, döverler ve ezerlerdi arkadaşlarımın yanında ama hiç bu derece ileri gideceklerini düşünmemiştim. Buraya beni dövmek için getirmezlerdi; biliyordum, hissediyordum asıl amaçlarının beni öldürmek olduğunu. Gözümden bir damla yaş istemsizce yanağımdan süzülüp bacağıma damlamıştı.
"Bir korkak gibi ağlıyor musun? Sen hep böyleydin zaten." dediğinde ona karşı boyun eğmek istemedim. Hayır, deltam bana kimsenin karşısında ezilmemem ve kimseden korkmamam gerektiğini çünkü benim çok güçlü olduğumu söylemişti. Deltam da burada olsa eminim buna susmamı istemezdi. Deltam aklıma gelince kalbimin ağrımaya başladığını hissettim. Acaba bana sürpriz yapmak isterken bu olanlar karşısında ne yapmıştı? Umarım benim yüzümden başı belaya girmezdi, aynı şekilde bizimkilerin de. Özellikle Jimin. O deli her şeyi yapabilirdi sonunu düşünmeden, umarım hepsi iyidir. Jin hyungun kafasında vazo kırılmıştı, o nasıldı ki şimdi? Bunları düşününce sinirim ve cesaretim arttı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Fall Of Love | Taekook
FanficAlışveriş merkezinde arkadaşlarıyla gezen Omega Jeon Jungkook dengesini kaybederek yürüyen merdivenlerde Delta Kim Taehyung'un kucağına düşer. Omegaverse Texting+ düzyazı Yüzyılın Deltası Kim Taehyung Omega Jeon Jungkook