Duruşmama tam olarak 1 saat vardı bugün geç uyanmıştım ama hızla hazırlanmam gerekiyordu yatağımdan kalkarak giyeceğim giysileri çıkardım. Altıma kısa siyah bir kalem etek giydim sağ bacağımda birazda yırtmacı vardı, üzerimede straplez bir body giydim. Makyaj masama oturarak kızıl saçlarımı taradım ve makyaj yapmadan masadan kalktım.. çünkü duruşmama yetişmem gerekiyordu kapımın önünde siyah topuklu ayakkabılarımıda giydikten sonra hızla merdivenleri inmeye başladım.
Şuan yaya geçidinin karşısında arabalar için kırmızı yanmasını bekliyordum saat daha 6 buçuk olduğu için pek fazla araba yoktu ama yinede gelen geçen vardı kırmızı yandığı gibi yaya geçidinde yürümeye başladım sağımdan gelen arabanın sesiyle başımı sağa çevirdim..
11 ekim 6.38;
Eray Yılmaz'dan,
Oturduğum arabada sinrimi tamamen atmak için bağırdım "Amına koyayım hızlı sür bu arabayı siktirtme belanı!" arabanın hızı artmışken çalan telefonu açtım "Oraya geldiğimde anasını sikeceğim onun! Benim barımda çatışmak neymiş görecek oruspu çocuğu! 5 dakikaya oradayım." sinirle telefonu kapatarak cebime koydum ve yolu izlemeye koyuldum.
"Eray bey, ileride ışık var son hız devam mı edelim yoksa ışıklarda duralım mı?" sinirle yanımdaki şöföre döndüm "Git, git durma!"
Araba neredeyse 200de gidiyordu ışıklara tam yaklaşmışken önümüze bir kız atladı, tüm gücümle bağırdım "Sikeyim! Yavaşla! Yavaşla!"
Hızla arabadan inerek arabanın önünde yere serilmiş kıza baktım başı kanıyordu. Karşımda dikilen Şöföre baktım "Bekle buna birşey olsun başımıza belayı alalım nasıl sikiyorum seni!" yerdeki kızıl saçlı kızı kucağıma alarak bağırdım "Ne bakıyorsun? Arka kapıyı aç!" Arka kapıyı açmasıyla kızla beraber arkaya oturdum arabaya binen şöföre döndüm "Bizim hastaneye, hızlı sür!"
gözlerim dizimde yatan kızı buldu kızıl saçları vardı ama kırmızı veya turuncu diye ayrıt edemiyordum ikisinide barındırıyordu içinde, beyaz teni vardı küçük görünüyordu.
Ben onu incelerken kendine gelmişti ve gözlerini açıp başını kaldırmaya çalışınca elimle başını hafifçe dizime geri yatırdım ve düz bir sesle konuştum.
"Başından yaralısın, hastaneye gidiyoruz hareket etmemen gerekiyor." dediğimde başını serbest bıraktı ve yüzünü ekşitti.
"Canım çok yanıyor.."
Düz bir sesle sordum "Neren ağrıyor?"
Acıdan dolayı titreyen sesiyle konuştu "Kolum, belim, başım, boynum.. heryerim.."
Sinirle kendimi koltuğa dahada yasladım "Hızlı sür şöför daha hızlı!" ardından dizimde yatan kıza gözlerimi tekrar çevirdim gözleri kahverengiydi ama daha önce rastlamadığım bir kahveydi bu, yüzünü tekrar ekşitmesiyle konuştum "Tamam, geldik hastaneye."
arabanın durmasıyla ilk önce kapıyı açtım ve sonra dizimde uzanan kızıla döndüm.
"Kendin inbilecek misin?" cevap vermesini beklemeden hastanenin kapısının önünde bekleyen poyraza bağırdım "Poyraz sedye!" ardından dizimde uzanan kızılı dikkatlice kucağıma taşıdım ve yavaşça arabadan aşağıya indim porazın getirdiği sedyeye yavaşça bıraktım.
"Lan oğlum ne oldu kıza?" sıkıntıyla sakalımı kaşıdıktan sonra ona döndüm,
"Son hızda giderken kıza çarptık işte!" sedyeden gelen inleme sesiyle bakışlarımı tekrar kızıla çevirdim
sıkıntıyla Poyraza döndüm "Sabahtandır canım yanıyor diyip duruyor ilgilensene sana zahmet, ben gidip şu oruspu çocuğu Fatihle ilgileneceğim. Eğer ciddi bir durum olursa ararsın tamam mı kardeşim?" poyraz başını sallayarak sedyeyle beraber onuda içeriye götürdü. Hızla arabaya binerek barın yolunu aldık.
Bara vardığımda sinirle içeriye girdim kapıdaki Zafer benimle beraber içeriye geldi. Arka tarafta tuttukları Fatihin yanına gittik. Sandalyede oturmuştu, oturduğu sandalyeyi tekmeledim "Lan puşt! Sen nasıl benim mekanımdaki bir müşteriye ateş edebiliyorsun!" gülerek oturduğu sandalyeden kalktı, "Bana bak Eray Yılmaz! Ben senin diğer düşmanlarına benzemem öyle senden falanda korkmuyorum, o adam benden mal kaçıracaktı mal!" sinirle koltuklardan birine oturdum "Amına koyarım seninde, senin mallarınında! Gidin başka yerden çatışın amına koyayım! Niye benim mekanımda çatışıyorsunuz?" Fatih başını iki yana sallayarak konuştu "Senin mekanına geldiğine göre.." bakışlarımı ona çevirdim cümlesini tamamlamasını bekledim, elindeki viski bardağını yere atarak paramparça etti "Öyle mavi mavi bakma bana Eray! Siktirtme belanı, o adam senin adamındı!" hızla ayağıya kalkarak yakasına yapıştım "Seni çıktığın yere sokarım! Benim adamım olmadığını ikimizde biliyoruz! Şimdi siktir git birdahada mekanıma uğrama!" yakasını bıraktıktan sonra Zafere döndüm "Çıkarın şu iti içeriden, birdahada bu barda görmeyeyim o-" daha cümlemi bitirmeden telefonumun çalmasıyla bardan çıkarak telefonu açtım.
"Alo Poyraz durum nedir?"
"Hiç sorma Eray, kız ölümden dönmüş aldığı yaralarda oldukça ciddi."
"Hay amına koyayım! Zaten bir o eksikti."
"Eray şu Fatih meselesini ne yaptınız?"
"Geliyorum hastaneye şimdi gelince onuda anlatırım."
Sinirle arabaya bindim ve arabadaki şöföre döndüm "Bizim hastaneye!"
dakikalar sonra hastaneye varmıştım. Poyrazı aradım,
"Alo! Poyraz neredesin?"
"109 numaralı odadayım gel."
telefonu kapatarak 109 numaralı odayı bulmaya çalıştım. en sonunda 3. katta bulduğumda kapıyı açarak içeriye girdim Poyaz ilaçları suya döküyordu kızıl ise Poyrazı izliyordu. Kapının sesiyle ikiside bana döndü "Hoşgeldin Eray." yanındaki sandalyeye oturarak konuştum "Hoşbuldum kardeşim." gözlerim tekrardan yatakta yatan kızıl kıza değdi, Orta uzunlukta dalgalı kızıl saçları vardı, kahverengi gözleri ama farklı bir kahveydi, beyaz teni ve dolgun dudakları vardı şuan bu kıza çarpmak yerine barda görseydim kesinlikle yatardım. Düşüncelerim boğazımı kurutmuşken boğazımı temizleyerek konuştum "Daha iyi hissediyor musun kendini?" kahve gözleri benim mavi gözlerimi buldu "Evet.." Poyraz ilaçları karıştırdığı suyu kızıla uzattı, adını hala bilmediğim kızıla. Suyu büyük yudumlarla içtikten sonra Poyraza geri uzattı "Sağol.." Poyraz gülümseyerek kızıla baktı "Ne demek İdil.." içimden yüzlerce kez tekrar ettim İdil, İdil, İdil.. yüzüne tekrar baktığımda gözlerimiz kesişti yerime kıpırdayarak tekrardan boğazımı temizledim "Kaç yaşındasın İdil?" gözleri gözlerimdeyken konuştu "24.." küçük duruyordu aslında ardından beklemeyerek diğer sorumu yönelttim,
"Okuyor musun yoksa.. çalışıyor musun?"
"Çalışıyorum."
"Ne iş yapıyorsun peki?"
"Avukatım.." demesiyle şaşırmadan edemedim ama belli etmemeye çalışarak başımı salladım.
"Ben sen iyileşene kadar seni görmeye geleceğim birşey olursa Poyraz bana haber verir zaten, hastane masraflarınıda ben karşılayacağım. Hatamın telafisi gibi düşün." Gözlerini gözlerimden ayırmayarak konuştu "Teşekkür ederim.." başımı sallayarak odasından çıktım.
🍒Kurgunun ilk bölümünü nasıl buldunuz acabaa??
Bu bölümü Eray Yılmaz'ın ağzından dinledik ama kurguyu genel olarak İdil Akman'ın ağzından dinleyeceğiz kaza sahnesi olduğu için Eray'ın ağzından anlatmamın daha doğru olduğunu düşündüm.
Ayrıca ilk bölüm olduğu için biraz kısa tuttum.
Eleştirileriniz, yorumlarınız benim için çok önemli fikirlerinizi belirtmeyi ve oy vermeyi unutmazsanız çok sevinirim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl Gece (+18)
RomanceBir araba kazası hayatınızı en fazla ne kadar değiştirebilir ki? Ama eğer bir mafya size çarptıysa.. orasını bende bilemiyorum. Ben İdil.. İdil Akman sıradan bir yaşantım vardı, vardı diyorum çünkü o trafik kazası benim tüm hayatımı değiştirdi.