3.

837 29 2
                                    

Odama gelen hemşireyle gözlerimi telefonumdan kaldırarak hemşireye baktım "İdil hanım pasuman yapmak için gelmiştimde isterseniz siz hazırlanın ben ilaçlari alıp geleyim." dedi gülümseyerek başımı salladım. Hemşire odadan çıktıktan sonra üzerimdekileri çıkararak sadece iç çamaşırlarımla kaldım, Erayın aldığı iç çamaşırlarıyla doğrusu.

Vücudumun neredeyse her bölgesinde yara olduğu için tamamen soyunmam gerekiyordu.

Tamamen soyunduktan sonra yatağa oturup hemşirenin gelmesini bekledim. Dakikalar sonra kapı çalınca hemşirenin olduğunu düşünüp konuştum "Gel!" odanın kapısı açılınca kapıdaki Erayla göz göze geldik mavi gözleri çıplak bedenimde geziniyordu, utançla bağırdım "Ya ne bakıyorsun? Bakmasana!" refleksle yataktaki örtüyü üzerime doladım. Eray odaya tamamen girerek kapıyı kapattı "Kusura bakma.. sen gel diyince." dedi ve karşımdaki sandalyelerden birine oturdu, örtüyle sadece üzerimi kapattığım için bacaklarım tamamen dışarıdaydı bunu Erayın bakışları sayesinde fark ettim. Gözleri bacaklarımı boydan boya süzüyordu, utançla bacaklarımıda örttüm "Ne bakıyorsun be öyle? Sanki hayatında bacak görmemiş!" sinirle söylenmeme aldırış etmeyerek konuştu "Doğru yüzlerce bacak gördüm ama ilk kez böylesini görüyorum.." dedi gözlerimin içine bakarak, şaşkınlıkla konuştum "Anlamadım?" gözleri tekrar örtüye dolanmış vücudumda gezindi ve elinin tersiyle omuzumu hafiften okşadı "Diyorum ki böyles-" Erayın konuşmasını bölen şey Poyrazın içeriye dalması oldu, Poyraz bize hayretle bakarken çıplak olduğumu fark edip gözlerini kapatarak Eraya döndü "Yuh, çüş ama ya! Hastanedede yapılmaz artık!" dedi sitemle. Eray omuzumdaki elini çekip sinirle ayağıya kalktı "Zevzeklik yapma Poyraz!" dedi ve odadan hızla ayrıldı. Poyrazda bana bakmamaya çalışarak konuştu "Hemşire gelir şimdi.." dedi ve Erayın arkasından o da çıktı odadan.

Dakikalar sonr ahemşire odaya gelip pasumanımı bitirmişti üzerimi değiştirerek Erayı bulmak için Poyrazın odasına doğru ilerledim.

Kapıyı tıklatmadan içeriye girdiğimde Erayla Poyrazın konuştuğunu gördüm ama içeriye girmem onların konuşmalarını bölmüştü bunu umursamayarak konuştum "Böldüm kusura bakmayın ama Eraya duruşmayı soracaktım ben.." dedim gözlerimi Eraya çevirerek, Eray gözlerini duvardaki saate çevirdi ve tekrardan mavi gözleri beni buldu "Duruşma 2 saat sonra.." ardından karşıdaki askıda birkaç takım elbisenin yanında duran elbisemi ve cübbemi işaret etti "Elbiseni ve cübbenide getirdim, hazırlanmaya başla istersen sonra çıkarız." dedi odada ilerleyerek cübbemi ve düz siyah askılı elbisemide alarak odadan çıktım.

Üzerimi giyindikten sonra cübbemide alarak tekrardan Poyrazın odasına doğru ilerlemeye başladım kapıyı tam açacaktım ki Erayın bağırışıyla vazgeçtim.

"Öyle birşey olamaz amına koyayım ya!"

poyrazda tıpkı onun gibi bağırıyordu,

"Eray otur oturduğun yere sakinleş amına koyayım bi!"

"Öyle birşey olursa varya bu sefer gerçekten diğer kardeşini ben kendi ellerimle öldürürüm!"

"Eray sikeceğim belanı! Sanki yapmadığın şey! Adamın kardeşi senin yüzünden öldü, sen öldürmedin ama suçsuzda değilsin!"

Eray gerçektende Fatih denen adamın kardeşini mi öldürmüştü? Ama neden öldürmüştü? Daha falza birşeyler öğrenmek istemeyerek tedirgin bir ifadeyle kapıyı çaldım Poyrazın yüksek sesi kulaklarımı doldurdu "Gir!" yavasça kapıyı açıp gözümü Erayın üzerinde gezdirdim, sırtı bana dönüktû bir dirseğini koltuğun köşesine yaslamış ve şakaklarını ovuyordu. Poyraz gerginliğin azalmasi için sakinleşmiş bir ses tonunda konuştu "Hoşgeldin İdil.." yutkunarak konuştum "Hoşbuldum.." Eray arkasını dönerek beni baştan aşağıya süzdü ve en son gözlerime baktı "Hazır mısın?" başımı sallayarak onayladım.

Arabaya kadar sessizce yürüdük, Erayın sinirli olduğu her halinden belliydi.

Mahkeme salonuna geldiğimizde cübbemi giyerek içeriye girdik ve  duruşmanın başlamasını sandalyelerden birine oturarak bekledik.

Dakikalar sonra Adımız anons edildiğinde apar topar içeriye girdik. Yerimize yerleştik.

Konuşmaya karşı tarafın avukatı başlamıştı,
"Sayın hakimim, öncelikle müvekkilimin kardeşi Suat ve Eray Yılmazın zaten arasında bir husumet vardı aynı şekilde zaten müvekkilim Fatih Kaya ilede arasındaki husumeti devam etmektedir. Suat Kayanın öldüğü tarih tabii tabiri caizse Eray Yılmaz tarafından öldürüldüğü tarih, 11 ekim 2020'dir. Suat Kayanın cesedi kendi odasında ve kendi yatağında bulunmuştur. Ayrıca Eray Yılmazı şüpheli gösteren bir kanıtımız daha vardır. 10 ekim 2020 saat 9.19'da Suat Kaya ile gittikleri bir kafede aralarında anlaşmazlık görülmüştür." ardından hakime doğru ilerleyerek elindeki flashı uzattı, dakikalar sonra Suat ve Erayın kafede oturdukları bir masada tartıştıklarını gördük.

Video bittikten sonra derin bir nefes alarak ayağıya kalktığımda gözlerim yanımda oturan Erayın mavi gözleriyle kesişti tekrardan dikkatimi toplayarak önüme döndüm,

"Sayın hakimim, müvekkilime yapılan suçlamayı hiçbir şekilde kabul etmiyoruz. Bu görüntüler müvekkilimin katil olduğunu ispatlayacak kadar sağlam bir delil değildir. Ayrıca Suat Kayanın cesedinin bulunduğu saatlerde müvekkilim işlettiği 'Yılmaz Bar' için iç dekorasyon yeniliği yaptığı firmayı barında ağırlamıştır.."

gözlerimi önümdeki dosyalarda gezdirerek saati bulmayı çalıştım.

"Saat 8.42'den 10.21'e kadar müvekkilim Eray Yılmaz barındaki firma ile ilgilenmiştir. Cinayetin işlendiği sırada orada bulunmamıştır." diyerek elimdeki flashı hakime doğru uzattım. Az önce olduğu gibi bu seferde saatleriyle beraber erayın bir kaç adam ve kadınla konuşup el sıkıştığı görünüyordu.

Video bittikten sonra diğer avukat tekrar ayağıya kalktı ve gözlerini bana dikerek güldü,

"Kesinlikle sayın hakimim! Bu videoda alışveriş yapıldığı ne malum? Ben yıllardır bu davaya bakıyorum ve sürekli böyle yalan söyleyen avukatlarla karşılaştım.."

sözünü devam ettirmesine izin vermeyerek konuştum

"Karşınızda bir meslektaşınızın olduğunu unutmayın lütfen! Ayrıca mahkemedeyiz üslübunuza dikkat edeceksiniz. Müvekkilim Eray Yılmazın alışveriş yaptığı apaçık ortadadır. Yüksek bir mevla ödediği için şirket tarafından dekontta almıştır." dedim ve elimdeki dekontun fotokopisini hakime uzattım.

Dakikalar sonra hakim çekicini vardu ve konuştu,

"Karar verilmiştir!" demesiyle hepimiz ayağıya kalktık ve merakla kararın ne olduğunu dinledik.

"Suçlu görülen Eray Yılmazın hiçbir suçu olmadığına ve dava açan tarafın delil eksikliği yüzünden dava kapanmıştır!"

demesiyle yüzümdeki kocaman gülümsemeyle Eraya döndüm, o da benim gibi gülümsüyordu sessizce fısıldadım "Başardık!" gözlerime bakmaya devam ederken konuştu "Başardın."

Yüzümüzdeki gülümsemeyle mahkeme salonundan ayrılmıştık. Erayın arabasındaydık ikimizinde keyfi yerindeydi.

Dakikalar sonra arkamızdaki arabanın Erayın arabasının arkasına çarpmasıyla durduk. Eray aşağıya inince bende Erayın peşinden ilerledim. Eray sinirle arabanın yanında doğru yürüyünce arabadan 4 tane adam aşağıya indi hepsi silahlı adamlardı ve en sondada arabadan Fatih indim Adamlar silahlarını bize doğrulttuklarında korkuyla Eraya baktım ve gözlerimiz kesişti kolumdan tutarak beni yanına çekti ve fısıldadı "Sana yere yat dediğimde yatacaksın." dedi otoriter bir sesle.

Ardından yaklaşan bir arabanın sesi kulaklarımı doldurduğunda Eray tüm gücüyle bağırdı "İdil! Yere yat!" dediğini yaparak yemen asfalta uzandım, Erayda tam başımın önüne çömeldiğinde kulaklarımı mermi sesleri doldurdu.

🍒

Nasıl buldunuz bu bölümü??

Diğer bölümde neler olacak tahminleri alayımm..

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.

Kızıl Gece (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin