10. BÖLÜM: HAYAL KIRIKLIĞI

123 10 7
                                    

"Benimle yemeğe çıkar mısın Gece?"

***

Az önce Tuna'nın söylediği şeyi yanlış duyma ihtimalim yüzde kaç olabilirdi? %100 falan? Beni gerçekten yemeğe davet etmiş olamazdı değil mi? Kendi isteğiyle, bilerek... Ne yani benim onu etkilemem gerekirken o mu beni tavlıyordu şimdi? Biri bana su getirsin,ah bana birşeyler oluyor.

Şaşkınlıkla Tuna'nın yüzüne bakarken elini gözüme sokarcasına yaklaştırıp sağa sola salladı.

"Dünyadan Gece'ye, sesim geliyor mu?" dedi kaşlarını kaldırarak.

Gözlerimi onun farketmeyeceği bir şekilde devirdim.
"Evet, sen biraz önce beni yemeğe çıkarmak istediğini mi söyledin?"
dediğimde bana kibirli gülüşlerinden birini bahşetti.

"Aynen öyle. Tek başıma yemek pek ilgi çekici değil. Ah biliyorum, tabi ki her kız benimle yemeğe çıkmak ister. Hadi yine iyisin. Asistanım olarak bana eşlik edebileceğini düşündüm. Şirketin son projesi hakkında konuşuruz hem, fikrini almak isterim."

Hayal kırıklığı yüzümde olması gerektiği gibi yerini alırken donuk bir ifadeyle "Tamam, gelirim." dedim.

"Çabuk hazırlan, odamda bekliyorum seni. Ha bu arada şu dün kahve döktüğün dosyayı da almayı unutma." diyerek kendi odasına geçti.

Şu kahve olayını her seferinde yüzüme vurmak zorunda mıydı Allah aşkına?

Ayrıca ne tür bir salaktım da beni gerçekten yemeğe davet etmiş olabileceğini düşünmüştüm bilmiyorum. Bildiğim bir şey varsa o da Tuna'nın kibirli ve şımarık züppenin teki olduğuydu.
Tabi ki benimle sadece işleri için yemeğe çıkabilirdi.

Bu düşünceler eşliğinde askıdan ceketimi ve çantamı alıp Tuna'nın odasına geçtim.

Beni gördüğünde baştan aşağıya öyle bir süzdü ki bir an buharlaşıp yok olacağımı düşündüm.

"Bu halde mi geleceksin?" dedi ve ayağa kalktı.

Halimde ne vardı ki? Siyah bir bluz, füme rengi bir de mini etek giymiştim. Aklınca beni sinir edip dün döktüğüm kahvenin intikamını alacaktı. Ama ben bunu yer miyim? Hayır yemem.

Kızgınlığımı sahte bir gülüşle gizleyerek ona döndüm.
"Kusura bakmayın, yanınıza yakışmıyorum ama elimizde başka asistan kalmadı. Bugünlük benimle idare edeceksiniz artık." dediğimde suratında anlık bir tebessüm belirdi.

Elini herneyse der gibi sallayıp "Hadi artık çıkalım." diyerek yanımdan geçti ve kollarını göğsünde bağlayıp odanın kapısının önünde dikildi.

Bu adam nasıl kokuyordu böyle? Sanki deniz gibi... Hayır hayır yağmur gibi mi yoksa? Tarif edilemez bir şeydi. Yanımdan geçerken bıraktığı bu eşsiz kokuyu hala duyabiliyordum.

Biraz daha böyle ayakta beklersem Tuna'nın birşey söyleyeceğini anlayıp yanına doğru hızlı adımlarla ilerledim.

Tek kaşını kaldırarak bana baktı.
"Bir şey unutmadın mı?" diye sordu.

Elimi alnıma hafifçe çarpıp masadaki o çok önemli dosyayı unuttuğum için geri döndüm.

Dosyayı elime alırken ensemde sıcak bir nefes hissetmemle hızlıca arkamı döndüm ve dengemi kaybettim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 09, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ÖDÜNÇ HAYAT (Düzenlenecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin