9. BÖLÜM: ÖZÜR

135 13 5
                                    

Peki bundan sonra ne olacaktı?
Gerçekten hiçbirşey bilmiyordum.
Belli ki Tuna beni görünce tanımamıştı bugün, benim hatırlatmama da gerek yoktu o zaman. Demek ki çoktan unutmuş, zaten niye hatırlasın ki diye düşünürken odaya yine Birkan girdi.

Hızlıca yanıma yaklaştı ne yapacağını kestirmeye çalışırken ani bir hamleyle yerdeki valizimi dağıttı.

Kıyafetler etrafa saçıldığında "Ne yaptığını sanıyorsun sen?" diye bağırdım ve Birkan'ı sertçe ittim.

Hışımla ayağa kalkıp kolumu sıktı.
"Hiçbir yere gitmiyorsun!" dediğinde bacağımla münasip bir yerine tekme attım.

O acı içinde kıvranırken yerdeki giysileri hızla valize tıktım ve kapıya fırladım. Koşarak dışarı çıktım ve sokağın sonuna doğru ilerlemeye başladım.

Sonunda bir taksi durduğunda kendimi içine attım ve dün Murat Bey'in mesaj attığı yeni evimin adresini tarif ettim.

*

Evin önüne geldiğimde ağzım açık kalmıştı. Karşımda şirin, iki katlı olmasına rağmen mütevazi bir ev duruyordu. Bahçesindeki büyük vişne ağacına resmen vurulmuştum. Tam da hayallerimdeki gibi.

Ahşap rengindeki eve girerken burada çok güzel günler geçireceğimi hissediyordum. Bahçede gözüme kestirdiğim iri dala bir salıncak kurmalıydım. Bunu aklımın bir köşesine yazmıştım.

Evin içi dışına nazaran daha lüks döşenmişti. Adam zevkten anlıyordu doğrusu. Siyah beyaz koltuk takımı çoktan ilgimi çekmişti. İncelemeye devam ettiğimde bu evden hiç çıkmadan günlerce yaşayabileceğimi düşündüm; en büyüğünden bir plazma tv, müzik seti, sinema sistemi, laptop vs. ne ararsan vardı evde.

Yorulduğumu farkedip biraz kestirmeye karar verdim. Yarım saat kadar dinlendikten sonra Tuna'ya kendimi affettirmek için yapacağım şeyin vakti gelmişti.

Tuna'nın ağzından;

Bugün işe biraz erken gelmiştim. Aslında çalışmak bana iyi geliyordu. Böylece aklım sürekli birşeylerle meşgul oluyor, düşünmeye vaktim olmadığı için İpek'in ölümünü de hatırlamak zorunda kalmıyordum. İpek öldüğünden beri hayattan resmen soyutlanmıştım, babamın tekrar işe dönmemi sağlaması iyi olmuştu.

Yeni asistan kızın dün kahve döktüğü dosyayı inceliyordum. Daha doğrusu incelemeye çalışıyordum diyelim. O kızda bir gariplik vardı, birincisi çok gençti, ikincisi fazla acemi. Ayrıca çok tanıdık geliyordu.
Güzel bir kız olması sakarlığını engellemiyordu. Evet kız fazla güzeldi ama neden buna takılmıştım ki? Beni ilgilendirmezdi. Aynı zamanda dün yaptığı hatayı da unutmamı sağlamıyordu.

Kafamdaki düşünceleri dağıtmak için bir müzik açtığımda kapının çalmakta olduğunu farkettim.
Müziği kapatıp Giir diye seslendiğimde yine o dünki kız kapıyı açtı. Elinde bir poşet tutuyordu. İçindeki bir saklama kabıydı sanırım yada onun gibi birşey.

Bana bakıp masumca kaşlarını kaldırdı ve "Şeyy, ben..  Dün olanlar için küçük bir özür..." diyerek elindekini masanın üzerine bıraktı. "Kendi ellerimle yaptım, umarım beğenirsin." dedikten sonra gülümsedi ve kutuyu açtı. İçinde ince ince sarılmış yaprak sarmaları vardı.

Önce şaşırdım, bir sarmalara bir de ona baktım. "Eğer zehirlenirsem diye bir ambulansa haber ver sonra tadına bakacağım" dediğimde suratını astı hemen. Bozulduğu her halinden belli oluyordu. Kutuyu parmağımın ucuyla masanın diğer kenarına ittim ve dosyayı incelemeye geri döndüm. Kız hiçbirşey demeden dışarıya çıktı. Sinir olduğuna emindim. Ama haketmişti.

ÖDÜNÇ HAYAT (Düzenlenecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin