Toplantının olacağı güneşli sabaha uyandığımda odama sessizlik hakimdi ve güneşin ışıkları pencerenin arkasından süzülerek içeri doluyordu. Dünkü kararlılığımızın üstüne bir de şimdi, babamın basın toplantısında her şeyi ortaya dökmek için hazırlık yapmamız gerekiyordu. Sabahın serinliğinde yüzümü yıkarken, aynaya baktım ve kendime bir kez daha hatırlattım: Bu bizim için, babalarımızın üzerimizdeki kontrolünü kırmak için bir fırsattı.
Hazırlanıp odadan çıktığımda, Yoko'i mutfakta, kahvesini içerken buldum. Gözleri camdan dışarıda, düşüncelere dalmış gibiydi. Bana döndüğünde, gözlerinde aynı kararlılığı gördüm. "Bugün hazır mısın?" diye sordum, sesimdeki ciddiyeti saklamadan.
"Evet," dedi, gözlerini benden ayırmadan. "Bugün her şeyi değiştireceğiz."
Şirket binasına gitmek için ayrı arabalarla yola çıktık. Kalabalık sokaklarda ilerlerken, içimdeki gerginlik artıyordu. Babamın düzenleyeceği basın toplantısında, şirketin geleceği hakkında büyük bir açıklama yapmayı planladığını biliyordum. Aslında bu toplantı, onun beni devre dışı bırakma ve yönetimi tamamen ele geçirme planlarının bir parçasıydı. Ama ben de kendi planımla orada olacaktım.
Bina önüne vardığımda, etraf gazeteciler ve kameralarla doluydu. İçeri girerken, gözlerimin önüne çocukluğumdan kalma anılar geldi; şirket binasında babamla birlikte geçirdiğim zamanlar, onun yanında yetiştiğim yıllar. Şimdi ise onun karşısında, kendi geleceğim için mücadele etmem gerekiyordu.
Asansöre binip üst kata çıktım. Toplantı salonunun kapıları açıktı ve içeride babam, hissedarlara hitap ediyordu. Sesindeki güven ve otorite, kalabalığı etkisi altına almış gibiydi. "Şirketimizin geleceği için yeni bir strateji belirledik. Bu strateji, şirketi daha sağlam temeller üzerine oturtmak ve büyümeyi hızlandırmak üzerine kurulu," diyordu.
Kapının yanından sessizce içeri süzüldüm. Kimse fark etmedi beni. Babam, konuşmasını sürdürüyordu. "Faye'nin evlilik planlarıyla birlikte şirketin yönetiminde gerekli değişiklikleri yapmamız gerekiyor. Şirketi, daha deneyimli bir yöneticiye devretmek, hepimiz için en iyisi olacaktır."
İçimdeki öfke, bir volkan gibi patlamak üzereydi. Babam beni sadece bir piyon gibi kullanmak istiyordu. Ama bu sefer ona izin vermeyecektim. Derin bir nefes aldım ve bir adım öne çıktım.
"Hayır, babacığım," dedim, sesim salonun sessizliğini böldü. "Şirketin yönetimi hakkında yanlış anlaşılmalar var."
Babamın yüzünde bir şaşkınlık ifadesi belirdi. Gözlerindeki öfke ve şaşkınlık, kalabalık arasında fısıltıların yükselmesine neden oldu. "Faye, burada ne yapıyorsun?" diye sordu, sesi kontrol etmeye çalışarak.
"Buradayım çünkü dün gece evlendim," dedim ve Yoko'in kapıdan içeri girmesiyle birlikte el ele tutuştuk. "Bu evlilik, sadece kişisel bir karar değil, aynı zamanda şirketin geleceği için de önemli bir adımdır. Bu şirketteki yerimi kimseye devretmeyeceğim."
Yoko, yanımda durarak ekledi, "Biz sadece birbirimize destek olmakla kalmayacağız, aynı zamanda şirketin de geleceğini birlikte koruyacağız."
Salondaki kalabalık, şaşkınlık ve merakla bizi izliyordu. Babam, bu hamlemiz karşısında sessiz kaldı, gözlerindeki öfke giderek belirginleşiyordu. "Bu bir saçmalık!" dedi, sesini yükselterek. "Bu evlilik, sadece bir oyun. Şirketin geleceği bu şekilde tehlikeye atılamaz."
"Bu bir oyun değil," dedim, sesimdeki kararlılığı hissettirerek. "Bu, bizim geleceğimiz ve bunu kendi ellerimizle yönlendirmeye karar verdik. Ben, şirketin yönetim kurulu başkanı olarak kalmaya devam edeceğim ve Yoko ile birlikte çalışarak, şirketi daha da ileriye taşıyacağız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜÇ SAHNESİ
FanfictionFaye, göz kamaştırıcı güzelliği ve çapkın kişiliğiyle tanınan bir sosyete yıldızıdır. Yoko ise, babasının baskısı altında, soğuk ve içine kapanık bir genç kadındır. Kader onları, bir anlaşmalı evliliğin beklenmedik kollarına atar. Ancak bu evlilik...