Bölüm 6

233 15 4
                                    

"Sherlock holmes'in neredeyse bütün hikayelerini okumuşumdur ki, hiçbir zaman katilin kim olduğunu olayların nereye gideceğini çözemedim, bu beni çok etkilerdi, bu yüzden elimden geldiğince aklınızı karıştıracağımdan ve eminlik duygunuzu elinizden alacağımdan emin olabilirsiniz."

*

Kendi üstüne bildiklerimize göre ruhumuz

Umut yada korku duyar yaptıklarımızdan.

*

Kendimden korkuyorum artık. Yapabileceklerimden. Yapmak istediklerimden... bu benim lanetim.

*

Tanrı aşkına kime güvenmeliydim? Kim yalan söylüyordu? Kimin söyledikleri gerçekti?

Timuçin koluma girdi. Benim hareket etmediğimi görüp, konuştu.

"seninle geliyorum oraya, anlaşılan yarı resmi bir davet. Çok şıksın. Ve göz kamaştırıcı..."

(hey, instagram hesabımda eftalya için yaptığım elbise çizimim var. Merak ediyorsanız bakabilirsiniz. Wattpad ismimle aynı.)

"teşekkür ederim." Bu çok donuk bir teşekkür olmuştu, doğrusu keyfim kaçmıştı.

Timuçin parti yapılacak yeri biliyor gibiydi ama onun odasının önünde durduğumuzu fark ettim.

"Timuçin? "

"şey beni böyle almazlar. 10 saniyede yanında olurum. Bekle tamam mı?"

Yıldırım hızıyla içeri fırladı. Dediği kadar erken gelmese de bayağı hızlıydı doğrusu...

Kapıyı yıkarcasına kapattı ve karşımda yerini aldı. Saçları biraz kabarmış, gözleri kızarmıştı.

"Timuçin, saçların biraz kabarmış ve nasıl gözlerini böyle yapmayı becerdin?"

"parfümü gözüme sıktığımı söylesem beni terk eder misin?"

"birincisi biz sevgili değiliz sadece arkadaşız. İlk sevgilim konusunda hassas olmalıyım."

"eftalya! Oha yani sevgilinde mi olmadı senin, çüş!!!"

"bu gidişle de olmayacak bence, tek aday adayı bir öküz..."

"hah ha... sen benim tango yapışımı gör ağlayacaksın. Gel benim sevgilim ol Timuçin diyeceksin. Hatta orada şampanyayla ayağımı yıkamak istediğini söyleyeceksin."

"asıl sana çüş Timuçin, oha ya fantezilere bak. Türk işte hepsi aynı. Şampanyayla ayak yıkamak ne ya."

Asansörde ultra iğrenç konuşmamız. Kapının açılması ve bir adet Kaan ile bozuldu. Tam ilerliyorduk ki, önümüze geçti Kaan.

"sen çekil şuradan bulanık, bu partide birlikte görünmemiz gerek uzaktan izle yada ayak altından çekil."

Koluma nazikçe ve asaletimden ölüyorum tavrıyla elini koyan Kaan beni kapıya doğru ilerletti.

Kapıdan geçtik. İçerisi çok kalabalıktı ve resmi gibiydi gerçekten. Elbise seçimim gerçektene isabetli olmuştu. İçeride şık ve manken gibi kızlar ve model gibi erkekler vardı neredeyse sadece... ışıklar kırmızı ağırlıklıydı ve aydınlatma azdı bu da yarı loş bir ortam yapıyordu burayı. Nefesimi akciğerlerime iletmek için çektiğimde burnuma dolan koku ağzımı sulandırdı. Hava da neredeyse buram buram kan kokusu vardı. Dikkatim masalara kaydığında

Kırmızı içeceklerden başka çeşit olmadığını gördüm. Tabi bunlar içecekse...

"bunlar, vişne suyu yada şarap değildir öyle değil mi?"

"kesinlikle hayır..."

bir büyük bardak kaptım ve bir yudumda içtim. Timuçin hala yoktu görünürde.

"Timuçin'i gördün mü?"

"a, söylemeyi unuttum mu yoksa buraya sadece bir vampir girebilir."

"bunu bilerek söylemedin değil mi?"

"zeka seviyen gittikçe artıyor bakıyorum da."

"hah."

Diye ağzımdan küçümseyici bir kahkaha kaçtı. Yanımıza bir kız ve bir çocuk geldi. Kızın yüzü seramikten gibiydi. Bembeyaz ve kırılacakmışçasına keskin hatlara sahipti. Çocuk ise ölümüne zayıf ama bir yandan a kas yığını gibiydi.

Kız ağzını açtı. Küçümseyici bir tavırla konuştu. Konuşmaktan çok yılansı bir tavırla tısladı denilebilir belki de...

"bu kız senin sevgilin mi, Kaan?"

Tam hayır diyordum ki soğuk bir el omzuma düştü ve omzumu biraz acıtırcasına sıktı.

Başımı kaldırdığımda kanın bana ışıldayarak bakan gözleriyle karşılaştım.

"evet."

Oha! Kaan bana hülyalı hülyalı bakıyor ve sevgili olduğumuzu mu söylüyordu? Çüş... sanırım şok geçiriyordum. Olduğum yerde dikilmiş ayak ucuma bakıyordum. Duyabildiğim diğer şeyler ise oğlanın hadi biz sizi baş başa bırakalım demesi oldu. İyice uzaklaştıklarından sonra da Kaan kulağıma doğru fısıldadı. Pek inanmadılar bu yeterli olmadı. Seni öpmem lazım. Sen bir şey yapmasan da olur sadece dur.

Sonunda bende ona sinirle fısıldadım.

"oha Kaan, o lanet beyninden geçenleri bir kere olsun paylaşma zahmetine girer misin? Ve aklında olsun ilk öpücüğüm nah senin olur!"

Kaan ilk defa gülümsüyor muydu? Lan oha neler oluyor burada çüş.

cadı kanından bir vampirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin