seungmin arkadaşları ile öğle arasına çıkmaya hazırlanıp bir yandan laklak yaparken sınıfa minho girip yanına ilerledi"bilader bizim bir iş vardı seninle"
"ne işi bitti olum konu dedim işte kayıp kitap"
seungminin minho ile konuştuğunu gören arkadaşları seungmine kantinde olacaklarını söyleyerek sınıftan ayrıldılar.
seungmin hatırladığı şeyle kısa bir ha çekerek minhonun kolundan tuttu ve sınıftan çıkardı. görevlinin yanına gidip bir kitap aldı sonra zemin kata, kütüphaneye indiler.
seungmin elini sıraya dayayıp kitaba odaklanırken konuştu
"şimdi sen doldur ben seni izliyorum yanlışın olursa söylerim"
bir şey bildiğinden değildi sadece zahmetten kaçmaya çalışıyordu.
"vayy zekisin demek edebi kardeş sen doldur ben edebiyattan anlamıyorum"
"yok ki"
"edebiyat bel kemiğidir ikimizde de yok ne yapsak birinden kitap isteyip ondan mı geçirsen"
artık onların konuşmalarından sıkılan kütüphane görevlisi onları uyardı
"arkadaşlar biraz sessiz olabilir miyiz burası bir kütüphane konuşacaksınız çıkın lütfen!"
seungmin ona kafa sallayıp aklına gelen fikirle aydınlanmışçasına minhoya döndü telefonunu minhonun gözüne gözüne sokup sallamaya başladı
"teknoloji çağındayız beynini çalıştır beynini"
"ne diyorsun lan"
"diyorum ki evvel cevap boşuna mı var"
minho seungminin kafasını okşayarak
"aferin kerata aklını çalıştırabiliyormuşsun" dedi.
minho ve seungmin kitabın kapağını açtıklarında kalemlerinin olmadığını farkettiler
"kalk seungmin bir kalem kap gel"
"yukarı çıkmak yasak kaç yıldır buradasın öğrenemedin mi hala aykırı çocuk"
"boşu kes al şu parayı kantinden bir kalem al kalanıyla da kendine bir sakız al"
"kalk kendin al hizmetçin mi var? tedariksiz hacete giden domala domala taş ararmış. getirseydin kalemini"
"ne değişik değişik konuşuyorsun lan sen?"
minho konuştuktan sonra daha fazla inatlaşmadan kantine gitti ve bir kalem alıp geldi. kitabı evvel cevabın yardımıyla öğle arasının sonuna kadar doldurdular. ikisi değişe değişe yazmasına rağmen yazıları birbirinden kötü olduğu için tek kişi yazmış gibi görünüyordu.
"edebiyatçı tarihi bitti demişti ama boşuna doldurmadık umarım"
"can çıkmadık yerden ümit kesilmez denerim yine bir şansımı gerekirse yalvarırım ölürüm yine sınıfta kalmam"
seungmin omuzlarını sen bilirsin dercesine kaldırdı ve karnının sesi ile minhoya döndü
"açım"
"ne yapayım"
"kalk yemek hazırla.ne yapabilirsin kantine gidelim bir şeyler alalım param yok bu seferlik sen ısmarla"
"ben de para sıçıyorum ya zaten neyse kalk hadi gidelim"
seungmin sevinçle ayaklanarak minhonun koluna girdi ve onunla beraber kantine gelip bir masaya oturdu.
"bana bir kaşarlı sucuklu tost bir de sek ayran kap gel kendine de ne alıyorsan al"
"emredersin paşam"
minho elinde iki poğaça ve bir ayran ile geri geldi
"al poğaçan"
"tost istemiştim poğaça değil git değiştir çabuk"
"al lan şunu yiyorsan ye yemiyorsan ben yerim"
"mağara ayısı neyse ver şu poğaçayla ayranı aç karnımı doyurayım en azından"
"ayran senin değil"
"nasıl benim değil?!"
"basbayağı değil işte bir de ayran masrafına mı gireyim senin için? el göm işte şunu "
minho otururken seungmine poğaçayı uzattı kendi poğaçasını yerken onu tek ısırıkla yarıya indirdi.
"kış uykusundan yeni uyanmış aç ayı seni harbi ayısın sen"
"kes lan konuşma...bu arada bizimkiler korku evine gidecekmiş kalabalık olursak daha iyi olur diyorlardı bayağı bir süre elaman aradılar da kimse gelmedi seninkileri de kap gel eğleniriz"
"yok"
"gel"
"yok"
"gel"
"tamam"
baglama bolumu
arkadaşlar bunlarin ergenligini bana vurmayin lütfen karakter tiplemesi yapiyorum o yuzden biraz asiri olabilir
bu arada sac sevmeler falan basladi artik abi kardes cekmeler yok :g
ŞİMDİ OKUDUĞUN
nonsense | 2min
Hayran KurguMinho ve Seungmin'in saçma bir şekilde tanışmaları ileriki ilişkilerinin garip bir hal almasına neden olmuştu.