8.Bölüm: Alışmak

4 0 0
                                    

Odadan hiç çıkmamıştım ancak saatin öğlene yaklaştığını düşünüyordum. İçten içe beni öldüremeyeceklerini bildiğimden, Lucien ile yaptığım anlaşma bana bu özgüveni veriyordu, iki saatlik bir uyku daha çekmiştim.

Ama gerçekten yatakta oturmaktan çok sıkılmıştım. Merhem ayağımın ağrısını neredeyse tamamen almıştı. Sadece üstüne bastığımda sızlıyordu. Şifacıları her kimse işinde oldukça iyi olmalıydı. Şifacı demişken... Bir zamanlar, daha pis işlere bulaşmadan önce, annemin de kendi köyümüzdeki kadınlara şifacılık yaptığını hatırlıyordum. Ülkemiz o kadar garip bir curcuna içindeydi ki bir an nasıl teknolojik gelişmeler yaşayıp diğer an köylerde güvenilir olup olmadığı bilinmeyen şifacılardan bahsediyorduk bilmiyordum.Hatta en güvenilir diyebileceğim tek şifacı annem bile bana hamile olduğunu bilmeden kendi yaptığı ilaçları denediği için gözümün teki ve saçım gri renge dönmüştü.

Şifacılıktan eline geçen üç kuruş parayla hem bize yiyecek alıyor hem de yeni bitkiler alıp ilaç yapıyordu. Ta ki köylülerden bazıları annemin uğursuz bir kadın olduğunu söyleyip evimizi yakmaya çalışana kadar. Babası yanındâ olmayan 'ucube' denen bir kız çocuğu büyütmek bile onlar için yeterli bir sebepti.O geceyi hayal meyal hatırlıyordum, tek hatırladığım şey annemin beni sararak uyandırması ve kara dumanlardı. Daha sonra bana ve kendisine bir şey olmasından korkarak işini tamamen değiştirmişti. O zamanlar, daha on dört yaşında minik bir kız iken, anlayamasam da yavaş yavaş psikolojisinin bozulduğunu şu an fark edebiliyordum. Bazı geceler hiç uyumadan örgü örerken kimi geceler kütük gibi uyuyordu. Bazı geceler kabuslarında çığlıklar atıyordu ve sık sık uyanıyordu,kimi zamanlar ise o kadar uyuyordu ki o yaşımda nefes alıp almadığını kontrol ediyorum.

Hiçbir zaman dünyanın en iyi annesi olmamıştı çünkü kendisi otuz yaşında bile değildi. Çok fazla hatası vardı ancak onu hatalarıyla sevmeme, hatırladım birkaç ufak anıya tutunmaya çalışıyordum. Bana onu unutturduğu için hafızamdan nefret ediyordum. Ancak unutmadığım tek bir anı vardı, geceleri hala rüyalarıma daha doğrusu kabuslarıma giren bir tane anı vardı.

Etraf onun kanıyla göle dönmüş iken ufak bir çığlıktan başka bir ses çıkaramadığı aklıma geliyordu zaman zaman.  O soğuk kanlı katilin  zevk dolu bakışlarıyla nasıl yüreğimin ikiye yarıldığı oğlunun ise bomboş bakışlarla bizi izlediğini hatırlamak geceler boyunca çığlık çığlığa uyanmama sebep olmuştu. Günün sonunda ise Bayan Athor'dan yediğim fırçalar vardı elbette.

Silkelenerek yataktan kalktım. Yapacak hiçbir şeyim yokken düşüncelerimin beni daha da delirtmesine izin veremezdim. Bu yüzden odanın içini talan etmeye karar verdim.

Yatağın tam karşısında beyaz bir dolap vardı. Oda genel olarak beyaz  ve krem tonlarındaydı. Bana hastane odalarını anımsatıyordu. Dolabın hemen yanında ise bir makyaj masası vardı. Dolaba doğru ilerlerken gözüm camın tarafında kalan aynaya takıldı.

Tam anlamıyla akıl hastası kaçkını gibi gözüküyordum.  Yüzümün pek çok yeri dallar ve yapraklardan dolayı çizilmişti, pantolonumun kenarlarına çamur bulaşmıştı. Kazağıma dikenlerin takılması yüzünden kolları hafif hafif sökülmüştü ve vücudumda çamur lekeleri vardı.  En önemlisi hala silahlarım üstümdeydi ve inanın bana üzerinizde hançerlerle çok huzurlu bir uyku çekmiyordunuz.

Ve muhtemelen kokuyordum.

Dün akşam topladığım saçımda normal saç rengimden daha açık olan iki perçemim  bağımsızlıklarını ilan etmişlerdi. Birbirinden farklı olan gözlerimde tek fark edebildiğim ortak nokta deli gibi kızarmış olmalarıydı.

Bakışlarımı yatağın üstündeki tepsiye çevirdim. Akşam için tekrar yemek yemek istiyorsam onu muhtemelen aşağıya götürmeliydim ve bu bahaneyle evin etrafını gündüz gözüyle inceleyebilirdim. Çoktan öğlen olmuştu, Athor ailesi yokluğumu fark etmiş olmalıydı. Peşime herhangi birini takarlarsa ölümüne koşmam gerekebilirdi. Gerçi Lucien hala kan büyüsünü bozmamıştı. Beni bulmaları muhtemelen iki ya da üç gün alabilirdi ama işimi riske atmak istemezdim.Camdan dışarıya baktığımda göz alabildiğince ağaç vardı. Sabah göz ucuyla baktığımda ortalığa sis çöktüğünü de fark etmiştim.

VAMPİRİN TUTSAĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin