O günün ardından üç gün geçmişti ve ben şirkete de onların evine de gitmemiştim. San defalarca arayıp mesaj atmasına rağmen hiçbirine dönüş yapmamıştım.
Ayrılmak isteyen oydu fakat bırakmayanda. Artık onun bu dengesiz hareketlerinden çok yorulmuştum ve uzak kalmak ikimiz için iyi olacağını düşündüm. Fakat neden bu denli arayıp soruyordu cidden beynim onun davranışlarını kabul etmiyordu resmen.
Bizimkilerle bara gitmiştik. Hepimizin kafa dağıtması gerekiyordu en nihayetinde.
Her zamanki mekana ve her zamanki masamıza geçmiş saçma sapan anılarımızı konuşup altımıza sıçacak kadar gülüyorduk. San'dan dolayı kendimi harap etmişken bir de bara gelerek kendi ağzıma sıçmak istemiştim. Eminim bensiz daha mutludur. Yıllarca kabul etmek istemesem de beni istemiyordu, istemeyecekti de.Hayallere kapılmış gerçekleri unutmuştum. Bir diziyi bitirince gelen o gerçek hayat ile yüzleşme ile tanımlayabilirdim. Kendimi boşlukta hissetsem de gerçek hayata dönmem gerekiyordu.
Benim adıma Yunho ve Yoona benden daha çok sevinmişti. Fakat ayrılmak isteyenin benim olmamın daha iyi olacağını söylemişlerdi. Evet belki de öyle daha iyi olurdu fakat ben yapamazdım. Belki de böylesi daha iyi olmuştu.
Ben isteseydim büyük ihtimalle pişman olacaktım. En azından her zamanki gibi o karar vermişti ve ona karşı öfkemi bir kat daha çıkartmıştı.
"Selam."
Yunho'nun bir arkadaşı da gelmişti. Normal arkadaşım demişti fakat büyük ihtimalle yattıklarından biriydi. Çünkü insalarla başka iletişimde bulunamıyordu. Ya sevişiyor ya da kavga ediyordu. Sanırım sevişmesi dünyanın mutluluğu için daha iyidi.
Arkadaşı yakışıklıydı, ve güler yüzlü duruyrodu.
"Gençler bu...adın neydi kanka senin?"
"Mathew"
"Ah evet evet bu Mathew, amerikadan buraya okumak için gelmiş. Bu Wooyoung bu da Yoona ikiside en yakın arkadaşım."
Elini uzatınca bende sıktım.
"Hadi eğlence başlasın!"
Yunho elindeki kadehi alıp havaya kaldırırken bağırdı. Ve ardından hepimiz kaldırıp tokuşturduk. Kendimi kuş kadar hafif hissediyordum aynı zamanda da özgür.
Zaman su gibi akarken ben hâlâ sarhoş olmamıştım. Normalde çok kolay olurdum fakat aklımdaki düşünceler bir türlü gitmiyor ve bu baş ağrısı yapıyordu bana. Tam karşımda hatta karşımda sayılmaz tam dibimde Yunho'nun arkadaşı Mathew benimle dans ediyordu. Bir kaç kez fazla yakınlaşmaya çalışsa da izin vermedim fakat itecek dermanım da kalmamıştı. Tabii bu da onun daha fazla yaklaşmasını sağlıyordu.
Nefesini boynumda hissedecek kadar yakınlaştığında kafamı çevirip ona baktım. Benden daha uzun ve yapılı olduğu için beni etkisi altına alması daha kolay oluyordu. Yoona ve Yunho'da kendilerine biri bulmuş etrafta gözükmüyorlardı bile.
Yavaştan eve gitmek istiyordum. Hem mental hem de fiziksel olarak aşırı yorulmuştum ve yere yığılmam an meselesiydi. Elimi zor olsa da Mathew'in göğüsüne koyup ittirdim. Ama o daha da yapışıyor hatta penisini bana bastırıyordu.
Bir kaç defa daha ittirdim en sonunda görüşlerim bulanıklaşmaya başlayınca birden karşımdaki Mathew'in yere yıkıldığını gördüm ardından görüş açıma San girdiğinde öylece kaldım bir süre. Belki sarhoşluğun ve yorgunluğun etkisinden hayal görüyorum sandım fakat beni kolumdan tutup insanları itekleye itekleye tuvalete götürüp sertçe duvara çarptığında o etkiyle biraz öksürsem de bana yaklaşan ayağından başlayıp kafamı yukarıya kaldırıldığımda San'nın ta kendisi olduğunu gördüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Belong to me • Ws ✓
Romantizmbeni anlamak bu kadar zor değildi, sadece San sevgimi hissetmeyecek kadar kalpsizdi. Texting | düz yazı Fake dating | woosan