4

221 45 20
                                    

Merhaba.
Dilenci değiliz ama biraz okunma ve yorum rica edebilir miyiz🥹🥹

Askeri helikopterle Oktay'ın cenazesini taşırken yanına
oturmuş, elimi bir saniye olsun al bayrak ile kaplı tabutundan çekmemiştim.

"Orada ben yatmalıydım." Alnımı tabutuna yaslarken derin bir nefes çekmiştim acıyan ciğerlerime. Kardeşine haberi ben verecektim, göreve gitmeden önce hissetmiş gibi tembihlemişti beni.

"Bacağınızı uzatın komutanım, sizde yaralısınız." İçimde bir yer öyle acıyordu ki, bacağımdan çıkaramadıkları mermiyi hissetmiyordum bile.

"İyiyim aslanım." Açtığı suyu bana uzatırken o da çok üzgün duruyordu. Şehit verdiğimizde yakın olmamız ya da uzak olmamız fark etmezdi. O an nefretler bile unutulur, herkes herkesi affederdi. Aynı sevda uğruna, sıradaki kim bilmeden vedalaşırdık can dostlarımız ile.

"Çok iyi biriydi Oktay komutan. İlk geldiğim gün aranızda ziraat mühendisi olan var mı diye sormuştu, hatırlıyor musunuz?" Dudaklarımda o anın tebessümü belirirken kafamı belli belirsiz sallamıştım.

"Ben el kaldırınca bahçedeki çimleri biçme görevini bana vermişti."

"Dalgacı herifin tekiydi." Gülümserken çenem tekrar titremeye başlamıştı ama çabuk toparlamıştım kendimi. Oktay her zaman bana göre daha yumuşak başlı bir komutandı. Yeni gelenlerle sohbet eder, ben ceza verdiğimde ise kaytarmalarına yardım ederdi.

"Ne kadar kaldı?"

"İnişe geçiyoruz abi." Serkan telsizden konuşurken tabutu okşamıştım. On dakika sonra hava akımı kesilmiş, helikopter yavaşladıktan sonra durmuştu.

"Komutanım, haberi başkası verebilir. İyi gözükmüyorsunuz."

"İyiyim." açılan helikopter kapısından önce asker inmiş, ardından benim inmeme yardım etmişti. Tabutu bütün engellemelere rağmen altı asker ile omuzlamış, bizi bekleyen meslektaşlarımızın bulunduğu alanın ortasına bırakmıştık tabutu. Herkes onu gururla selamlarken vakit yaklaştıkça geriliyordum.

Oktay aslen Kastomunuylu ancak erkek kardeşi Ozan, Ankara'da yaşıyordu. O yüzden Oktay'ı Ankaraya getirmiştik. Onu selamlamamız bittiğinde askeri araca binmiş ve kardeşinin yaşadığı eve doğru yola çıkmıştık.

En zoruda buydu belki asker olmanın, beraber mücadele ettiğin dostunun haberini vermek sana düşüyordu. Önde giden ambulans sineri susunca geldiğimizi anlamış, duran arabadan derin bir nefes alarak inmiştim. Askeri aracı ve ambulansı bir arada gören herkes anlardı kötü haberin geleceğini.

Eski apartmana girdiğimde elimdeki kağıda baktım.Üniformamı düzeltip, giriş kattaki evin kapısını çalmıştım. İçeriden sesler gelirken sakin kalmaya çalışıyordum. Birkaç dakika sonra kapı açıldığında fotoğraflardan aşina olduğum yüz kaşları çatık bir şekilde yüzüme bakıyordu.

"Başımız sağolsun."

TESORO -GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin