Gözlerinde biraz yaş aramıştım, beklediğim şey bağırması, ağlaması hatta belki bayılmasıydı ama o sadece kinle bakıyordu. Abisinin gözleri üzgün olsa bile bu duyguları barındırmazken Ozan'ın tabuta bakışı öfkeliydi.
"İyi mi?" Murat komutan sessizce bana doğru eğilmişti.
"Bilmiyorum, haberi verdiğimde yumruklarını sıkmak dışında tepki vermedi."
"Şoka girmiş olabilir." Kafamı olumsuz anlamda sallamıştım. Şoka giren çok insan görmüştüm, böyle olmuyorlardı.
"Abisi onu bıraktığı için kızgın." Murat komutan iç çektiğinde bana uzatılan küreği almış, imamın duası ile birlikte toprak atmıştım üstüne. Birkaç kez daha aynı işlemi içimden dualar ederek yaparken küreği Ozan'a uzatmıştım. Katran karası gözlerini yavaş bir şekilde önce kürekte sonra bende gezdirmişti.
"İstemiyorum."
"Ozan, abin o senin. Son görevini yapmak zorundasın." Ağzından ufak bir kıkırtı döküldüğünde herkes ona bakmıştı.
"O bana karşı görevini yaptı mı?"
"Ozan, lütfen." Başıma bir ağrı saplanırken Ozan, kalabalığı yararak arka tarafa geçmişti. Murat komutan arkasından gitmemi işaret ettiğinde sakin kalmaya çalışarak onu takip etmiştim.
"Şu an üzgünsün, sonra pişman olacaksın." Birden bana döndüğünde adımlarımı durdurmuştum. Ağzındaki sigarayı yere atmış, bana doğru birkaç adım atmıştı.
"Senin yüzünden katıldı özel kuvvetlere. Öldüğünde de senin yanında mıydı?" Dişlerini sıkarak konuştuğunda beklediğim şey bu değildi.
"Söylesene, sen mi vardın yanında?" Bu sefer bağırırken yumruklarını omzuma geçirmişti. Kafamı olumlu anlamda salladığım an geri çekilmişti.
"Göktuğ sensin değil mi, can dostum diye bahsettiği herif." Yüzünde tiksinen bir ifade vardı.
"Senden, ondan ve bütün askerlerden nefret ediyorum. Vatan vatan diye geride bıraktığınız kimseyi düşünmeyen bencil heriflerin tekisiniz."
"Ozan!"
"Sakın, sakın bir daha çıkma karşıma. Değil seni üniformalı tek bir kişiyi görmek istemiyorum." Hızlı bir şekilde mezarlıktan çıkarken sırtımı ağaca yaslamış, söylediği şeyleri düşünmüştüm.
Oktay'ın şehit düşmesinin sebebi bendim, onu korumaya becerememiştim ama kardeşini koruyacak, ona sahip çıkacaktım. Mezarlıktan çıkan bedenin arkasından bakarak iç çekmiştim.
Oktay her zaman zor bir çocuk olduğunu anlatmıştı ama ben böyle tahmin etmemiştim.
"Ozan nerede?" Parmaklarım ile saç diplerimi kazır gibi kaşırken Serkan'ın sesi ile bakışlarımı ona çevirmiştim. Yanında Murat komutan duruyordu.
"Gitti."
"Serkan, Göktuğ'u Gülhane'ye götür. Ben doktor arkadaş ile konuştum. Bacağında mermi ile gezemez. Tedavi bitince ev bakın beraber."
"Abi ne evi?"
"Tedavin bitene kadar izinlisin." Bir şey dememe müsade etmeden arkasını dönüp gitmişti. Bu onun ne kadar itiraz edersen et kabul etmeyeceğim deme tarzıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TESORO -GAY
Romance+20 "Nefretim nasılda aşka çevrildi, bunun tek sorumlu sensin." İki erkek arasında yaşanan ilişki anlatılmaktadır. Şiddet gibi olumsuz içerikler içerir!