11

245 34 10
                                    

-Ozan

Önümdeki hamura bakıp duruyordum saatlerdir. Bu aralar aklımı asla toparlayamadığım için ortaya bir eser çıkarmak şu yana dursun, obje bile yapamıyordum. Ayık gezmek benim için korkunç geliyordu, işin başına da uyuşuk halde geçemiyordum.Önüme düşen tutamları sinirle arkaya tararken birkaç saç teli parmaklarımda kalmıştı. Bir aydır fena halde kilo vermiştim, üstüne baş ağrılarımda artmıştı.

"Sikeyim ya." Karnımın gurultusu boş evde yankılanırken ellerimi bir kere daha kil hamurunun üzerine koymuştum. Şu an yemek siparişi verecek vaktim yoktu.

Heykelin taslağını yapmak için kullanacağım kil hamurunun bana biraz ilham vermesini istemiştim. Ancak gözümün önüne gelen görüntüler baş ağrımı tetikleyecek şeylerdi.

"Çık nolur aklımdan." Abimin yüzünden hiçbir zaman silinmeyen gülüşü zihnimi işgal ederken çalan kapı sesi ile elimi kilden çekmiş, ıslak havluya silmeye çalışmıştım. Kapı zili bir kere daha çalarken yavaşca kalkmıştım sandalyeden. Her şey bomboş geliyordu artık, kimsem kalmamıştı.

"Geliyorum." Önüme düşen saçlarımı bu kez arkaya taramak yerine gözümdeki gözlüğün kulak kısmına sıkıştırmıştım. Kapıyı açtığım an önümde duran iri beden ile bir adım gerilemiştim.

"Niye geldin?" Benden bir hayli uzun ve kalıplıydı. Kumral saçlarını cenazeden beri ilk kez bu kadar uzun görüyordum, sakalları da çıkmıştı.

"Yemek yaptım."

"Eee?"

"Fazla olmuş, öğrencisin diye sana getirdim."

"Sokakta kedi mi besliyorsun?" Omuz silkip, elindeki tepsiyi bana uzatmıştı. Almak istemesem bile o kadar açtım ki getirenin kim olduğu şu an umrumda değildi. Tepsiyi elinden aldığım an öne doğru yalpalamıştım. Onun tek elle tuttuğu tepsiyi iki elimle zor tutuyordum.

"Afiyet olsun." Arkasını döndüğü an boğazımı temizleyince kafasını yan çevirip bana bakmıştı.

"Üniforman olmadığı sürece gelebilirsin." Ters ters suratıma bakarken mutfağa geçmiştim. Kapının kapanma sesi geldiğinde bende iki tane tabağı masaya yerleştirmiştim.

"Davet mi bekliyorsun?"

"Allahım sabır ver bana." Sessizce konuşsa bile duymuştum. Kendime yemek koyarken o da karşıma oturmuş, kollarını bağlayarak beni izlemeye başlamıştı. Ağzıma attığım her lokmada tepkilerimi ölçüyordu. Belli etmek istemesem bile uzun zamandır yediğim en lezzetli yemekti.

"Abin." Bakışlarımı tabağımdan kaldırmış, yüzüne bakmıştım. Kafasını yan eğmiş bir şekilde, kaşları çatık tabağıma bakıyordu.

"En sevdiğim yemekti." Ağzımdaki lokma çiğnedikçe büyürken yutkunmaya çalışmıştım.

"Her operasyon bitişinde ister, sağ olduğumuz için bu yemekle kutlardık."

"O günde istemiş miydi?" Gözlerini kapatıp, kafasını aşağı yukarı sallamıştı. Ona ilk başta gıcık olmuştum, nefret etmiştim hatta ama şimdi karşımda o sert ifadesine rağmen merhametli bakan gözleri ile bana bakışı, önyargımın üstüne bir çizik atmıştı.

O karşımda oturmuş bense açtığım biraları içmeye başlamıştım. Konuşmamıştık, bakışmamıştık. Sadece susmuştuk. Aramızdaki sessizlik beni rahatsız ederken bir sigara daha yakmıştım.

"Bacağına ne oldu?" O gün parkta yürürken bacağını tuttuğu aklıma gelmişti, düşünmeden sorduğum şey ile gözlerini kısarak yüzümü incelemişti.

"Neden soruyorsun?"

"Neden sormayayım ki?"

"Üstümde üniforma olmaması ya da izinli olmam benim o çok nefret ettiğin askerlerden olduğum gerçeğini değiştirmiyor." Birkaç saniye daha yüzüme baktıktan sonra oturduğu yerden kalkmış, içleri olan olan tencereleri evimdeki kaplara boşaltmıştı.

"Bu sana yarın yeter, cuma günü tekrar yemek getiririm." Bir şey söylememi beklemeden evden çıktığında sinirden gülmüştüm.

"Orospu çocuğu."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 11, 2024 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

TESORO -GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin