2. bölüm

2.1K 220 42
                                    

Gediz sınıfa koşarak giren gençlere ters ters baktı, zaten mirketi yoktu...

"Abi, Mirket geldi, bahçede... ama... biz değildik... okuldan kimse yapmadı... öyle geldi dışarıdan." Hızla ayağa kalktı, ne vardı mirkette de genç bu kadar korkmuştu.

Ağır adımlarla bahçeye indi, sinir vücudunda toplanıyordu. Bahçenin ortasında dikilen titrek bedeni gördü, yüzü....

Dayaktan morluk ve yaralarla kaplanmıştı, yanına gidince dolu gözleriyle ona baktı. Bileğinden yakalayıp spor salonuna soktu, bu ders boştu. Soyunma odasına kadar çeke çeke götürdü.

"Kim?" Tek kelime, dişler sıkılı.

"Ü- ü- üvey...." tek kelime, gözlerden yaşlar akarken.

Tek kelimelik soruya, tek kelimelik cevapla anlaştılar. Gözleri kararıyordu Gediz'in, yutkunup geri geri adımladı.

"Soyun, başka nerelerine vurdu?" Soyunurken de titriyordu, vücuduna bakılırken de. O yanındayken zaten hep titriyordu, kendini durduramıyordu.

"Nerede şimdi o piç?" Mirket elini kıyafetlerine uzattı.

"Giyinme, krem vereceğim. Sür öyle giyin, şimdi söyle... nerede o piç?" Sesi sinirden daha da sert çıkınca titrek bir nefes aldı genç.

"E-e-evde." Kafasını ağır ağır sallarken arkasındaki dolaba yöneldi, maçta tekme yiyenler için olan kremi alıp ona verdi.

"Sırtına ben sürerim, dön bakayım." Mirket engel olmak için çekilmek istedi ama Gediz hızlı olduğu için kalçası onun kasıklarına denk geldi.

İkisi de öylece dururken mirketin acılı inleyişini yanlış yorumladı, dudakları kıvrıldı ve kendini kalçaya bir daha itti. Oğlan yine inleyince, sırıtıp yüzünü kendine çevirdi. Dolu gözlerle dudaklarını ısırıyordu oğlan.

"Mirketim, sen gaymiydin yaaa? Bilmiyordum bak bunu." Mirket bunu asla söyleyemezdi.

"De-değilim, ha- hayır." Muzipçe güldü Gediz.

"Ama bunu sevdin." Kendini yine itince daha çok acımıştı, yine sesini tutamadı ama gözleri dolmuştu.

"A-a-acıyor." Gülüp kremi sırtına sürdü.

"Sikmedim bile lan, neyine acıyor?" Oğlanın çamaşırını tek hamlede indirdi ve gördükleriyle anladı, piç oraya bile tekme atmıştı demek.

"Seni değil ama onu sikeceğim mirketim, yarın görürsün." Oğlan giyinene kadar orada onu izledi.

"Musti, Turgut... kapıya gelin gidiyoruz. Bir yavşak kaşıyacağız, eliniz rahatlar."

Mirket giyinip soyunma odasından çıkarken Dilara'yı gördü, kız ona tiksinerek bakıyordu yine. Kafasını yere eğip sınıfa çıktı, ödevlerle dolu bir gün geçmişti yine.

Gediz iki arkadaşıyla mirketin evine gittiğinde adamı öğlen vakti içerken bulmuştu, ipsiz sapsız herifin tekiydi. Yaşlı sayılacak kadın kapıyı açtığında şok olmuştu, eşini soran gençleri el mecbur içeri aldı.

"Annesi, sen şimdi pazara... ne bileyim markete falan git. Akşam gelirsin, biz bey amcayla azıcık sohbet edelim." Kadın eline tutuşturulan paraya bakıp gençlere baktı, anlamıştı.

"Bey gençler seninle konuşacakmış, ben de o arada pazara gideyim. Evde bir şey kalmadı." Adam homurdanarak doğrulunca Gediz içeri girdi.

"Ooo üvey babası, bu ne hal yaaa..." adamı öldürmemek için sabır çekiyordu.

"Kimsiniz siz lan, ne arıyorsunuz evimde?" Gediz sinirle gülüp orta sehpayı üstündekilerle birlikte fırlatıp attı ve adamı sünmüş pijamasından yakaladı.

"Bana bak, benim sabrımı sınama. Zaten seni gebertmemek için zor tutuyorum kendimi, aranma piç herif. Kim o kadar sessiz bir genci bayıltana kadar döver lan, kimseleri yok diye mi bu agalığın. Sikerim seni de agalığını da ama ben."

Adama o kadar sert kafa atmıştı ki kendi başı ağrımıştı, adam burnunu tutarak feryat ederken ardı ardına yumruklar atmaya başladı. Tekmeler de işe karışırken adam artık bayılmak üzereydi, elini kaldırıp Turgut'a seslendi.

"Turgut, dolaptan bir su kap getir. Dilim damağım kurudu piçi döverken, hem kalanı dökeriz ayılır bir daha döveriz." Turgut mutfağı bulunca dolabı açtı, ama suyu bulması çok kolaydı çünkü dolapta zeytin ve sudan başka bir şey yoktu.

Yutkunup dişlerini sıktı, Gediz'e suyu verirken kulağına gördüklerini fısıldadı. Gediz kuru kuru yutkunmuştu, demek o yüzden durmadan titriyordu. Korkudan değildi bu titremeler... içine bir yumru oturdu.

"Tamam kardeşim, üçümüzün arasında. Ben halledeceğim..." suyu doyasıya içti. Şişedeki buz gibi suyu adamın tepesinden yavaş yavaş dökerken adam korkuyla ve küfrederek ayıldı.

"Şimdi sana gelelim, bir daha bu eve yada evin içindekilere yaklaşırsan yada onlarla aynı ortama girersen.... bu dayak var ya... sevgilinin ilk öpücüğü gibi harika hissettirir. Seni süzgeçe çevirip makarna süzerim senden, anladın mı?" Adam korkuyla dev gibi duran gence bakıp kafasını salladı, ölmek istemiyordu.

"Aferin hırbo, umarım bir daha karşılaşmayız...yoksa seni elimden kimse alamaz. Polis bile..." adam yutkunarak çekyata uzanınca tekrar sert bir tekme yedi.

Bu sefer ki tekme hayalarına gelmişti ve o kadar sertti ki aylarca kan işeyecekti. Adama uzanıp ayağa dikti.

"Topla pılını pırtını siktir git, bir gözüm burada olacak. Hele bir yaklaş onlara, bak bakalım benim daha ne marifetlerim var." Adam topallayarak eski bir çanta buldu ve aceleyle kendine ait eşyaları doldurdu.

Gediz adamı evin önüne atarken sırıtıyordu, geri gelirse gerçekten onu yok edecekti. Adam korkuyla topallaya topallaya kaçarken arkasına bile bakmamıştı ve ilk kez kalbi bu genç için kasılmıştı.

MirketHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin