20. bölüm

1.3K 237 17
                                    

Gediz tüm gün her tenefüste yanında almıştı soluğu, Sarp denen gence nefret dolu bakışlar atıyordu. Sarp ise sadece insanı gıcık edecek gibi sırıtıyordu...

"Artık anlat şunun kim olduğunu, yoksa senin eski sevgilin falan mı?" Gediz saçma bulduğu yakıştırmayla, inanamayarak gıcık bir şekilde güldü.

"O salak mı, asla bebeğim... ona hiç dokunmadım. Ölsem dokunmam... öğğ yaaa, o kadar midesiz miyim ben?" Mirket burnunu havaya dikip kafasını olumlu anlamda salladı.

"Dilara ile olduğunu unutmadım, o söylediklerini de... o yüzden evet canım... midesizsin." Gediz hayretle ona baktı ama haklı olduğunu bildiği için kafasını sallayıp üzgün bir ifadeye büründü. Çok pişmandı...

"Özür dilerim, haklısın bebeğim. Ama onunla yatmadım yemin ederim ki, başka bir şey de yapmadım tabi. İlk sana aşık olduğumu fark ettiğimi anladığım zamanlarda... o... bu okuldaydı ve seninle... bir gece de olsa... işte her neyse, seni istiyordu." Mirketin kaşları alnına değecekti neredeyse.

"Sen de onu dövdün..." sadece tahmin yürütüyordu, ama Gediz kafasını iki yana salladı. Bu onu şaşırtmıştı...

"Dövmedim, sadece senin bana ait olduğunu söyledim. Sonra okuldan ayrıldı... ama cidden benim parmağım yok. Babasının tayini mi ne çıkmış, ondan yani. Şimdi neden döndü bilmiyorum." Mirket ani gelen bir istekle sevgilisinin dudaklarına uzandı ve onu öyle sert öptü ki... sınıftaki herkes şokla onlara bakıyordu.

Daha da beteri Gediz yine ona boyun eğmişti ve kendini bu gencin öpüşüne bırakmıştı. Bir sıranın sertçe itilme sesi gelince mirket çatık kaşlarla geri çekildi, Gediz öylece ona bakıyordu.

"Şimdi sınıfına git sevgilim, bunu akşam tamirhanede konuşacağız. Belki de konuşamayız... bilmiyorum..." göz kırpıp ona başıyla kapıyı işaret etti.

Gediz uysal bir şekilde kendi sınıfına giderken Sarp öfkeyle onu izliyordu, bu aptal tüm planını bozmuştu. Ne güzel Batı ile konuşup yakınlaşacaktı ve belki de ileride daha yakın olacaklardı.

Gediz sınıfa girip sırasına oturunca Turgut gencin halini fark etti, onu ikinci kez böyle görüyordu. Bu mirket ne yapıyordu da koskoca abi bu hale geliyordu merak ediyordu...

"Abi... iyi misin?" Ahmet sorduğu soruya sakin bir baş sallama harici bir cevap alamadı.

Gediz mirketin etkisinden yavaşça sıyrılıp gülümserken arkadaşları onu izliyorlardı. Ders başlayana kadar boşluğa bakıp öylece gülümsedi.

Mirket sınıftan çıkıp lavaboya girdiğinde Sarp'ın ellerini yıkadığını gördü. Pisuvara yaklaşıp hiç bir yere dokunmadan işini gördü, arkasında hissettiği bedenle gerildi.

"Seni yalnız yakalamak oldukça zor, o çam yarması hep dibinde. Ama sonunda yalnızız...." ona dokunmak üzereyken mirket sert bakışlarla ona döndü, yüzünde sert bir ifade vardı.

Sarp ondan kısa olsa da kaslı gibiydi, bu onu yine de korkutmadı. Yanından omuz atarak geçip ellerini yıkadı ve ona yine hayran hayran bakan gence baktı. Kalçası lavaboya yaslanmış, kolları göğsünde Sarp'ı sakince süzdü.

Son bir ayda kilo almıştı mirket, vücudu da sürekli çalıştığı için hafif kaslanmıştı. Sarp onun vücudunu süzerek ona doğru yürürken yüzünde iplemez bir gülüş vardı.

"Benimle yalnız kalmak seni korkutmuyor anlaşılan, dayak arsızı falan mısın? Yoksa cidden aşık mısın bana magnum..." gencin lakabını dalga geçer gibi söylemişti ve bu Sarp'ı sinirlendirmişti.

"O dalga geçtiğin lakabımı sana öyle bir kanıtlarım ki... haftalarca götünün üstüne oturamazsın." Lafı bittiği gibi sol yanağına patlayan tokatla kafası sağa doğru savruldu.

Tam mirkete döndüğünde aynı yanağına daha kuvvetli bir tokat yedi ve bu sefer kendini camın önündeki kalorifere yapışmış buldu. Şok olmuştu Sarp, o titrek, korkak genç ona nasıl vurabilirdi.

"Sen beni sürtük falan sandın galiba... bu beden, ruh, kalp hepsi ona ait. Onun sahip olduğu her şey de bana... kendini bir bok sanıp bana asılmaya devam edersen seni gebertirim." Ellerini tekrar yıkayıp ona tiksinen bir bakış attı ve lavabodan dışarı çıktı.

Eli karıncalanıyordu, kapının karşısında dikilen üçlüyü görünce yutkundu. Gediz ona kollarını açınca hemen sarıldı, saçına konan öpücük ve sırtında gezinen ellerle rahatladı. Üstündeki tüm gerginlik uçup gitmişti, Gediz elini alıp avcuna dudaklarını bastırdı.

O sırada lavabodan çıkan Sarp'ın yanağı kıpkırmızı halde şişmişti, Gediz gülümseyip mirketin boynunu öptü gencin gözlerine bakarak. Kendini koruması harika hissettirmişti Gediz'e, artık cesur bir mirketti o...

"Aferin bebeğim, eline sağlık. Bazıları haddini bilmek için dayağa ihtiyaç duyuyor maalesef." Mirket elini silip Sarp'a ufak bir bakış attı, yüzü buruşmuştu.

"Ona vurmak için bile dokunmak iğrenç..." elini tekrar silip sevgilisine sarıldı ve kulağına fısıldadı.

"Tenim bir tek senin tenine yakışıyor sevgilim..." Gediz onu sıkıca sarıp tekrar tekrar saçlarını öperken, çoktan kaybettiğini anlayan Sarp sınıfa çıktı.

Son ders mirket için oldukça farklıydı, İngilizce öğretmenleri akıllı tahtadan bir oyun oynatmıştı ve bu oyun oldukça hoşuna gitmişti. Yakında bir telefon alacaktı, belki bu oyunu da yüklerdi...

Çıkışta Gediz ile birlikte tamirhanenin yolunu tutmuşlardı, ilk kez mirket ona bakıp acıktığını söylediğinde sırıttı. Genç adam artık daha rahat, daha cesur ve fark ettiği kadarıyla daha azgındı.

Bu gelişmeler Gediz'i umduğundan da fazla mutlu ediyordu, artık iyice iyileşen bedeni de sevgilisine olan hasretinden beter haldeydi. O dehşet saksodan sonra ufak öpüşmeler harici yakınlaşmamışlardı ve bu Gediz için gerçekten zorlayıcıydı.

Bazen mirket uyuduğu gibi koynuna sokulup kendini eliyle zorlu bir mücadelede buluyordu. Bir keresinde neredeyse yakalanacaktı ama son anda kurtulmuştu, mirket dikişleri sızladığı için ondan uzak duruyordu aslında.

Gediz sevgilisinin sevdiği bol malzemeli sandviçten iki tane duble söyledi tamirhaneye, onlar varana kadar gelmiş olurdu. Aç karnına çalıştıramazdı onu, kıyamazdı bebeğine....

Mirket ise aslında bariz bir cilveyle söylemişti 'açım' lafını, ona açtı sadece..

Tamirhanenin dışında bekleyen motorlu kuryeyi görünce gülmüştü, aptal sevgilisi anlamamıştı işte. Gediz mirketin gülüşüyle sakince gülümsedi, parasını ödeyip paketi aldığında daha da gülmüştü.

"Hayırdır yavrum, pek neşelisin...." meraklı sesiyle sorunca kafasını iki yana salladı mirket.

"Çok aptalsın sevgilim.... ben sana açım..." kulağına fısıldanan sözlerle yutkunan genci orada bırakıp içeri girdi.

"Baba... biz geldik..." sevgilisi ve babasının kısık sesli konuşmalarını duyuyordu ama yutkunmaktan başka bir şey yapamıyordu....

MirketHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin