22. bölüm

970 207 31
                                    

Mirket oturamıyordu, ciddi anlamda oturamıyordu. Derste yan oturmak için kendini zorlarken kızaran yüzü bir çok kişinin dikkatini çekmişti, Dilara'nın arkadaşı ise bunun sebebini anında anlamıştı.

Lavaboya ilerlerken bile inlemek geliyordu içinden, acıyordu işte. İşini görüp kabinden çıkacakken geri içeri itildi. Gediz büyük bir tebessümle ona bakıyordu, eğilip dudağına kapandı.

"Bebeğim, dön arkanı... krem alıp geldim." Mirket başını sallayıp elini duvara dayadı, pantolonu ve çamaşırı dizine indirildi.

"Önce biraz yalayayım, bu kadar tatlı bir şey önümdeyken onu yemeden duramam." Kalçasını aralayıp dilini deliğe dayadı, mirket onun hareketleri yüzünden daha da kızarmıştı.

"Sikeyim Batı, girmek istiyorum." Gediz nefes nefese konuşunca mirket ona izin verdi.

"Hızlı ol, tenefüs bitmeden çıkalım." Gediz hızla soyunup elindeki kremi deliğe yaydı ve içine daldı.

Genişlemediği için canı acıyan bebeğine kıyamasa da çok azmıştı, gevşemesi için sertliğini kavradı. Hızlı hareketlerle hem girip çıkıyor, hem de onu çekiyordu.

"Geliyorum, hadi..." mirket sevgilisini daha da delirtmek için kendini de geriye itmeye başladı. Bir süre sonra ikisi de rahatlayıp çıktılar kabinden...

"Sevgilim... güzelim.." Gediz ona doyamamıştı, sınıfta mirketini kucağına çekip sarmalamış ve kokusunu içine çekiyordu.

"Akşama şu jeli bitirelim..." Mirket bunları söyleyip sırıtınca heyecanlandı Gediz.

"Yavrum nasıl isterse..." kulağına sokulan bebeğini hafif hafif okşuyordu sırtından ve belinden.

"Bir merakım bitti, diğerini de gidermeliyiz. Eminim ki sevgilim bana yardım eder..." boynunu öptüğü genç irisi adam kasıldı.

"Her konuda bebeğim..." derince kokusunu soluyup çalan zil yüzünden sınıftan çıktı.

Gediz ise garip bir şekilde korkuyordu, onun hoşuna gitmezse diye. Hiç arkasını kullanmamıştı ve nasıl zevk vereceğini de bilmiyordu o konuda...

Karnı kasıldı... ya Batı onun altta yetersiz olduğunu düşünürse... Gediz o zaman ne yapardı...

Yutkunup yerine oturdu, çok gergindi...

Kimseyi gözü görmüyordu, dersten de bir bok anlamamıştı zaten. Karnında o saçma korku yüzünden bir ağırlık var gibi hissediyordu, sanki yumruk yemişti ama yumruk betondandı.

İzin isteyip lavaboya gitti, sabunla deliğini temizlemeye çalıştı... biraz da utanıyordu. Dizleri titriyordu ve deli gibi heyecanlıydı, deliği yansa da içini bile yıkadı bol bol sabunlayarak. Rezil olmak istemiyordu, üstte kendine güvense de altta olmak konusunda özgüvensizdi.

Mirket ise heyecanlıydı, içine girmeyi gerçekten istiyordu. Kim bilir nasıl beceriksiz olacaktı ama Gediz onu seviyordu, birlikte öğrenirlerdi...

Yutkunup not almaya devam etti, dersler geçip gitti. Öğlen yemeğinde Gediz'in garip ifadesi onu meraklandırdı, birer tost yemiş ve depoya geçmişlerdi.

"Neyin var senin Gediz'im?" Sonunda dayanamayıp sormuştu mirket.

"Korkuyorum..." mirket kaşlarını çattı.

"İstemiyor musun? Sorun değil, cidden. Yüzünü asma artık, kötü hissediyorum seni böyle ruhsuz gibi görünce." Gediz hızla onu boynuna çekti, kafasını iki yana salladı.

"İstiyorum bebeğim, seninle herşeyi istiyorum. Ama... sen... ya beğenmezsen beni. Hoşuna gitmezsem öyle, korkuyorum. Sana her türlü yetmek istiyorum, ama ya yetmezsem... yetemezsem..." mirket gencin boynundan çıkıp yüzünü ellerinin arasına aldı.

"Sevgilim... Gediz'im, sence bu mümkün mü? Bunu ben bile düşünmemişken, sen nasıl böyle düşünürsün anlamıyorum. Sen... benim... aşkımsın..." mirket son cümlesindeki her kelimenin arasında onun dudaklarını sertçe öpmüştü.

"Sen mükemmelsin de ondan, ben mükemmel değilim ki..." mirket onu daha çok öptü.

"İkimiz de mükemmel değiliz, kimse değil. Ayrıca olmak zorunda da değiliz, sende bunun için endişelenme. Ben seni her türlü seviyorum zaten." Gediz derin bir nefes alıp verdi ve kafasını olumlu şekilde salladı.

"Tamam, merak etme. Toparlanacağım şimdi... offf Batı daha yeni yaptık ama kokun yüzünden yine azdım ben..." mirket gülerek altındaki sertliğin üstünde zıpladı.

"Sen hep azgınsın... tıpkı benim gibi. Bir kaç dil darbesiyle onu dize getiririm ben, hiç merak etme sen..." kucağından kalkıp önüne diz çöktü ve sertliğini eşofmandan kurtarıp serbest bıraktı.

Gediz'in gözlerine bakarak onu yalamaya başladı, Gediz eriyordu bu sıcak ağızda. Dilinin etrafında dönmesi yüzünden gözleri geriye kayıyordu...

"Bebeğim... daha derine al, hadi..." toplarını avuçlayan sevgilisi daha derine alınca yüksek sesle inledi Gediz.

"Ahhh... Batı..." bir parmak ıslak bir şekilde deliğini okşuyordu ve bu dizlerini titretiyordu.

"Evet bebeğimm, az kaldı.." mirket eğilip deliğini yalarken sarsıldı, bunun bu kadar zevkli olmasını beklemiyordu.

Bacaklarını yukarı çekip kendini ona sundu, dili hafifçe içine girdi. Yüksek sesle inleyip kasıldı, mirketi onu tekrar ağzına çekip parmağını az önce emdiği deliğine itti.

Ağzındaki sertliğin zonklamalarını bile hissederek emmeye devam etti, parmağını oynattıkça, sokup çıkarttıkça Gediz daha yüksek sesle inliyordu. Sonunda en derine inen parmakla kesik kesik boşalmaya başladı.

"O kadar sıkı ki.... senin de beni boşaltman gerek..." Gediz'in ağzına yaklaştırdığı sertliği zonkluyordu resmen, aynı şekilde sona ulaşana kadar sevgilisini ağzının derinliklerine misafir ettti Gediz.

"Babam bugün iş olmadığını ve annenin bizim evde Sema ablayla yemek hazırladığını söyledi." Mirket şaşırmıştı, yine de olumlu anlamda kafa sallayıp onayladı.

Akşama kadar derslere daha rahat odaklandılar, yüzlerindeki gülümsemelerle Gediz'in arabasına binip eve gittiler. Herkes masadaydı ama bir kişi için daha tabak vardı, Gediz yutkundu ona söylemeden kim gelmişti.

"Yemeğe misafir mi var?" Çatılan kaşlarıyla babasına baktı, babası dimdik ona bakıyordu.

"Sevgilim geliyor." Gediz bir an donup kaldı, elleri iki yanında yumruk oldu.

Mirket onu tutmasa babasını tek yumrukla yere serecekti, bir gıcırtı duyuldu. Gediz hala öfkeyle babasına bakarken arkadan melodik sayılabilecek bir ses duyuldu, titremeye başlayan elleri sevdiğinin elleriyle sımsıkı sarıldı... bu olmuş olamazdı.

"Oğlum... bebeğimmm..." Gediz kapıya dönüp ona tekerlekli sandalyesinden gülümseyerek bakan kadına döndü.

İki yanağında da olan derin gamzeleriyle melek gibiydi, tek sol eli hala cansız gibi kucağındaydı ama sağ eli tekerlekli sandalyesinin kumandasındaydı.

"A-annemm..." kendini annesinin dizlerine attı resmen, saçlarında dolaşan narin eller yüzünden çocuk gibi ağlarken kıçına bir tekme yedi.

"Benim bu dünyada da diğerinde de tek bir sevgilim var dana... o gözlerini oyarım senin. Babana bir daha öyle bakamazsın..." babası ensesini önce biraz sıktı ama sonra sevdi usulca.

"Kalk elini yüzünü yıka it, sevgilimi üzüyorsun." Batı gülümseyerek onu ayağa kaldırdı ve alt kattaki lavaboya götürdü.

"Artık iki annemizde hayata yeniden başlıyor..."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: 6 days ago ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

MirketHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin