Gediz sevdiğini eve bırakırken annesi kapıya çıktı, oğlana ışıldayan gözlerle bakıyordu. Gediz bir an mahcup hissetti, oğluyla yaşadıklarını tahmin edebiliyordu yaşlı kadın.
"Evladım, gel içeri." Mirketinin hemen yanakları kızardı, ama ona bakışı gülümser haldeydi.
"Annesi... ayıp olmayacaksa yarın geleyim. Büyüklük edip çağırmışsınız, ama işten geliyoruz malum. Pislik içindeyiz, söz yarın uzun uzun kalırım." Kadın anlayışla başını salladı, oğlana büyük bir minnet duyuyordu.
Annesiyle içeri geçmeden önce gülümseyerek el salladı Gediz'ine... eve girip dolu duran sofraya baktı.
"Anne keşke bu kadar acele etmeseydin, zorunda hissedecek. Ama kabul etti sabah söylediğimde, gelecekmiş." Kadın güldü.
"Gelir tabi, annesi sayılırım ben onun." Mirketin aklına Gediz'in annesi geldi hemen.
"Anne... Gediz'in annesi yatalakmış, felç geçirmiş iki kez. Babası falan çok iyi bir adam, hani Necibe miydi bir teyze vardı ya... bardaklı bir şey yapıyordu... onu götürsen.. belki şifa olur..." kadın elini ağzına kapattı hüzünle.
Dolu gözleriyle kafasını salladı, hemen eski, tuşlu telefonunu aldı eline. Arkadaşını aradı, kadında olumlu bakmıştı bu işe... şifa olurdu inşallah.
"Necibe kabul etti annem, ahhh gürbüz oğlan, annesinin hastalığı mı sertleştirmiş kalbini yavrunun..." mirket üzgünce onayladı.
"Bugün babası anlattı, Gediz küçükmüş daha. İlk felçte çok kötü değilmiş ama ikincide yatağa düşmüş... biliyor musun anne, babası hala aşkla bahsediyor eşinden." Kadın gülümsedi, kendisi de ilk eşiyle severek evlenmişti.
"İnsana sevdiğinin acısını izlemek çok zor gelir, Allah bizi vesile kılsın. Şifa bulur inşallah." Mirket sadece başını salladı.
Bir gün sonra kahvaltı yaparken Gediz arabayla kapıya geldi, mirket hayretle cama koştu. Gerçekten de oydu, kafasıyla gelmesini işaret etti.
"Günaydın... geleceğini söylememiştin.." Gediz onun yanağını öpüp arabayı çalıştırdı, büyük ve yaygın bir mağazaya sürdü. Arabayı park edip mirketi kolunun altına aldı, içeri girdiklerinde etrafa bakındı sertçe.
File gibi olan çantalardan alıp omzuna astı, etrafa bakınan genci kolundan tutup çekti. Onu görmek istediği gibi, façalı giydirmek istiyordu.
Siyah bir kot, gri boğazlı kazak ve siyah kot ceket buldu. Oğlanı kabine yolladı, mirket kızara bozara giyindi. Neden alışveriş yaptıklarını anlamamış, sadece söyleneni yapıyordu.
Kabinden çıkmasıyla geri itilmesi bir oldu, korkuyla Gediz'e baktı ve sonra hafifçe gülümsedi. Gediz ona aç gözlerle bakıyordu, beğeniyle vücudunu süzdü.
"Dışarıda kızlar var, çıkma." Yükselip iri genci öptü hafifçe.
"Ben bir tek sevgilimle ilgileniyorum." Gediz 'sevgilim' kelimesiyle sırıttı, Batı onun sevgilisiydi.
"Tatlı dilli sevgilim..." eğilip minik burnu öptü.
"Beğendin mi?" Mirketin hevesli sorusuyla sadece kafa salladı, beğenmişti ama içi kaynıyordu.
Ya başkaları da beğenirse....
Katil olacaktı... ona değen her gözü oymamak için sabrı sınanacaktı. Ama mirket mutlu görünüyordu, aynadan benzer duran kıyafetlerine bakıyordu.
"Beni kendine mi benzeteceksin yoksa?" Gediz eğilip boynunu öpmeden önce kafasını olumlu anlamda salladı.
"Batı... başkasına bakma olur mu? Kavga da etsek, bana kırılsan da söyle. Benden gitme sakın..." Gediz'in bu ihtimalle içi titriyordu.
"Neden gideyim ki, sen benimsin, seni terk etmem asla." İri yarı gencin kalbi kuş gibi çırpındı göğsünde, sürekli onu kaybetme korkusu yaşıyordu ve korkudan ne yapacağını bilemiyordu.
"Gitmezsin tabi, köpeğin edersin ama gitmezsin. Tatlı bebeğim benim..." mirket gülerek gözlerini devirdi.
"Boyum 184 aslında, benden bebek olmaz." Gülerek konuşunca arkadan koltuk altlarından yakalandı, Gediz sanki beş kiloluk bir bebek tutar gibi havaya kaldırdı genci.
"Bebeksin... bebeğimsin benim." Mirket heyecanlanmıştı bu hareketle.
"Senin bebeğin olabilirim tabi, iki metresin resmen. Kara yağız sevgilim.." Gediz eriyordu... mirket ona sevgilim dedikçe, asfalta düşmüş buz tanesi gibi hissediyordu.
"Batı, çıkışta bize gidelim mi? Annemi görmek ister misin? Sonra size yemeğe gideriz." Mirket hevesle kafasını salladı, isterdi tabi.
"Olur tabi, annen sever mi acaba beni?" Hevesle aynadan sevgilisine bakıyordu.
Gediz boynuna sokuldu yine, kokusunu içine çekti. Biraz da öptü tabi, fırsatı kaçıramazdı.
"Sever tabi, babam bile bayıldı sana yavrum..." bu hitapla karnı kasıldı mirketin.
"Yavrum mu?" Fısıltısı zor duyulmuştu.
"Yavrumsun, bebeğimsin, sevgilimsin, aşkımsın, sahibimsin, herşeyimsin sen benim..." Gediz'in sözleriyle dudakları aralandı, yüzü kızardı.
"Ya... utandırma..." kendini gencin göğsüne gömdü mirket.
"Böyle bana sokulacaksan hep utandırırım güzelim." Mirket geri çekilip onu kapıya itti.
"Hadi çık, değişeyim üstümü." Gediz uslu uslu çıktı kabinden, kızlara bakıp üstünü toparladı. Bebeğine göz koymalarını istemiyordu, pitbull da yoktu köpek maması yapamazdı kızları.
Mirket yeni kıyafetleri kolunda çıkınca biraz da iç çamaşırı aldı Gediz çaktırmadan, evde üstünü kirletecekti sevgilisinin. Yutkunup kasaya ilerledi, mirket peşinde sakince etrafa bakınıyordu.
"Bunu.... bunu alsana kendine..." elindeki oversize mavi tişörte baktı, rengi çok açık bir maviydi. Kafasıyla onayladı, ödeyip çıktılar ve Gediz'in arabasına bindiler.
Evleri büyük bir çatılı müstakildi, mirket utanarak ayakkabılarını çıkarttı. İçerisi oldukça sessizdi, Gediz hafifçe seslendi içeri doğru.
"Sema abla, annem uyanık mı?" Olumlu yanıt gelince dipteki bir odaya yürüdüler.
Yatakta, siyah uzun saçları örülü ve güzelliği nefes kesen, kırklarında bir kadın yatıyordu. Gözleri ikisini bulunca dudağı tek tarafa doğruldu, ağzından hafif bir ses çıktı.
Gediz yatağın yanına diz çöküp donuk bir yüzle annesinin avcunu öptü, ağlayamıyordu o yüzdendi bu donukluk. Sanki ağlasa annesi üzülecek gibi hissediyordu, onu daha fazla üzemezdi.
"Merhaba efendim, ben Batı..." mirket de diz çöküp kadının elini öpüp alnına koydu, kadın yine yarım bir şekilde gülümsedi.
"Sevgilim olur kendisi, çok güzel değil mi? Senin kadar güzelini buldum bak, ama o biraz zayıf... onu da halledeceğiz merak etme." Mirket omzunu hafifçe yumruklayınca güldü Gediz, kadın oğlunun gülüşünü görünce gözünden bir damla kayıp gitti.
"Bir kaç gün sonra annemle de gelmek istiyoruz müsaitseniz, bir arkadaşı var da... şifa olur size inşallah." Kadın ona anlamazca baktı, Sema isimli bakıcısı burukça baktı oğlana.
"Gelin oğlum, biz evdeyiz hep." Mirket kafasını salladı, avcundaki kadın zayıf bir baskıyla elini sıkıp oğluna baktı.
Sözsüz bir anlaşma geçti sanki aralarında, mirket kafasını salladı ve çekinerek yanağını sevgilisinin omzuna dayadı. Bakıcı kadın bile yadırgamamış ve anlayışla bakıyordu oğlanlara.
Gediz ayaklanıp sevgilisini de kaldırdı, ona odasını göstereceğini söyleyince annesinin tek yanağındaki gamze açığa çıktı. O bile inanmamış ve gülmüştü oğluna, onlar odadan çıkmadan televizyonun açılıp sesinin yükseldiğini duyması utandırdı mirketi.
Tavan arasına giden merdivenleri tırmandılar ve kapı açılmadan önce Gediz onu iyice kendine çekti. Biraz tedirgindi, biraz da korkuyordu. Sonuçta içerde çoğunlukla mirketin kıyafetleriyle kaplı bir yatak vardı, tepkisini merak ederek kapıyı araladı ve onu içeri aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mirket
RandomGediz okulun en iri genci, haliyle abisi de oluyor Endüstri Meslek Liseli gençlerin en ürkeği olduğu için Mirket lakabı alan genç, kimse, doğru dürüst adını bile merak etmiyor Gediz ise Mirket'in adını asla unutmayacak olan tek kişi ***BU HİKAYE ZOR...