Mirket alnına dokunan dudaklarla uyandı ve bu en sevdiği uyandırılış oluverdi birden. Yani şimdilik...
"Günaydın Batı'm, herşeyim..." yüzünde oluşan minik tebessümle açtı gözlerini.
"Günaydın sevgilim..." sonra oldukları hali fark etti ve hızla toparlandı. Resmen kolu ve bacağıyla kendine hapsetmişti Gediz'i, üstelik ameliyatlıydı.
"Canını yaktım mı, çok sarılmışım." Gediz alaycı bir şekilde gülüp ensesinden kendine çekti onu, alnını alnına dayadı.
"Canımı acıtan sen olduğun sürece asla yakınmam yavrum, hem bak... narkozun etkisi de geçti. Benim canavar sahalara geri döndü." Gencin elini alıp sabah ereksiyonunu avuçlattı.
"Ha-hastanedeyiz, yapma." Böyle dese de hafifçe gülümseyip sertliği okşamıştı.
Gediz aralanan dudaklarla ve kısılan gözlerle baktı ona. Şimdi bunu indirmesi gerekecekti, harika...
"Biraz daha okşarsan dönülmez bir yola gireceğiz yavrum, o saatten sonra ne doktor ne hemşire durduramaz beni." Mirket hemen elini çekti, yine kıpkırmızı olmuştu ve hemşire lafını duyunca da yüzü düşmüştü.
"O hemşireyi zaten...." derin bir nefes alıp yarım bıraktı lafını.
"Sana bir şey mi dedi, canını sıkacak bir şey mi yaptı?" Mirket çatılı kaşlarıyla cama baktı, nasıl söyleyecekti kıskandım diye ki...
"Onun gibi bir şey..." geçiştirmek istiyordu ama Gediz peşini bırakacak gibi değildi.
"Seni üzenlere ne yaptığımı biliyorsun, ne yaptı hemen söyle." Kıskançlıktan gözleri bile dolmuştu, dudağını ısırıp yere baktı.
"Sana bakıyor..." Gediz çatılı kaşlarla anlamaya çalışıyordu.
"Evet, eee..." mirket derin bir nefes alıp hızla geri verdi ve bir anda söylemeye karar verdi.
"Benim sevgilime bakıyor, kaslarına, yakışıklılığına ve çıplak tenine. Sen benimsin.... bakamaz." Sonuna doğru siniri iyice kendini gösterdiği için sesi de biraz yükselmişti. Pansumana gelen hemşire koridordan bu sözleri dinliyordu, iri gencin cevabını merak ediyordu sonuçta.
"Evet bebeğim, ben seninim. Başka bir hemşire isteyelim, yaşlı falan olsun hatta... bakmasın bana. Benim bebeğimi sinirlendirmek kendileri için yapabilecekleri en büyük kötülük." Kadın kapının dışında yutkundu ve hemşire odasına doğru geri gitti, pansuman havuzunu erkek olan başka bir meslektaşına verip odaya yolladı.
"Kızmadın mı... kıskandım diye..." mirket sevgilisine sakince bakıyordu duyduklarından sonra.
"Sana şöyle söyleyeyim yavrum, bu kurşunları bana kızıp sen bile sıkmış olsan yine kızmaz ve seni korurdum." Mirket koluna sarıldı hemen, Gediz'in onu böyle sevmesi kalbine iyi geliyordu.
"Ben seni psikopatça seviyorum Batı, kemiklerimi kırsan... Batı'm yaptı der gülerim." Mirket omzuna sertçe vurdu ve güldü.
"Salak, niye kırayım kemiklerini.. neden vurayım seni, insan sevdiğine zarar verir mi?" Gediz dudaklarını yalayıp kulağına sokuldu, mis kokusunu içine çekip fısıldadı.
"Ben senin canını yakacağım ama, gözyaşlarını görmek için... altımda ağladığını görmek için yapacağım bunu." Mirket kalkmak üzere olan aletini fark edip geri çekildi, hafifçe vurdu omzuna.
"Sapık, zaten canım acımasa da zevkten ağlarım. Daha o aşamalara gelmeden ne zevkler yaşattın bana, onu düşünemiyorum..." her kelimesinde daha da kızarsa da lafını tamamladı.
"Ben her saniye düşünüyorum ama, gözümde canlandırmak bile bu kadar zevkliyse... senin içinde olmak cennetim olur bebeğim..." nefesleri hızlanmaya başlamışken pat diye açılan kapıdan orta yaşlarının sonunda bir erkek hemşire girdi.
"Merhaba beyler, pansuman için hazır mıyız bakalım?" Onlara bakmadan malzemeleri hazırlamaya başladı.
"Hazırız, buyurun." Gediz örtüyü sadece pansuman yapılacak yere kadar açıp mirketine baktı.
Genç kitlenmiş gibi koyu renkli göğüs uçlarına bakıyordu. Nefesi kesiliyor gibi hisseden mirket odadaki lavaboya girip kapıyı yavaşça kapattı.
Gediz'in yüzündeki arsız gülümseme hemşireyi hafifçe tebessüm ettirmişti. Bir gece daha burada kalması gerektiğini öğrenen Gediz'in yüzü düşmüştü tabi, o evinde sevgilisiyle vakit geçirmek istiyordu.
Pansumandan bir süre sonra doktor muayene için geldi, Gediz'in gayet iyi olan değerleri onu da mutlu etmişti. Bu öğlen normal yemek yiyebileceğini söylediğinde, damardan beslenen gencin gözleri parladı.
"Cidden doktor bey amca... şimdiye kadar beni en mutlu eden şey bu oldu söylediklerinin içinde." Yaşlı doktor kısık sesle güldü.
"Çok sevinmeyin ama, sadece çorba içebilirsiniz bugünlük. Değerleriniz aynı olursa katı yersiniz." Gediz olumlu anlamda kafa salladı.
"Ne zaman normal hayatıma geri dönebilirim peki?" Adam minik bir tebessümle cevapladı sorusunu.
"Şuan dikişlerinizin iyileşmesini bekleyeceğiz, sonra ultrasonla içteki yaraları kontrol edeceğiz. Toplamda on gün gibi bir süre veriyorum." Gediz yutkundu.
On gün mirketinin kucağına gelmemesi demekti bu, kabul edilemezdi...
"Doktor bey amca, daha hızlı iyileşmem için bir püf noktası yok mu?" Adam bu sefer gerçekten gülmüştü.
"Evladım, ne acelen var. Sevgilin başında, bebek gibi ilgileniyor seninle. Daha ne isteyeceksin?" Adam gülerken Gediz'in suratı asılmıştı.
"Kururum ben on gün bebeğimi sevemeden..." ağzının içinde mırıldanınca içinden içinden güldü doktor.
"Sana iyi istirahatler, yemek zamanı çorbanı içmeyi unutma." Doktor gülerek odadan çıkınca mirket de lavabodan çıktı.
"Yavrum, bir an çıkmayacaksın sandım." Mirket kızaran yüzünü yere eğdi.
"Halletmem gereken bir şey vardı." Gediz yandan bir şekilde gülümseyip onu yanına çekti.
"Doktor gidene kadar bekleyip yanıma gelseydin yavrum, kapıyı camı kilitler tadınla mest olurdum." Mirket kafasını iki yana salladı mahcupça.
"İyileşinceye kadar olmaz, sana bir şey olursa nefes alamam." Gediz alnını ve saçlarını öpüyordu doyamaz gibi, mirket ise sessizce sevgisinin tadını çıkartıyordu.
"Anneme ne söylediler acaba?" Mirket bununla ufacık gülümsedi.
"Baban benim evimde kalmak istediğini söylemiş, sen uyurken aradı." Gerçekten de gece aramıştı babası.
"Ben senin yatağına sığmam ki, gizlice girmemiz gerek bizim eve." Mirket gülerek onun saçlarını öptü.
"Onu annemler ayarlayacak, o bardak şeyini yaparken kapıyı kapatacaklar ve biz de sessizce gireceğiz." Gediz fırlama bir sırıtış kondurdu yüzüne, bu gülüş mirketin kalbini tekletti.
"Teşkilat uzmanı Batı, başka ne marifetlerin var öğrenmek için heyecanla bekliyorum." Mirket dudağını ısırıp iri gencin gözlerine baktı.
"Oldukça fazla marifetim var, göstermek için iyileşmeni bekliyorum." Gediz yutkunamadı bile, mirketinin bu cesur hali ona tekrardan aşık olmasını ve kalbinin heyecanla çırpınmasını sağlamıştı.
"Eğer ölümüm bu marifetleri görürken olursa... şimdiden söylüyorum, mutlu ölürüm." Mirket gülümserken Gediz'in romantik halinin zorba halinden bin kat iyi olduğunu fark etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mirket
RandomGediz okulun en iri genci, haliyle abisi de oluyor Endüstri Meslek Liseli gençlerin en ürkeği olduğu için Mirket lakabı alan genç, kimse, doğru dürüst adını bile merak etmiyor Gediz ise Mirket'in adını asla unutmayacak olan tek kişi ***BU HİKAYE ZOR...