Yeni bölüm ile herkese merhabalarrr!
Diğer bölümü lütfen atlamayın, keyifli okumalar!----------------
Arthur, beni yere doğru fırlattı, o sıra gözlüğüm yere düşmüştü. Görüş açım aniden karardı ve bulanıklaşmaya başladı. Ellerimi yerde gezdirerek gözlüğümü aradım, o gözlük bana hediyeydi. Ölen arkadaşımın son hatrasıydı...
Kahkahalar duyduğumda gözlerimden yaşlar akmaya başladı. Çeneme bir el dokunup kafamı kaldırdı, kimin olduğunu merak ediyordum, ama görmüyordum. "Görmüyor musun?" Duyduğum ses ile Arthur olduğunu anladım. İstemsizce kafamı olumlu salladım.
Elini çenemden çektiğinde, göz yaşlarımı sildi. Bunu neden yapıyordu? Ellerini tamamen çektiğinde korkmaya başlamıştım. Bir şey iki kulağıma değdiğinde garip hissettim. Arthur, gözlüğümü takmamda bana yardım etmişti.
Önce zorbalayıp sonrasında yardım ediyordu. Bunu kimseye yapmamıştı, açıkçası beni şaşırttı. Onu daha net göremiyordum, sinsice sırıtıyordu. Gözyaşlarım görüşümü buharlaştırıyordu.
Tek dizinin üzerine döktü, diğer bacağını kaldırıp elini dizine koydu. Çenemi tutarak kafamı kaldırdı, çenemden ne istiyordu bu? "Bundan sonra ben ne dersem, o!" Diyerek çenemi sıktı. O kadar korkuyordum ki. Olumlu şekilde başımı salladım.
Arkadan saçımı çeken kişi Melih oldu, "ne oldu? Dilini mi yuttun?" Diyerek saçımı çekmeye başladı. Ellerimle kolunu arkadan tuttum. Canım çok acıyordu, resmen ağlıyordum. Ağlamamdam zevk alıyorlar! "Kör olduğunu gibi dilsiz misin?" Tekrardan konuştuğunda sesi öldürecek gibi çıkıyordu.
"H-hayır.." sesim yeniden kısıktı. Saçımı daha çok çekecek iken, Arthur, engelleyip Melih'in elini çekti. O anlık gelen korku ile, Arthur'a sığındım. Bacaklarının arasına girip kendimi sakladım. Bunu yapmam ile birlikte, öleceğimi düşündüm.
"Oğlum, bu dayaktan değil, korkmaktan ölür amına koyayım!" Melih konuştuğunda ayağa kalktı. Arthur, sessizce ona sığınmama izin veriyordu. Bende sanki yeteri kadar sığınmamısım gibi, dahada sığındım. Bütün bedenini hissediyordum. Bir başkası yapsa, sessiz kalmazdı emindim! Peki neden bana izin veriyordu?
Kafamı kaldırıp ona baktığımda, göz göze geldik. Dişlerini sıktığı çenesinin sıkılaşmasından anlatabiliyordum. Beni aniden itip ayağa kalktı. "Bunu bir daha sakın yapma!" Bağırarak lavabodan çıktı. Melih de arkasından gitti..
Gözlüğümü çıkarıp camlarını sildim, sonrasında tekrardan taktım. Şimdi daha iyi görüyordum. Ayağa kalkıp lavabodan çıktım. Dersten çok geri almıştım. Ellerim saçlarımı gitti aniden. Saçlarım çok acıyordu. Şerefsiz çok sert çekmişti. Sınıfa girip sırama doğru baktım, Arthur bana doğru bakıp sadece sırıtıyordu.
Ona aldırış etmeyerek sırama oturdum. Hoca yoktu, anlaşılan işi çıkmıştı. Arthur'un yanına oturduğumda direkmen defteri önüme attı. Ellerim resmen uyuşuyordu. Kendi defterimi açarak diğer deftere aynılarını yazmaya başladım. Yazmaktan elim o kadar ağrıdı ki, resmen titriyordu.
Hoca geldiğinde dikkatim dağıldi. Hocaya doğru baktım, girer girmez derse devam etti. Arthur dizi ile beni dürttü yeniden, bende duraksadım. "Hocanın dediklerini yaz, sonrasında deftere geçir." Emir ederek konuşması çok zoruma gidiyordu.
Defteri kenara olup, kendi defterime hocanın dediklerini yazdım. Kimse Arthur'a karışmıyordu. Tabi babası müdür olunca, kimse karışamaz. Hocanın dediklerini yazmaya devam ediyordum, bir yandanda Arthur'a gözüm kayıyordu.
Yandan ona bakar iken, onunda bana baktığını fark ettim. Hemen önüme bakıp yazmaya devam ettim. O kadar korkuyordum ki, kalbim hızla atıyordu. Kolumdaki saat ile, saatte baktım. 10:32. Geçiyordu. Dersler 1 saat. Teneffüsler ise 20 dakikayı.
![](https://img.wattpad.com/cover/375595684-288-k571699.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİM ZORBAM (GAY)
Фэнтезиokul'un en popüleri, aynı zamanda en zorbası olan Arthur, ve okul'un en ineği, aynı zamanda sessiz çocuğu Edwin'in aşk hikâyesi... (Cinsellik, eşcinsellik, Zorbalık, Küfür ve Ego içerir, rahatsız olanlar okumasın!!)