Yeni hikayem, yeni bölüm ile herkese merhabalar! Keyifli okumalar diliyorum...
-------------------------------
Saat 07:10 iken, aniden gözlerim açıldı. Elim ile belimi tutup kalkmaya çalıştım. Dün gece annem ve babam kavga etmişler idi, her zaman ki gibi sinirlerini benden çıkarmışlardı. Ayağa kalkıp aynadan kendime baktım. Yanağımda yanık izi vardı, dikkat ile bakmadıkça görünmüyordu.
Vakit kaybetmeden beyaz formalarımı giydim. Okulda beyaz forma giyiniyordu, kızlar ise kırmızı forma giyerdi. Pantolon yerine, şort giyinir, bazıları pantolon giyer. 'Bazıları.' diyorum, aslında tek şort giyen benim. Pantolonları pahalı olduğu için şort alabildik.
Giyindikten sonra, odadan çıkıp mutfağa gittim. Annem masa çoktan kahvaltı hazırlamıştı. Sessiz çalışıyordu, tek ses tabakların sesiydi. Annem tabağı önüme attığında sinirli olduğunu anladım.
Babam benden önce çıkardı, sanırım çıkar iken anneme tonca laf etmişti. Sessizce kahvaltımı yapmaya başladım, annemde karşıma oturup beraber yedik.
"Bir sorun istemiyorum." Dediğinde kafamı kaldırıp anneme baktım. "Zaten bir şey yapmıyo-" lafımı bitirmeme izin vermeyip, elini masaya sertçe vurdu. Bende sessiz kalıp kahvaltımı yaptım.
Biraz kahvaltı yapıp ayağa kalktım, geç kalmak istemiyordum. Çantamı alıp evden çıktım. Annem yine sessiz idi. Konuşur isem, sinirini benden çıkaracaktı. Okul, dört sokak ilerideydi. Yürümek resmen, can isterdi.
Yavaş yavaş yürüyüp ilerledim. Okula telefon getirmek serbetti, tabi bazı kişilere, onlarda tabi Arthur'un arkadaşlarıydı. Arthur, okuldaki en popüler erkektir. Babasının müdür olmasıyla birlikte, cesur ve korkusuz olması onu okulun en zorbası yapmıştı. Arkadaşlarıyla birlikte okulu cehenneme çevirirler, tabi ki de istediklerini yapmazsanız.
Okula vardığımda, herkes bahçede zil'in çalmasını bekliyordu. Çantamın iki kolunuda tutup, kimseye görünmeden içeri girdim. Boyumdan dolayı görmüyorlardı bile, buda bana avantaj kazandırıyordu.
Sessizce sınıfa gitmek istiyordum, ama bu mümkün değildi. "Hey, cüce!" Duyduğum ses tüylerimi ürperti. Tek niyetim zararsızca sınıfa gitmekti. Arkamı dönüp karşımdaki bedenlere baktım. Kjier, ola, bliy ve Arthur karşımdalardı. Tabiki Arthur onların en ortasındaydı.
Ellerimi önümde birleştirip başımı eğdim. "Merak ediyorum, amına koyayım! Nasıl oluyorda bu kadar kısasın?" Bunu diyen, ola'ydı. Kafamı kaldırıp onlara bakma cüretini kendimde bulamadım. Önümde iki çift ayak gördüm, ayakkabısından anladığım kadarıyla bu Arthur'du.
Cenemde hissettiğim el ile yutkundum, kafamı kaldırıp ona bakmamı sağladı. Boyu o kadar uzundu ki, yanında fare kalıyordum. "Babanda bu kadar kısa mi?" Diyerek beni alaya aldı. Gözlerimi kaçırıp onunla göz göze gelmekten kaçındım.
Yanık olan yanağıma parmağını bastırdı, canım o kadar acımıştı ki, geri adım attım. Bunu yapmamalıydım...
Elimi hemen yanığa götürdüm. "Bize karşı gelmek, ha?" Kjier konuştuğunda, sesi ölümcül gibiydi. Şimdi yanmıştım! Arkamda bir beden daha hissettim, bu kesinlikle, Melih'di. Yanık olan yanağıma parmağını yeniden bastırdı Arthur. Bu sefer canım acısa bile gidemedim.
Karnımda ellerde dolaştı ve beni hava kaldırdı, ardından Arthur'a doğru beni fırlattı. Beni havada yakalayıp, kjier'e attı. Oda belimden tutup, ola'a. Oda blliy'e fırlattı beni. Resmen top gibi oynatıyorlardı.
Blliy, bacaklarımdan tutup yatırarak kucağına aldı beni. Böyle de, Arthur'a yeniden fırlattı. 'Düşeceğim.' diye o kadar çok korktum ki, amaçları da korkmamdı. Arthur beni yakalayıp, Melih'e attı. Korktuğum şey başıma gelmişti,
![](https://img.wattpad.com/cover/375595684-288-k571699.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİM ZORBAM (GAY)
Fantasyokul'un en popüleri, aynı zamanda en zorbası olan Arthur, ve okul'un en ineği, aynı zamanda sessiz çocuğu Edwin'in aşk hikâyesi... (Cinsellik, eşcinsellik, Zorbalık, Küfür ve Ego içerir, rahatsız olanlar okumasın!!)