8. bölüm °•gerçeğin acısı ve seçimi•°

247 13 4
                                    

YENİ BÖLÜM İLE HERKESE MERHABALAR!
HAYIRLI OKUMALARR.

--------------------

"SEN GELMESEN BEN BEKLERİM,
NE OLACAK SANKİ CEBİMDEN Mİ GİDİYOR?
CANIMDAN GİDİYOR..."

-

------------------

BİLY AÇISINDAN!
(AKŞAM ESNASINDA!)

Elimdeki telefona bakarak görüldü yediğimi bastırmaya çalışıyordum.

Vazgeçemediğim:kendini nasıl iyi hissediyor ise böyle yap.

Bily: :).
✓✓

Telefonu yatağıma fırlatıp aynadan bütün bedenimi inceledim. Kendimden önce başkalarını düşündüğüm için kendime lanet okudum. Aynanın iki tarafını da tutarak gözlerimdeki yaşlara engel olamadım.

Kendimden önce başkasını düşündüm, onun için her şeyi göze aldım. Beni görmesi için her türlü yolu denedim... Sonunda ise kim olduğumu unuttum... Onu dusunur iken kendimi unuttum...

Ellerimi yumruk yapıp aynaya vurmaya başladım. Kırık parçalar yerlere düşmeye başladı. Ayna paramparça olmuştu. Durduğumda ellerimden kanlar akmaya başlıyordu. Yerdeki parçalara bakarak büyük bir parça aldım. Parçayı elimde sıkıştırıp keskin yerini açığa çıkardım.

Acımasızca parçayı kafama vurmaya başladım. Başım dönmeye başlamıştı, başımı kaldırdığımda hatırladığım tek şey annemin çığlığıydı.....

Gözlerimi açtığımda etrafa baktım, odamdaydım. Ne olduğunu az çok tahmin ediyordum. Aniden ayağa kalktığımda gözlerim karardı. Yavaş yavaş görüşüm düzene girdiğinde odamdan çıktım. Elimi kafama koyduğumsa sargıyı fark ettim. Merdivenden aşağıya doğru indim. Annem ve babam oturmuş kahvaltı yapıyorlardı. Saat kaçtı?

Babam beni gördüğünde ayağa kalktı, annemde gördüğünde oda ayağa kalktı. Babam üzerime doğru yürüdü, annem ise onun kolunu tutarak durdurdu. "Tatlım, sakin ol..." Annem endişeli sesiyle bana baktı. "Şımarık velet!" Babam kükrercesine konuşuyordu, sessizlik çökünce devam etti. "Eğer ölmek istiyorsan, bunu burada yapıp bizi uğraştırma! Siktir git kendini uçurumdan at!" Babam konuştukça üzerime geliyordu, annem onu durdurmak önüne geçti.

"Bunu isteyerek yapmadı, sakinleş" annem hem korkuyor hemde endişeleniyordu, "siktir git okula! Varlığını hissetmek bile istemiyorum!" Babam son kez konuşup masanın sandalyesine oturup kahvaltı yapmaya devam etti. Annem iki elimi de tutarak elimi okşadı. "Hadi gel kahvaltı edelim, aç gitme." Elimi tutup kahvaltı masasına götürüyordu ki babam elini sertçe masaya vurdu, annem korkarak koluma tutundu. Bu halini görünce aşırı sinirlendim.

"Aç gidecek!" Sesini yükseltmişti. Annemin korkusunu kolumu sıkmasından anlamıştım. Bunu anlayınca sessiz kalmadım....

"Anneme bağırma!!" Annemi arkama alıp üzerine bağırdım. Babam sinirle bakıp ayağa kalktı. "Ne dedin sen?!" Sorusunu basa basa sormuştu. "Çok iyi duydun, anneme sakın bir daha sesini yükseltme!" İşaret parmağımı babama doğru tutarak karşı çıktım. Annem önüme geçerek, "hey tamam, tatlım lütfen!" Dedi. Bana vurmasından korkuyordu, bende ona vurmasından korkuyordum.

Anneme doğru yaklaşıp yanağını okşadı, annem vurmasından korkmuyordu. Annemi arkasına alıp üzerime gelmeye başladı, korkusuzca karşısında durdum. "Eski yılları özledin galiba..." Söylediği cümleyle tüylerim diken diken oldu. Cesaretim korkuyla yüzleşti. Yutkunup öylece baktım. Kolumu sertçe tuttu. "Emrine itaatsizlik etme!" Cümlesi bittiğinde kolumu bırakın masaya döndü.

Hemen çantamı alıp evden çıktım. Annem arkamdan sesleniyordu. Aklımda çokça düşünceler yüklendi. Arabaya bindiğimde şoför de benimle beraber bindi. Arabayı çalıştırıp sürdü....

Babam benden nefret ederdi, nedeni ise kız olmamamdı. Babam hep bir kızı olsun isterdi, şans işte, bende erkek olmuştum. Annemin hamile olmasi zordu, aslında benim olmam bile bir mucize. Annem çok tedaviler gördü, hepsi başarısız olmuştu. 6 yıl boyunca çocukları olmamıştı. Annem umudunu kesmişti, ama babam kesmemişti. Ki bir kaç ay sonra bana hamile kalmıştı. Hamileliği çok riskliydi. Bu yüzden 7 ay boyunca yatakta müdahale edildi. Cinsiyetimi öğrenmemiştiler, keşke öğrenselerdi. Babam erkek olduğumu görünce ilk günden nefret birikmisti. Anneme deli gibi aşıktı şu anda olduğu gibi. Annem bir daha hamile kalmaya korktu. Babam ne kadar istese de, annem karşı çıkmıştı.

Düşünür iken okula geldiğimi bile fark etmemiştim. Arabadan indiğimde Arthur beni karşıladı. "Erkencisin." Elini omzuma attığında beraber yürüdük. Hep geç kalırdım, bu gün tam zamanında gelmiştim. "Tuvalete gitmem gerekiyor." Konuştuğumda Arthur elini omzundan çekti. "Kolay gelsin." Diyerek güldü. Bende gülümseyerek okula girdim.

Tuvalete girdiğimde elini yıkayan Melih ile karşılaştım. Gömleğinin iki düğmesi açıktı. Yine birini yakalamıştı. "Senden iğreniyorum." Konuşarak ellerini yıkadım. Melih'in gözlerini üzerimde hissediyordum. "Bende sana çok meraklı değilim, ucube." Elini silerek söylediği cümlesini bitirdikten sonra bana döndü.

"Bir kere de bulaşma!" Üzerime bağırdığında zaten sinirliydim, sinirime sinir katmistim. "Sürekli sevişen sen, buna rağmen benim bulaştığımı söyleyen sen." Dediğimde ona döndüm. Anlık sessiz oldu. "Haksız olunca susuyor musun?" Tekrar söylendiğimde bu sefer sinir damarına denk gelmiş olmalıyım ki bağırdı. "Böyle olmayı ben istemedim!"

Öyle bir çıkıştı ki şaşırıp kaldım, "ne demek 'istemedim.' kendini sen seçmedin mi?" İleri gideceğime pişman olacağım, aklımın ucundan bile geçmedi. "Hayır! Bu siktiklerimi ben istemedim! Böyle olmayı ben istemedim! Sürekli kendini gizlemek nasıl bir duygu bilir misin?!" Sessiz kaldığımda arkasını dönüp devam etti.

"Hayır bilemezsin, sen istediğin kişi olabilirsin... Kendimi ben seçmedim..." Konuştuktan sonra bir süre sessiz kaldık. 'Kendini saklamak nedir?' iyi  bilirim. Daha kendimi çözememiş iken, nasıl ona yardımcı olabilirim ki? Söylediklerimden pişman olmuştum....

OLA AÇISINDAN!
(OKUL ESNASINDA!)

Okula heyecanlı bir şekilde girdim. Cedric'i görünce hemen yanına koştum. "Hoşgeldin." Elini omzuma koyup beraber koridor da yürüdük. Sınıfa f
Doğru yürüyorduk, sınıfa girdiğimizde kimse yoktu. İkimiz de aynı sırada oturuyorduk. Sıraya geçip oturduk. Başımı omzuna koyup koluna sarıldım.

Hislermi söylememiştim, belki de aynı hisleri taşıyorduk......

EDWİN AÇISINDAN!
(BİLY'NİN GİTTİĞİ ESNADA!)

Arthur ve Bily'i omuz omuza gördüm, bir süre sonra bily Arthur'un yanından ayrıldi. Çantamın kollarını tutarak Arthur'un yanından geçtim, beni çağırmaması için dua ettim. Duam kabul olmamıştı. "Bekle!" Duyduğum ses ile arkamı dönmeden durdum. Önüme geçtiğini görünce başımı eğdim

Çenemi tutup başımı kaldırdı, dünden beri yüzüne bakmaya utanıyordum. Uzun uzun yüzümü inceledi, yanaklarımın alevlendiğini hissettim. Başkalarının bize bakmasını umursamıyordu bile. Aniden çenemi sıktığın da irkildim.

"Bir daha sakın!" Ne dediğini anlamamıştım. Şaşkın gözlerle ona baktığımı anladığında, "sakın, yaklaşıp öpmeye çalışma! Benim bedenim insanı cehenneme çağırır." Çenemi sertçe bırakıp okula girdi. Şaşkındim hala.

Ne demesini bekliyordum ki zaten? Elbette böyle bir tepki verecekti. Gözlerim dolu şekilde bende okula girdim......

-------------------------
Yazara küfür yoğk!

Yeni bölümün sona geldikk.

Sizce bily'nin ebebeyini 'eski yılları özledin galiba...' derken neyden bahsediyordu?

Melih'i böyle olmaya zorlayan şey ne?

Ola'nın seçimi onu pişman edecek mi?

Arthur'un tepkisi gerçek miydi?

Hepsinin cevabı çok yakında sizlerle!

Yorum yapıp takip etmeyi ve onaylamayı unutmayın!

BENİM ZORBAM (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin