Yoon ve Jimin restauranta girmişlerdi. Jimin Yoon'un koluna girmişti. Karşılama için gelen garson yerlerini göstermişti. O tarafa ilerlediler. Yoon Jimin'in sandalyesini çekti ve ardından gidip kendisi de onun karşısına oturdu. Garsonlar gittiğinde Jimin manzarayı izliyordu. Burası denizi gören bir yerdeydi ve manzarası da bi hayli hoştu. Garsonlar sipariş almak için gelmemişlerdi. Bu Jimin'in dikkatini çekse de bir şey demedi. Kafasını çevirdiğinde ona bakan Yoon ile karşılaştı.
"Ne oldu?"
"Ne zaman bana bakarsın diye düşünüyordum."
"Baktım işte."
Yoon gülmeye başladı. Jimin'in bu sinirli halleri hoşuna gidiyordu. Bu adam gerçekten çok hoştu.
"Bir kez olsun mızmızlanmasan ve bana bir şans versen olmaz mı Jimin?"
"Bana zarar veren adamın yemek teklifini kabul ederek yeterince nazik olduğumu düşünüyorum ve-"
Tam o anda garsonlar gelmişti. İki tabak levreği önlerine bıraktılar, ardından gelen garson da iki kadeh beyaz şarap bırakmıştı. Ortaya bir salata koymuş ve gitmişlerdi. Jimin kollarını önünde kavuşturdu ve gülmeye başladı.
"Tam diyordum ki sipariş almaya bile gelmediler, meğer paşamız vermiş siparişi. Levreği sevdiğimi nerden biliyorsun diye bir soru sormayacam haberin olsun."
Çatal ve bıçağını alıp önündeki balığı dilimlemeye başlamıştı Jimin. Yoon onun bu haline gülerken o da önündeki balığı yemeye koyuldu. Gerçekten lezizdi. Manzara ve müzik eşliğinde yemeye başladılar.
"Ee Yoon?"
"Ne ee?"
"Konuş diyorum, canım sıkıldı. Madem beni buraya getirdin, konuş."
Yoon yandan aldığı peçeteyi ağzına götürüp ağzının kenarlarını sildi ve katlayıp tabağın kenarına koydu.
"Aslında Jimin, bu daveti böyle hayal etmemiştim. Evet belki bu yemeğe gelmen için seni zorladım ama şu an buradasın, tadını çıkarmak varken neden böyle yapıyorsun? Seni çok güzel bir balık restaurantına getirdim, birlikte yemek yiyip tanışalım istedim."
"Biz barda zaten tanışmıştık Yoongi. Ya da Suga."
Yoongi bir anda sinirlenmişti. Adamın tek cümlesi sinirlenmesine yetiyor gibiydi.
"O piçlerin arasında seni tanıyamazdım. Bu yüzden böyle nezih bir ortam istedim."
"O piçler mi? Yoongi ben orada çalışıyorum, yıllardır. Benim işim bu, biliyorsun değil mi?"
"Biliyorum."
"O halde nasıl hakaret edersin?! Bu hakareti işime ve müşterilerime değil bana ettiğinin farkında mısın??!"
Yoon durdu. Jimin gerçekten sinirlenmiş olmalıydı. Elindeki çatal ve bıçağı sertçe tabağa koyup arkasına yaslandı. Yoon onunla iletişim kurmak istiyordu ama karşısında öyle inatçı bir adam vardı ki bu neredeyse mümkün değildi.
Sikeyim. Sen nasıl herifsin amk, keçiden bir farkın yok.
"Özür dilerim Jimin. Devam edebilir miyiz?"
"Devam edecek iştah mı bıraktın?"
Hay sikeyim ben ağzımı.
Yoon'da simirlenmişti bu kez. Jimin ağzını peçete ile silip ayağa kalktığında Yoon'da onunla beraber ayaklandı.
"Nereye?"
"İşe."
"İş için daha erken, yeme beni."
"Seni yemem zaten, balığı yedim ben."
"Hasbinallah."
Bağırmıyorlardı ama ayakta oldukları için herkes onlara bakıyordu.
"Jimin otur şuraya, beni delirtme. Yaktırma bana orayı."
Jimin bir şey demeden yerine geçti ve beyaz şarabından birkaç yudum aldı. Yeniden dışarıyı izlemeye başladı.
"Gidebilir miyim Bay Min?"
"Hayır."
"Neden?"
"Yemeğim bitmedi de ondan."
Jimin sinirle Yoon'a baktı. Kaşları çatıldı. Bu gece onun Yoon'u sinir etmesi gerekiyordu ama o Yoon'dan çok daha fazla sinir olmuştu.
"Seninle sevgili olacağımı düşündüren nedir?"
Yoon kafasını kaldırıp soruya baktı.
Harbiden nedir?
"Seni istiyor olmam ve benim olacak olman."
Yoon yine kendinden fazla emin konuşuyordu. Jimin bu tarz adamlardan hoşlanırdı evet ama Yoon fazla egoistti.
"Ben kimi istersem ona giderim. Sıra kalabalık."
"Sıra kalabalıkta ne demek?!"
Yoon birden elindeki çatal ve bıçağı tabağa vurmuştu. Jimin böyle bir tepki beklediği için hiç irkilmemişti.
"Sıra kalabalık diyorum şekerim, önünde beş kişi var."
Nah var.
"Ne diyorsun Jimin? Hepsini öldüreyim diye mi yapıyorsun?"
Jimin bunu Yoon'u kızdırmak için söylemişti. Öyle bir şey yoktu. Peşimde tonla psikopat var ama senin gibisine ilk kez denk geliyorum.
Yoon fazla sinirlenmişti. Kim olduklarını bulup hepsinin fişini çekmek istiyordu.
"Jimin, kim bu adamlar?"
Jimin gülmeye başladığında Yoon daha da kızgın bir ifade ile onun suratına bakıyordu.
"Niye gülüyorsun Jimin?"
Jimin durdu ve derin bir nefes aldı.
"Merak etme dağ adamı, peşimdeki tek dağ adamı ve psikopat sen değilsin ama ne yalan söyleyeyim, en taşşaklısı da sensin."
Jimin şarabını bitirdi ve Yoon'a döndü.
"Kalkalım mı?"
YOU ARE READING
Yakışıklı Barmenim- YOONMİN
Novela JuvenilYoon Jimin'i tutup duvarla arasına almış ve bir anda dudaklarına kapanmıştı. Alt dudağını dişlerinin arasına almış ve bir süre ezmişti. Jimin olayın şaşkınlığı ile hiçbir şey yapamamıştı. Bembeyaz teni alev alıyordu şimdi. Yoon Jimin'in belini kavra...