Yoongi o gece Jimin'i bara bırakmıştı. Sevinçten ne yapacağını bilemediği için gidip dört şişe bira almış ve sabaha kadar sahilde içmişti. Orada sızmıştı, şoförü sabah saat beş buçukta zorla onu kaldırıp evine götürmüştü. Hem sarhoş hem uykuluydu, eve gelir gelmez kendini yatağa atmıştı. Gece ne olduğunu bile hatırlamıyordu. Jimin'in teklifini kabul etmesi hariç tabi, onu hatırlıyordu.
Susmayan telefona uyanmıştı. Zır zır zır çalıyordu. Yoongi telefonu uzanıp komodinin üzerinden aldı, tam duvara fırlatacağı sırada arayanın adını görünce telefonu fırlatmaktan vazgeçip üzerine yatakta oturur pozisyona geçti ve telefonu hemen açıp kulağına götürdü.
"Jimin."
"Günaydın."
"Günaydın Jimin."
"Nasılsın?"
"İyiyim, sen?"
"İyiyim. Daha yeni mi uyandın?"
"Evet güzelim."
Güzelim mi demişti o? Buna kendisi bile şaşırmıştı. Üstelik nasıl bir telefon onu ayağa kaldırabilmişti ki? Bu da çok şaşırtıcıydı.
"Saat 15.36 farkında mısın acaba? Uyan artık."
Yoongi bir anda sırıtmaya başladı. Bu haliyle aptal aşıklara benziyordu.
"Sen, beni mi merak ettin?"
Jimin'de sırıtıyordu şimdi.
"Evet merak ettim, bana günaydın mesajı bile atmadın. Dün geceyi unutmamışsındır umarım."
Yoon bir anda endişeyle ayağa kalktı.
"Unutmadım, unutur muyum hiç? Sadece ben dün gece çok içtim, sonra çok içince bu sabah uyanamamışım yoksa ben sevgilime günay-"
"Hoop hop daha sevgili olmadık!"
Yoongi elini yumruk yapıp kafasına vurdu hafifçe.
"Evet, olmadık. Olacağız ama."
İkiside sırıtmıştı. Jimin bir şey dememişti ama hoşuna da gidiyordu.
"Eee, beni neden aradın?"
"Flörtüm nerde diye merak ettim sadece. Günaydın mesajı da alamayınca merak ediyor insan."
"Sen nerdesin?"
Yoongi ayağa kalkmıştı. Hemen dolaptan siyah bir pantolon çıkarıp telefonu omzu ile kafası arasına koydu ve zorlukla pantolonunu giymeye çalıştı.
"Ben bardayım."
"Sen neden gece gündüz bardasın ki?"
"İş yerim burası ya hani?"
Yoon tişörtünü de zorlukla giydikten sonra telefonu eliyle tuttu ve konuştu.
"Ohh, tamam beş dkya ordayım."
"Ne? Ne demek beş dkya ordayım?"
"Bildiğin, şu an arabadayım hatta. Kırmızı ışıklarda geçsem bi dört dk kırk saniyeye ordayım."
Jimin oturduğu bar taburesinde bir anda ayağa kalkıp yüksek sesle bağırmaya başladı.
"Sen manyak mısın? Geçme kırmızı ışıkta falan! Geliyorsan düzgün gel."
"Yo geçicem."
Yoon arabaya binmişti. Hatta telefonu hoparlore aldı ve arabayı çalıştırdı.
"Yoon, kazaya sebep olursun yapma!"
"Olmam olmam. Sen hadi çık, birlikte kahvaltıya gidelim."
Jimin içinden 'Salak mısın be çocuk?!' diye geçiriyordu. Sırıtıyordu. Sırıttığının farkında da değildi üstelik.
Yoongi'ninse hesapladığı gibi olmamıştı. Trafik çok fazlaydı. Bu araçları geçip birde üzerine kırmızıda geçmesi çok zordu. Sertçe direksiyona vurduğunda Jimin bağırdı.
"Yoon, o neydi?! İyi misin ne oluyor?!"
"Jimin, trafik var. Gelemiyorum..."
"Ya, tamam geç gelirsin ya. Pardon-"
Jimin başkasıyla konuşmaya başlamıştı. Yeşil yanmıştı ve Yoon'da geçmişti. Jimin nasılsa Yoon buraya geliyor diye telefonu kapamıştı. Yoon'unsa şansına ışıklar hep yeşil yandığından geçip gitmişti.
Biraz sonra barın önünde duruyordu. Arabasını barın önüne koyup arabadan indi ve bara girdi. Bara doğru bakınırken yüzündeki gülümseme gitmiş yerine öfke oturmuştu.
Barın içinde Jimin ve bir adam duruyorlardı. Adam Jimin'in kolundan tutmuş ona bir şeyler söylüyordu. Söylediği şeyler çok iyi şeyler değildi anlaşılan. Yoon bir sinirle barın içine girmişti.
"Git diyorum sana! Git burd- YOON!"
"Senin varya soyunu sopunu sikerim orospu çoçuğu!"
Yoon Jimin'i kenara çekip adama bir yumruk atmıştı. Adam karşıdaki duvara yapışmıştı. Yoon bu kez onu yakasından tutup çekti ve deske yatırdı. Yüzüne yumruk atmaya başlamıştı.
"Lan sen, sen kim oluyorsun da benim sevgilime!"
"Yoon, yapma yeter dur!"
"Senin varya sülaleni sikerim lan ben! Pezevenk!"
Adamı bir güzel benzetmişti Yoongi. Bıraktığında adam desken yere düşmüş şimdi de ağzı yüzü kan içinde yerde yatıyordu. Yoon yerde yatan adama sert bir tekme attı.
"O kolu morartan o parmaklarını varya teker teker götüne sokarım senin pezevenk!"
Jimin Yoon'un kolundan tutup onu geri çekti. Yoon'da Jimin'in elinden tutup onu bardan çıkardı. Jimin ağlıyordu. Yoon kuduruyordu. Bardan çıktılar ve arabaya bindiler. Yoon sinirle gazı köklemişti. Nereye gittiğini bile bilmiyordu. Jimin elleriyle yüzünü kapatmış sessiz sessiz ağlıyordu.
"Kimdi o?"
Jimin cevap vermemişti. Yoon daha da sinirlenerek direksiyona vurdu.
"Kimdi o dedim?!"
"Durdur arabayı."
"Ne?"
"Durdur diyorum Yoongi durdur! İneceğim durdur!"
"Hayır, gitmiyorsun hiçbir yere."
Yoon anında kapıları kilitlemişti. Jimin kapıyı açmayı denedi ama açamadı. Cama birkaç kez vurdu ve bağırdı.
"Pislik! Dinlemeyip etmeden ne diye saldırıyorsun?!"
"Senin kolunu tutuyordu! Sikmediğime dua etsin, baksana morartmış kolunu!"
"Sanki sen yapmadın beyfendi! Sanki sen yapmadın! Off!"
Bir an için sessizlik olmuştu. Yoon bu sinirle daha da hızlı kullanmaya başlamıştı. Boş otobanda son sürat ilerliyorlardı.
"Yoon, arabayı durdur."
"Hayır."
"Sana durdur dedim!"
"Hayır!"
Jimin elini direksiyona atıp çevirmeye başladığında Yoon hakimiyetini kaybediyordu.
"Jimin yapma!"
"Arabayı durdur dedim!"
"Jimin!"
Ve hakimiyetinini iyiden iyiye kaybetmişti...
____________________________________
Selam asklarim yine bennn🎀
Bölümü saldım düsüncelerinizi merak ediyorummm=====================>>
YOU ARE READING
Yakışıklı Barmenim- YOONMİN
Teen FictionYoon Jimin'i tutup duvarla arasına almış ve bir anda dudaklarına kapanmıştı. Alt dudağını dişlerinin arasına almış ve bir süre ezmişti. Jimin olayın şaşkınlığı ile hiçbir şey yapamamıştı. Bembeyaz teni alev alıyordu şimdi. Yoon Jimin'in belini kavra...