~21~

172 9 1
                                    

Formamı düzeltip kapıyı çaldığımda açmasını bekledim.

Bir süre sonra Alperen kapıyı açtığında tam içeri girecekken beni durdurdu.

"Senin forma giymen uğursuzluk getiriyor. Çıkar öyle gir." Tip tip Alperen'e baktığımda elimi formamın eteklerine götürdüm.

"Çıkar dedikde soyun demedik Gülce." Onu dinlemeden Formamı çıkardığımda Alperen'i iteleyerek içeri girdim.

"Baştan desene içimde kıyafetim var diye." Alperen'e göz devirdiğimde salonuna geçtim.

Altıma bol bir kot pantolon, üstüne de crop geçirmiştim. Formamı da giymiştim ama Alperen ve salaklıkları yüzünden az önce çıkarmak zorunda kaldım.

Bir koltuğa geçip ayaklarımı uzattığımda Alperen içeri girdi.

"Nerede kaldın ya? Maçın başlamasına 2 dakika falan var sen daha kendi keyfindesin." Omuz silktim.

"Ata'yla azıcık atıştık ondan geciktim. Gonca gelmedi mi daha?" Başını iki yana salladı.

"Gonca Eskişehir'e gitmiş." Kaşlarımı çattım.

"Niye?"

"Ablasıyla gezmeye gitmişler." Anladım dercesine başımı salladığımda Alperen tuhaf bakışlarını üzerinde gezdirdi.

"Bir şey mi oldu Alperen?"

"Gonca'nın ablasının adı neydi?" Gözlerimi kocaman açtım.

"Gonca'nın ablası nişanlı Alperen! Hem senin flörtün yok muydu?" Omuz silkti.

"Varlığını unutuyorum sağolsun." Kendi kendine söylendiğinde kıkırdadım.

" Şansımı deneyim demiştim gidipde Gonca'ya söyleme bak." Ellerimi teslim olurcasına havaya kaldırdım.

"Söylemem." Güldüğünde bana baktı.

"En azından ismini öğrenseydim?" Nefesimi verdiğimde söyledim;

"Yonca."

"Harbi mi?" Başımı salladım.

" Ne güzel uydurmuşlar lan. Gonca-Yonca." Alperen kendi kendine sırıtmaya başladı. Ben bu uyumla çok dalga geçiyordum.

"Sen bekle ben kuruyemiş almıştım onları getiriyim." Başımı salladığımda mutfağa doğru ilerledi.

Alperen gelene kadar televizyonda çıkan reklamları izliyordum.

Elinde iki küçük kase ile döndüğünde birini bana uzattı.

Kasenin içine baktığımda yüzümü buruşturdum.

"Kuruyemişten kastın badem miydi Alperen?" Başını salladı.

"Neyi varmış bademin?"

"Küçükken bademciklerimi aldırmışlarda o yüzden badem yiyemiyorum." Alperen kaseleri eline aldığında diğer koltuğa oturdu.

"Sağlıkçı olmasam inanacağımda neyse." Ters ters Alperen'e baktım.

"Sağlıkçı olmayanlarda inanmaz bu yalana merak etme." Alperen yanındaki yastığı sertçe bana fırlattığında gözlerimi kocaman açarak ona baktım.

"Çok gıcıksın." Omuz silkti.

"Eğer salak yalanlarını benimle paylaşmasaydın gıcıklık yapmazdım Gülce." Omuzlarımı düşürdüm.

"Küçükken badem ve fındığı aynı şey sanıyordum." Dikkatle beni dinledi.

"Bir keresinde fındıklı lokum yerken fındığın içinden kurt çıktı, ondan beri fındıktan tiksiniyorum. O zamanlar bademide fındık sandığım için bademde yiyemiyordum artık hiç yiyemiyorum."

Sakinleştim |Kerem Aktürkoğlu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin