~23~

189 16 10
                                    

"şu doğum biraz hızlı bitse? Maç varda." Sinirle adama döndüm. Benimde sevgilim maçta oynuyordu ama ben karısının doğumuna giriyordum. Onu ne yapacağız?

"Mümkün değil." Tam doğumhaneye girecekken durup adama tekrar döndüm.

"Sizde girecek miydiniz karınızın doğumuna?" Başını iki yana salladı.

"Sezeryan olduğu için beni sokmuyorlar." Kaşlarım hafifçe çatıldı.

Sezaryan mıydı ya?

Geri arkama döndüğümde Doğumhaneye girdim ve yeşil önlükleri üzerime geçirdim.

__________

Gözlerim dolu dolu kucağımda olan bebeğe baktım.

Doğum biteli yarım saat olmuştu ama anne ve baba odalarına gelmemi rica etmişlerdi.

"Adınız neydi sizin?" Anneye döndüm.

"Gülce." Gülümsedi.

"Bebeğimizin adını siz koyar mısınız?" Bebeğe döndüm.

"Ya aşkım bu maç Mertens gol atmış onun hatrına Mert Enes koysak ya. Bir sonraki çocuğumuzun ismini doktor koyar."

Bakışlarımı bebekten ayırmadım.

"Senin Galatasarayınla uğraşamam ben." İşaret parmağımı bebeğin burnuna götürdüm.

"Aşkım ben evlendiğimden beri çocuğumuza Mert Enes demenin hayalini kuruyorum sen ne diyorsun."

"Bir sus Salih ya. Şurada ilk defa doğum yapmışım." Tartışmalarını keserek konuştum;

"Kerem olsun mu?" Kadın gülümsedi.

"Aşkım Mert Enes olsun." Kadın adamı tınlamazken derin bir nefes aldı.

"Kerem olsun." Demesiyle Gülümsedim.

"Ama aşkım Mert Enes?" Göz devirdi.

"Git başkasıyla çocuk yap onun adını Mert Enes koy." Adam yaklaşıp kadının elini tuttu.

"Kapı süsüne Mert Enes yazdırsam?"

"Salih sus!" Bebeği babasının kucağına bıraktım.

"Tekrardan geçmiş olsun." Gülümsedi.

Odadan çıktığımda derin bir nefes aldım. Kendi kendime sırıttığımda Nöbetin kalanını bitirmek için hastane koridorlarında ilerledim.

__________

Mutfağın kapısı aniden açılınca bakışlarımı oraya çevirdim.

"Kimi arıyorsun sen gecenin üçünde?"

"Sana ne Ata?" Omuz silkti.

"Sen bilirsin. Gideyim de babama şikayet edeyim seni." Duraksadı.

"Ben odamdayım abla." Hiç bir sey demeden mutfaktan çıktığında derin bir nefes aldım.

Telefondan yükselen seslerle bakışlarımı telefona çevirdim.

"Lan bi dur!" Demişti kerem. Telefonu masadaki peçeteliğe yasladığımda bulanık görüntülere baktım.

"Yenge selam!" Kaşlarımı çattım.

"Berkan yeter!" Uzun süreli kavgalarının ardından Kerem telefonunu eline alıp kulaklığını taktı.

"Gülce?" Gülümsedim.

"Kerem?" Kulaklığı kafasına iyice taktığında konuştu;

"Uyumadın mı sen?" Başımı iki yana salladım.

Sakinleştim |Kerem Aktürkoğlu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin