Sonunda balo salonunun kapısına yönelen Leah, topuklu ayakkabının değiştirdiği yürüyüşe alışarak homurdandı, kaşlarını çatarak..."bununla yürünür mü?.." Diye kendi kendine söylendi.
Maskemi taktım, merdivenlerden çıktık ve balo salonuna alındık. Gözlerim manzaraya bakarken etrafta dolaştı, o ürkütücü adamı tamamen unutmuştum. Odanın her yerinde mumlar yanıyordu, tavanda avizeler sarkıyordu, Kristal vazolar muhteşem çiçeklerle doluydu.
Çok güzeldi, burada olmak güzel ve tuhaftı. Bu hayat onunkinden ne kadar da farklıydı... dans pisti çoktan yüzlerce dansçıyla dolmuştu. Müzik çalmaya başladı, onları bu şekilde dans etmelerini izlemek nefes kesiciydi.
Hemen Julia'ya kısa bir bakış atıp tekrar önüme baktım, gözlerimi kısarak
"bunlar ne içtiler de böyle kafayı yiyorlar? Ahh... hepsi berbat halde." Dedim. Julia ne dediğimi umursamadan beni kalabalığın arasına çekti,"hadi gel, çok eğleneceğiz!" dedi heyecanla.
Sonra ki bir kaç saat boyunca Julia durmadan beyfendilerle dans etti. Ben de bir köşede durmuş onları seyir ediyordum, yakışıklı adamlar zarif kadınları döndürüyordu.
kadınların etekleri dönerken, adamlar kadehlerini kaldırıyor ve kahkahalarla danslarına devam ediyorlardı.
Ama sanki tüm gece boyunca izlendiğimi hissediyordum. Derin derin nefesler alıyordum boynumdaki tüyler diken diken olmuştu. Hemen yere baktım başımı salayıp, Kafamı toparlamak için salonun büyük pencerelerine yöneldim, dışarıdaki serin rüzgarın etkisini hissetmek istedim.
YOU ARE READING
Orman Fısıltısı
RandomLeah, küçük köyünde sade ve kendi halinde bir hayat sürerken, bir sabah yağmurun sesiyle uyanır. Henüz uyumakta olan kız kardeşi Julia'ya kaşlarını çatarak bakar ve banyoya kaçar. Sıcak bir banyo ile rahatladıktan sonra, doğayla iç içe olan köyün en...