Akşam olmuştu, tavşanı besledikten sonra yatağıma uzanmıştım. Tavşan sessizce köşesine çekilmişti, Yatağa uzandığımda zihnimdeki kaosla başa çıkmaya çalıştım, ama sonunda yorgunluk galip geldi ve derin bir uykuya daldım.
Rüyamda, sık yapraklı ağaçların arasından geçen bir patikada yürüyordum. Ormanın içi canlı renklerle doluydu; çiçeklerin hoş kokuları, hafif bir rüzgarla burnuma doluyordu.
birdenbire karşımda eski, ahşaptan yapılmış bir kapı belirdi. Kapı, doğanın ortasında kasvetli ve tehditkar bir şekilde duruyordu. istemsizce adımlarım yavaşlattım. Kapının önünde durdum, tereddüt ettim, Elimi kapının paslanmış tokmağına uzatırken, içimi derin bir endişe kapladı. Tam tokmağı çevirip kapıyı aralayacağım sırada, yukarıdan bir ses duydum. Aniden, gökyüzünden bir sürü kuş hızla üzerime doğru uçtu. korkuyla eğildim, kuşların bana çarpmasını engellemeye çalıştım. Kalbim hızla çarparken, kuşlar etrafımda dönüp duruyordu.
Kuşlar uzaklaştığında, tekrar doğrulup etrafıma bakındım. Artık her yer daha da karanlık görünüyordu, ağaçlar bana doğru eğilmiş gibiydi. Bu kez karşımda büyük, çiçeklerle kaplı bir ayna belirdi. Aynanın üzerindeki çiçekler canlı ve parlaktı;
ayna karşısında durup kendime bakmaya başladığımda, içimi hafif bir huzur kapladı. yansımama baktım, yüzümdeki ifadenin ne kadar sakin göründüğüne şaşırdım. Yüzümdeki küçük gülümseme, bu karmaşanın ortasında bile bana garip bir rahatlık verdi. Tam bu anın tadını çıkarırken, bir anda arkamdan gelen ani bir çığlıkla irkildim. Ses öyle şiddetliydi ki, neredeyse olduğum yere yığılıp kalacaktım. Hızla arkamı döndüğümde, Julia'yı gördüm. korku içinde bana bakıyordu. ne yapacağımı bilemez bir halde, Julia'ya doğru bir adım attım.
"Senin burada ne işin var?" diye sordum Julia'nın gözlerinde korku ve çaresizlik vardı. bir adım daha attığımda, Julia'nın ağzından aniden kanlar fışkırmaya başladı. dehşetle geri çekildim, kalbim duracakmış gibi hissettim. "Uyan Leah!" diye bağırdı Julia, kanlar hala akarken. bu korkunç görüntü karşısında donup kalmıştım. kız kardeşimin çaresiz çığlıkları zihnimde yankılanıyordu. Bir kez daha "Uyan!" diye haykırdı Julia. bu haykırışla birlikte aniden gözlerimi açtım, uykudan fırlayarak uyandım.
Nefesim düzensizdi, kalbim deli gibi atıyordu. Ellerimi yüzüme götürüp, rüyanın etkisinden kurtulmaya çalıştım. Etrafıma bakındığımda, gerçek dünyaya döndüğümü fark ettim, gördüğüm kâbus zihnime kazınmıştı. Gözlerimi odanın loş ışığına alıştırarak çevreme baktım. Tavşan yatağının ucunda kıvrılmış halde sessizce uyuyordu.
Tam o sırada, odanın bir köşesinde hıçkırıklar duydum. Julia odanın köşesinde, oturmuş, gözyaşları içinde buldum. Julia, bana korkuyla bakıyordu. "Leah, neler oluyor? Çok korkuyorum!" diye fısıldadı Julia.
hızlıca yataktan fırladım ve Onu sakinleştirmeye çalıştım, birden dışarıdan gelen uğultu ve bağrışmalar dikkatimi çekti. Pencereye koştum ve gördüğüm manzara karşısında dehşete düştüm.
YOU ARE READING
Orman Fısıltısı
RandomLeah, küçük köyünde sade ve kendi halinde bir hayat sürerken, bir sabah yağmurun sesiyle uyanır. Henüz uyumakta olan kız kardeşi Julia'ya kaşlarını çatarak bakar ve banyoya kaçar. Sıcak bir banyo ile rahatladıktan sonra, doğayla iç içe olan köyün en...