Hazırlıklar

343 27 10
                                    

Ne hissettiğimi bilmiyordum. Tam dönüştüm her şey yoluna girdi derken kendimi yine bir serüvenin içinde bulmuştum. Bu serüvene kendim ile birlikte arkadaşlarımıda sürüklemiştim. Kafam allak bullak olmuştu. Kam'ın istediklerini nasıl bulup getirecektim kafam almıyordu. Uzun süren bir sessizliğin ardından Kam birden ayağa kalkarak konuşmaya başladı.

- Yolculuğa dolunayda çıkacaksınız. Önce Adalan'ın yanına gidin. O size ne yapmanız gerektiğini anlatacak.

Kam bana bakarak kurduğu cümlelerini bitirdikten sonra kapıya yöneldi.

- Kam ata nereye?

Tarkat neden gittiğini anlamayarak sormuştu sorusunu. Kam yönünü Tarkat'a çevirerek cevap verdi.

- Benim dünyam başka. Buraya ait değilim.
- Bizde buraya ait değiliz Kam ata. En kısa zamanda kendi dünyamıza geri döneceğiz.

Kam, Tarkat'ın cümlelerine başı ile bir onay verdikten sonra evden ayrılıp ormanın derinliklerinde kayboldu. Sanırım tekrardan sınırı geçmeye gidiyordu. Tek başına at ve çadır olmadan nasıl yolculuk yaptığını anlamasamda pekte üzerinde durmadım.

- Dolunaya altı gün var. Bu altı gün boyunca Belçin'i ve diğerlerini çok iyi eğitmeliyiz. Abçar bu görevi sana veriyorum.
- Nasıl istersen Tarkat.

Abçar oldukça kötü görünüyordu. Canı bir şeye sıkkındı ama ben nedenini bilmiyordum. Tarkat, Abçar ve Sarkan eğitim ve savaş hakkında konuşurken biz Boysan ile dışarı çıkmaya karar verdik. Onunla yalnız sohbet etmek bana çok iyi gelecekti. Atların yanına kadar sessiz bir şekilde yürüdükten sonra yere oturdum. Boysan'da benimle birlikte oturmuştu. Birkaç dakika süren sessizliğin ardından sağ elimi havaya kaldırarak atları işaret ettim.

- Şu beyaz olanı görüyormusun?
- Evet.
- O benim atım. Abçar hediye etti.

Boysan başını tekrar ata döndürüp bir süre izledi. Ardından ayağa kalkarak ata doğru yürümeye başladı. Safir'in yanına geldiğinde durup bir müddet izledi. Ardından elini alnına koyup konuşmaya başladı.

- İsim verdin mi?
- Evet. Safir.

Boysan beğendiğini belli eden birkaç mimik ile karşılık verdikten sonra gözlerini etrafta gezdirmeye başladı.

- Burada mı kalıyordun?
- Evet. Yaşlı kurdun evi.

Boysan son kurduğum cümleye anlam veremeyerek kaşlarını çatmıştı. Nedenini hemen anlayarak konuşmaya başladım.

- Yani Abçar.

Boysan neden böyle hitap ettiğimi anlamasada sessiz kaldı. Bir süre daha evde göz gezdirdikten sonra tekrar konuşmaya başladı.

- Abçar'ın çocuğumu var?
- Hayır. Neden sordun?
- Bisiklet kimin o zaman?
- O da benim. Onu da Abçar hediye etti.
- Seninle neden bu kadar ilgileniyor?
- Bilmem ama benim hoşuma gidiyor.

Boysan bu konunun üzerinde fazla durmadan tekrar konuşmaya başladı.

- Yine mi saldırıya uğradınız?
- Evet.
- Seni nasıl buluyorlar?
- Bende bilmiyorum. Oysaki takip falan edilmemiştik.
- Başka bir nedeni olmalı.

Boysan düşünceli bir şekilde konuşmuştu. Bu durum benimde kafamı karıştırıyordu. Beni hemen bulmalarının gerçekten bir nedeni olmalıydı.

- Abçar'ın yanında ki kim?

Boysan'ın sorusu ile düşüncelerimden sıyrılmıştım. Bu konuyu Kam öğrendiğine göre saklamanın bir anlamının olmadığını düşünerek anlatmaya karar verdim.

KIZIL KURT_2 ( Mühür)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin