Abçar gür bir sesle haykırmıştı. Komutuna anlam verememiştim. Neden böyle bir şey istemişti hiçbir fikrim yoktu. Çalıştığım aletten kalkarak ağır adımlar ile ilerlemeye başladım. Alana girip Abçar'ın yanında durdum. Tunay kaşları çatık bir şekilde beni süzdükten sonra yönünü Abçar'a dönerek konuşmaya başladı.
- O neden geldi?
Tunay sorusunu bana bakarak sormuştu. Abçar yüzündeki belli belirsiz bir gülümseme ile cevap verdi.
- Karşımda bir kız olsaydı kazanırdım demedin mi? Ben de sana kazanma şansı sunuyorum çocuk. Rakibin Belçin.
Abçar'ın cümlesi beni oldukça keyiflendirmişti. Daha biraz önce aklımdan geçirdiğim durum şimdi gereçekleşmişti. Abçar'a sarılıp öpmemek için kendimi zor tutuyordum. Tunay öfkeden yüzü kıpkırmızı olmuş bir halde bana bakıyordu. Ondaki bu kibir beni daha çok hırslandırıyordu.
- Velet öğrettiğim gibi dövüş. Onurlu bir şekilde. Rakibinin dövüşmesine izin ver.
- Sen nasıl istersen yaşlı kurt.Abçar'ın emri ile Tunay'a doğru birkaç adım atarak beklemeye başladım. İlk hamleyi rakibe bırakmak onur davranışlarının başında geliyordu. Abçar bana böyle öğretmişti.
- Neden başlamıyorsun?
- Abçar'ın emrini duymadın mı? Dövüşmene izin vermek zorundayım. Bu yüzden sen başlayacaksın.Tunay alay ve öfke ile verdiğim cevaba sinirlenmiş olacak ki beklemeden bir yumruk savurdu. Yumruğuna müdahale etmeden kenara çekildim. Başka bir yumruk daha savurdu yine aynısını yaparak kenara çekildim. Tunay iyice sinirlenirken var gücü ile bir yumruk daha attı. Yumruğunu havada yakalayıp durdurdum ve ardından yüzünün ortasına oldukça sert bir yumruk indirdim. Aldığı darbe ile birkaç adım gerilerken ellerini yüzüne siper etmişti. Ellerini yüzünden çektiğinde burnunun kanamış olduğunu gördüm. Öfke ile hırlayarak koşup bir tekme savurdu. Pratik bir şekilde tekmesini kolumun altına sıkıştırıp yere basan ayağına çelme takarak onu yere düşürmüştüm. Yerde acı ile kıvranırken müdahale etmeyerek ayağa kalmasını bekledim. Herkes ilgi ile bizi izliyordu. Tunay küçük düşmüş olmanın verdiği bir öfke ile daha da hırçınlaşmıştı. Ayağa kalkıp üzerime atılmıştı yaptığı her hamlesini durduruyordum ama o benim hamlelerime karşı koyamıyordu. Uzun süre ayakta dövüştükten sonra Abçar'ın komutu ile dövüş sitilimi değiştirdim.
- Bu kadar hoşgörü yeter velet. Bitir dövüşü.
- Nasıl istersen yaşlı kurt.Abçar'ın komutu ile Tunay'ın hamlelerini beklemeyi bırakıp karşı hamleler yapmaya başladım. Tunay yerden yere savrulurken acı feryatlarını duyabiliyordum. Onun bu haline üzülmeye başlamıştım ama bu bir eğitimdi ve şanslıydıki karşısında Abçar yoktu. Abçar'ın bundan daha acımasız davranacağına emindim. Tunay uzun süren bir dövüşün ardından artık yerden kalkamaz bir hale gelmişti. Dövüşün bittiğini düşünerek yönümü Abçar'a dönüp bir komut beklemeye başladım. Abçar yüzünde memnun bir gülümseme ile bana ve Tunay'a bakıyordu. Onun niyeti Tunay'ın kibrini yerlebir etmekti ve başarmıştıda. Tunay herkese rezil olmuştu. Abçar gözlerini bana çevirerek konuşmaya başladı.
- Aferim velet. Dövüş bitmiştir.
Tunay acı ile yerden kalkıp yönünü Abçar'a döndüğünde Abçar tekrar konuşmaya başladı.
- Kaybettin sarışın.
- Bu duruma şaşırılacak bir şey yok. Belçin senden uzun süredir eğitim alıyor. Benden daha iyi olması gayet normâl.Tunay öfke ile soluyarak kurmuştu cümlelerini. Yenilgiyi hazmedemediği her halinden belli oluyordu. Abçar yüzünde haklı olmanın verdiği bir gülümseme ile tekrar konuşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL KURT_2 ( Mühür)
FantasyHayatı bir anda alt üst olan Belçin, Kam'ın emri ile oldukça tehlikeli bir yolculuğa atılmak zorunda kalmıştır. Boysan ve arkadaşları bu yolculukta onu asla yalnız bırakmayacaktır. Bütün zorlukların yanı sıra birde mühürlenme gerçeği ile yüzleşen Be...