Yasemin Sönmez'in cenazesi kalabalıktı. Tüm emniyet teşkilatı da burdaydı. Rıza kızının tabutunun başındaydı.Ayla da arka taraftaydı. Rıza'nın aksine kendini biraz toparlamıştı. Boynunda kızının beğendiği beyaz aylı kolye vardı.
Cenaze töreni öğlene bitmişti. Herkes dağılmıştı.
Rıza kızının yatağına oturdu. Ayla da yanına oturunca bu odaya uzun zamandır girmediklerini fark ettiler. Duvarda kızlarının başarı belgesi asılmıştı. Masanın üstünde bir defter vardı. Günlük olduğunu düşünüp, ellerine aldılar. Sadece dört sayfası yazılmıştı. Beşinci sayfaya tarih yazılmıştı ama hiçbirşey yoktu.
Birinci sayfayı açtılar. Çok fazla birşey yazmıyordu. Yazıyı okuyunca sanki bilerek yazılmış gibi duruyordu.
"Selam baba sen bunu okuyorsan ben çoktan ölmüşümdür. Biliyorum çok kızacaksın ama yine de kızma olur mu? Yakışıklı karizmatik babam. Baba ben görmemem gereken birşey gördüm. Bugün hastane de bir doktor gördüm
Ameliyat gömleğini çıkarırken omzunda siyah yıldız dövmesi vardı. Yüzünü göremedim.
Keşke omzunu da görmeseydim. Baba boşuna uğraşma kamera kayıtlarından birşey çıkmaz. Sonra nasıl oldu hiç bilmiyorum ama yeni ameliyattan çıktığım için kısa süreliğine daldım. Uyandığımda boynumdaki sürprizi gördüm. Bu deftere yazmamın nedeni ise kaç gün sonra öleceğim. Diğer sayfaları okumakla uğraşma hepsinde aynı şey yazıyor.Bay bay. "Yasemin ölmüştü ama ölürken arkasından ipucu bırakmıştı. Rıza ayağa kalktı. Kızının bu fedakarlığını boşa çıkaramazdı. Ayla'ya durumu açıklayıp evden çıktı. Direk arabasını cezaevine sürdü.
Cezaevi biraz uzaktaydı. Bu gideceği cezaevi azılı suçluların tutulduğu yerdi. Hatta koğuş diye birşey yoktu. Hepsi teker teker hücreye hapis olmuşlardı. Arabayı park edip, kapıda görevli olan jandarmaya yaklaşıp kimliğini
gösterdi.Buraya geleceğini önceden haber verip izin aldığı için sıkıntı yaşamadan içeriye girdi. Cezaevi müdürünün odasında otururken bir jandarma ona kalan suikastçıların dosyalarını getirdi. Hepsini teker teker inceledi. Hepsi de birbirinden korkunç şeyler yapmıştı. Ençok ilgisini çeken aralarında tabi ki diğerlerine göre daha fazla insan öldüren kişideydi.
İsmi:Bora Kurtuluş, 400 den fazla insanın ölümüne neden oldu.(Kadınlar ve çocuklara dokunmaz.)
"Bu kadar mı? "
"Onun hakkında pek bir bilgi yok. Tamamen bir gizem.İstersen başka birine bak onu almak isteyen çok oldu ama Bora kabul etmedi. "
"Yine de görüşmek isterim. "
"Siz bilirsiniz. "
Cezaevi müdürü bir gardiyana talimat verip Rıza'yı geçirdi. Rıza hücrelerin önünden geçerken mahkumlar kapılara vuruyorlardı.
Kapılar elektrik akımlıydı. Bunu bile bile yere düşüp tekrar vuruyorlardı. Elleri kızaran mahkumlardan bazılarının elleri kanamaya başlamıştı. Kana inat tekrar vuruyorlardı. Rıza adımlarını hızlandırıp gardiyana yetişti. İlk demir kapıdan geçip ikincisine ilerlediler.Üçüncüyü geçip, sonunda hücrenin önüne geldiler. Gardiyan Rıza'yla mahkumu yanlız bırakıp, çıktı. Mahkum ayağından yatağa zincirlenmişti.Yatağında oturup, yeni gelen ziyaretçisine baktı. Rıza hiçbirşey demeden sadece adamı inceliyordu. Adam genç görünüyordu 27 28 yaşlarındaydı. Bu işi 10 yıldır durmadan sürdürmüştü.
Hatta bilerek yakalandığı bir söyleniyordu.
Adama biraz daha yaklaşıp, dikkatlice incelemeye devam etti. Siyah saçlı kahve gözlüydü. Yapılı bir vücudu olduğu belliydi.
Daha çok katil gibi değil de psikopat gibi duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sɪ̇ʏᴀʜ ʏɪʟᴅɪᴢ
Action"𝘏𝘢𝘺𝘢𝘵ı𝘯 𝘮𝘶̈𝘬𝘦𝘮𝘮𝘦𝘭𝘬𝘦𝘯 𝘯𝘦𝘥𝘦𝘯 𝘬𝘢𝘵𝘪𝘭 𝘰𝘭𝘮𝘢𝘺ı 𝘴𝘦𝘤̧𝘵𝘪𝘯? " 𝘒𝘰𝘭𝘵𝘶𝘬𝘵𝘢 𝘪𝘺𝘪𝘤𝘦 𝘨𝘦𝘳𝘪𝘺𝘦 𝘺𝘢𝘴𝘭𝘢𝘯𝘥ı. 𝘎𝘶̈𝘭𝘶̈𝘮𝘴𝘦𝘺𝘦𝘳𝘦𝘬 𝘮𝘶𝘩𝘢𝘵𝘢𝘣ı𝘯ı𝘯 𝘺𝘶̈𝘻𝘶̈𝘯𝘦 𝘣𝘢𝘬𝘮𝘢𝘺𝘢 𝘥𝘦𝘷𝘢𝘮 𝘦𝘵𝘵𝘪. �...