𝘚𝘦𝘯 𝘴𝘰̈𝘻𝘴𝘶̈𝘻 𝘣𝘪𝘳 𝘴̧𝘢𝘳𝘬ı 𝘨𝘪𝘣𝘪 𝘥𝘶𝘳𝘶𝘺𝘰𝘳𝘴𝘶𝘯 𝘰̈𝘺𝘭𝘦

291 10 0
                                    



✭

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"

Tamam kerem, git! Git o zaman. Madem seni darlıyorum ayrılalım. Sende huzurla yaşamana devam et "

"Ne? Sen... Sen ciddi misin Çağla? Ne yani bu kadar basit mı?"

Kerem'in şaşkın gözlerine baktım. Bu ilk kavgamız değildi, sonda olmayacaktı biliyordum...

Anlık bir öfkeyle söylemiştim. Ama o kadar kırmıştı ki beni, en sonunda kendi kırık parçalarımı ona da batırmam gerekmişti. Yoksa kendi canımın acısını unutamazdım ki. Hep böyleydim, ağzımın ayarı yoktu. Ama biliyordu ya işte beni, bana bunu bile bile aşık olmuştu.

"Tamam, belki ayrılmak..." Nefes verdim, "Çok ani bir karar ama kerem, görmüyor musun? Birbirimizi kırmaktan başka bir şey yaptığımız mı var? Sence de kendi köselerimize çekilip düşünmenin vakti gelmedi mi?"

Sesim titriyordu belki. Belki çok güçsüz duruyordum karşısında, ama hislerimi saklamadan belli edebildiğim tek kişi oydu, ve sadece onun beni bu kadar güçsüz ve çaresiz görmesi hayatta kabul edebileceğim bir şeydi.


Karşımda dediklerimi tartar gibi düşünüyordu. O'da çok kırılmıştı, ama O'da çok kırmıştı. Biz hep böyleydik ki, birbirimizi son damlasına kadar sever, ve aynı şekilde kırardık.

Belki de dediklerimi reddetmesini bekliyordum. Buna ihtiyacım vardı, ondan ayrı kalmak hayatımda istemeyeceğim şeylerin arasında birinci sırada yer alabilirdi. Beni kırıp paramparça etse de günün sonunda o kırık parçaları toplayıp özenle birbirine yapıştıracağını biliyordum. O yüzden yine benim saçmaladığımı söylesin istedim. Saçmaladığımı söylesin, ama ardından da kollarıyla beni sıkıca sarsın istedim.

"Biz evet..." Sessizliğini bozmuştu, gözlerinin içine baktım. "Bence sen haklısın Çağla, bir süre düşünmemiz gerek. Çünkü, bu gidişle dönüşü olmayacak kavgalar edeceğiz ve ben bunun olmasını istemiyorum"

"Tamam o zaman... Ne yapacağız, ara mı veriyoruz yani?"

"Öyle galiba. Ve benim şu an gitmem gerekiyor sanırım..." Gözlerime bakmıyordu, ayağa kalktı burnunun ucuna gelmiş gözlüğünü düzeltti ve kapıya doğru adımladı. Bende arkasından gitmeye başladım.

Kapının önünde ayakkabısını giydi ve birkaç saniye birbirimize ne diyeceğimizi bilmeden baktık.

"Dikkat et kendine..." Dedi.

"Sende. Antrenmandan sonra öyle çok soğuk su içeyim deme, hastalanırsın..." Bu dediğime yarım bir biçimde güldü.

"Sende klimanın başında uyuyayım deme, sonra boynun tutuluyor. Çok huysuz oluyorsun." Başımla yavaşça onayladım.

"Öyle arabayla giderken telefon falan da kullanayım deme, dikkat et. Haberim yok sanma hala yapıyorsun"

"Peki... Balıkların yemini vermeyi unutma, ben bugün verdim sen yarın ver artık"

"Tamam... " Sessizlik. Tekrar sessizlik. Belki de keremleyken en alışkın olmadığım şeydi, ben belki çok konuşmazdım ama onun konuşmaması çok garipti, oysa sabahtan akşama kadar oturup birgün boyunca ne yaptığını tekrar tekrar dinleyebilirdim.

Gözlerimiz tekrar buluştuğunda belki de birkaç gün boyunca onu tekrar göremeyeceğim çaresizliğiyle dayanamamış ve ellerimi yüzüne götürüp dudaklarını dudaklarıma bastırmıştım.

Aslında ilk başta çok kısa bir öpücüktü ama Kerem geri çekilmeme izin vermemiş beni kendine iyice yaslamış ve dudaklarımı esir almıştı.

Ellerimi yeni çıkmaya başlamış sakallarından saçlarına çıkardım. Kumral saçları... Karanlıkta güneşim olacak o saçları...

Nefesim tükendiğinde ayrılmak zorunda kalmıştık. Hala çok yakın duruyorduk ve gözlerine bakmaya başladım. Dudakları dudaklarıma hala değerken konuşmaya başladı.

"Sana en kısa sürede dönücem. Ve biliyorum ki evim her zaman döndüğümde ki gibi olacak. Sadece biraz zaman gerek... Biraz zaman. Birbirimizi çok kırdık. Ve bu yüzden akıllanmamız gerek, ben seni bir daha kırmak istemiyorum." O konuşurken elim yanağına çıktı. Okşadım yavaşça ve onu başımla yavaşça onayladım. "Seni seviyorum sevgilim"

"Seni seviyorum sevgilim..."

***

Kitabi kisa tutacagim, oyle ustun koru olacak buyuk ihtimalle, ve butun bolumleei ayni anda yayinlayacagim.

Aktürkoğlu, unutma sen hala cimbomun oğlusun 🪄🪄🪄

𝓢𝓸𝓷𝓼𝓾𝔃 𝓞𝓵, Kerem AktürkoğluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin