✭
✭
Y
atağın öbür tarafına dönüp, kolumu oraya doğru uzattığımda istediğim şeye ulaşamamıştım. Onun bedeni orada yoktu, ama kokusu hala buradaydı. Yavaşça gözlerimi açmıştım. Diğer odalardan birinden ses geliyordu, ve bunun mutfal olduğuna neredeyse emindim.
Yemek kokusu buraya kadar gelmişti. Yüzümdeki gülümsememle ayağa kalktım ve lavaboya gittim. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra aynada kendime baktığımda yüzümdeki gülümsemeye odaklandım.
Kerem etkisiydi bu galiba.
Lavabodan ayrılıp, mutfağa doğru ilerledim. Kerem şarkı mırıldanıyordu ve bir yandan da kahvaltı hazırlıyordu.
"Kara sevda, Kara sevda,
dedikleri daha ne olabilir ki?""Kara sevda, kara sevda,
seni benden kim ayırabilir ki?""Çocukça bir aşk deyip de geçme,
sakın gülme halime""Nasıl olduğunu anlayamadım ama
seviyorum seni delicesine"Onun bu hali yüzümü daha da güldürürken yavaşça adımladım ve arkadan ona sarıldım.
"Hay ananın!" Böyle bir tepki beklemiyordum tabiki de.
"Ne?"
"Aşkım, şey ya... Korktum vallahi, sen öyle sessiz sessiz gelince. Dalmışım ondan oldu. Kusura bakma" Açıklama yapmaya çalışmasına kahkaha atmaya başladım.
"Önemli değil aşkım. Kahvaltı hazırladığını niye söylemedin? Beraber hazırlardık"
"Sana sürpriz yapayım dedim. Senin bana düm gece yaptığın gibi. Kötü mü etmişim?"
Çocuksu sorusuyla onu öpücüklere boğasım geldi. Onun yerine yüzünü ellerimin arasına alıp sıktım."İyi etmişsin benim minik bebeğim" O, sıktığım yüzünden ellerimi uzaklaştırmaya çalışıyordu. Yüzünü daha da buruşturmuştu.
"Ya aşkım, çocukmuşum gibi davranmasana"
"A-a niye? Çok tatlısın ama, eminim çocukken de böyle tatlı ve akıllıydın sen. İdeal evlat"
"Yani, şimdi çocukluğumun nasıl olduğunu bilemem tabi. Ama istersen bir tane beraber yapıp gözlemleyebiliriz" İma ettiği şeyle beraber yüzünde pis bir sırıtış ortaya çıkmıştı.
"Terbiyesiz seni! Yanlış düşünmüşüm. Kesin sen çocukken çok şımarıktın, böyle arsızdın da kesin." Ondan uzaklaşmaya çalışmamı engelleyerek beni tezgahla arasına almıştı.
"Şimdi öyle mi olduk hanımefendi?"
"Evet beyefendi. Çünkü terbiyezsiniz" Ona doğru yaklaşarak konuşmuştum.
"Şimdi siz benim ağızıma acı biber de sürersiniz dimi?" O da aynı şekilde eğilerek bana yaklaşmaya başlamıştı.
"Aynen ondan yaparım"
"Oysa dudaklarıma, dudaklarınızla işkence etmeniz tercihimdir" Gülümseyerek söylediğiyle daha çok yaklaşmıştı. Bu çocuğun ağzı cidden iyi laf yapıyordu. Aklımı başımdan almanın yolunu da biliyordu. Yani ben bitmiştim arkadaşlar. Yapacak bir şey yoktu. Laflarına kanacaktık, aklımızı başımızdan almasına izin verecektik.
Yavaşça dudaklarıma dudaklarını dokundurdu. Ufak bir öpücük bıraktı.
"Bir daha asla seni bırakmayacağım. Benden birkaç günü bırak birkaç saat bile ayrı kalamayacaksın." Dudaklarımın üzerinden konuşmuştu.
"Benim işime gelir" Ona karşılık konuşmamla gülümsemesi daha da yayılmıştı yüzüne.
Konuşmamızın ardından kahvaltı hazırlamaya devam etmiştik. Hem sohbet edip, hem bir şeyler hazırlamak cidden eğlenceliydi. Yani aslında eğlenceli olan onunla bir şeyler hazırlamak ve sohbet etmekti ama neyse...
Kahvaltıdan sonra beraber biraz daha vakit geçirmiş ve ardından ikimizinde olan işleri yüzünden evden ayrılmak zorunda kalmıştık.
***
Hopbala pasam malkara kesan.
Merababencumalikocovali.
Ablanizin akli dengesi yok 😝😝😝
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝓢𝓸𝓷𝓼𝓾𝔃 𝓞𝓵, Kerem Aktürkoğlu
Fanfiction𝙐𝙣𝙪𝙩𝙪𝙡𝙨𝙖𝙣 𝙢ı? 𝙐𝙣𝙪𝙩𝙢𝙖𝙨𝙖𝙢 𝙢ı? *** Unutulmayacagindan, hep benimle kalacagindan emin olabilirsin kaptan. Seni hep sevdim, hepte sevip desteklemeue devam edecegim. Ben var oldugum surece hayatimda hep sonsuz olacaksin