𝘔𝘶𝘵𝘭𝘶 𝘰𝘭 𝘥𝘪𝘺𝘦

114 4 0
                                    

✭

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Seeeen gözümün nuruuuuu!"

Rams Park'taydım şu anda. Keremi ve Galatasaray'ı desteklemeye gelmiştim. Tribünde diğer taraftarların arasında biraz fazla göze batıyor olabilirdim. Çünkü oturmuş maçın başlamasını bekliyordum.

Herkes ayakta bir anda tezahürat yapmaya başlayınca takımların sahaya çıkmaya başladığını anladım. Onlara destek amaçlı bende ayağa kalktım ve ezbere bildiğim bir kac besteye eşlik ettim.

Maç başlamıştı ve şu an rakip takım daha baskılı oynuyordu. Galatasaray'ın her atağı yarım kalıyordu. Rakip takımın oyuncularından biri topu taşımış ve en sonunda gol atmıştı.

Ben sessiz bir 'tüh be' desemde diğer taraftarlar bunu hiç iyi karşılaşmamış ve küfürler savurmaya başlamışlardı.

Birkaç dakika sonra toparlamış ve desteğe devam etmişlerdi. Keremin pas attığı takımın  Arjantinli forveti topu rakip kaleye göndermeyi başarmıştı.

Tribünler bi anda Aşkın Olayım şarkısıyla yankılanmaya başlamıştı. Bir futbolcunun bu kadar kişiye aynı anda "Aşkın olayım' dedirtmesi cidden imrenilecek bir şeydi.

İlk yarı 1-1'lik eşitlikle bitmiş ve takımlar soyunma odalarına çekilmişti. Bu süreçte telefonumu elime alıp sosyal medyada biraz gezindiğim sırada, keremle ilgili olumsuz yorumlara denk gelmiştim.

Elinden geleni yapıyordu?

Daha ne istiyorlardı?

İkinci yarı başlamış ve aynı kadro tekrar devam etmişti. Taraftarlar desteklerini eksik etmezken Galatasaray 2. ve 3. golü çok kısa aralıklarla yemişti. Herkesin morali düşse bile pes etmeden takımı desteklemeye devam etmişlerdi.

Sonuç olarak maç hala devam ediyordu, ve hala bir şans vardı.

Dakika 70'i gösterdiğinde oyuncu değişiklikleri yapılmış ve kerem oyundan çıkmıştı. Onun oyundan çıkmasıyla bende ilgimi kaybetmiştim diyebilirdim.

Dikkatimi çeken ise, çıkarken moralinin bozuk olmasıydı. Canımı sıkmıştı. Üstündeki kurulan baskıyı hissediyordu, ve elinden geleni yapmasına rağmen bunu kıramıyordu.

Ama ben biliyordum hayatını buraya adadığını, elinden geleni yaptığını. Onlar görmüyorlar mıydı?

Maç 3-2 bitmiş ve herkes üzülmüştü. Ben ise   soyunma odalarının bulunduğu koridorda keremi bekliyordum. Birkac dakika sonra Barış çıkmıştı odadan. Beni gördüğünde başıyla selam vermişti. Normalde olsa konuşacağına emindim ama onun da morali bozuk olmalıydı. Yanımdan yavaş adımlarla ilerleyip gitmişti.

Biraz daha bekledikten sonra kerem sonunda çıkmıştı. Beni görür görmez kollarını belime sarmıştı ve yüzünü boynuma gömmüştü. Ona karşılık verip sıkıca kucaklamıştim.

Ona biraz olsun iyi gelmek istiyordum. Elimden de sadece bu geliyordu.

"Biliyorum bugün maçtan sonra beraber vakit geçirecektik ama, başka bir güne ertelesek olur mu? Kendimi iyi hissetmiyorum da"

"Tabi ki sevgilim, sen nasıl istersen. Buradan eve mi gececeksin?" Konuşmadan sadece onaylamıştı.

"Seninle gelmemi ister misin?"
Tekrar onayladığının elimi ellerinin içine bırakmıştım ve beraber evine gitmiştik.

Keremin moralinin bozuk olduğu saatlerde onu teselli ettiğim zamanlar geçmiş ve işe gitmek zorunda kalmıştım. Müsait oldukça mesaj atıyor ve nasıl olduğunu soruyordum, ama belli bir saatten sonra cevap vermemeye başlamıştı ve bu beni tedirgin ediyordu.

Nöbetim bittikten sonra eve geçmeden önce ilk ona uğramış ve kapısında birkaç dakika calarak beklemiştim.

Evde yoktu.

Aksi takdirde, kapıyı açması birkac saniyesini bile almazdı. Ona tekrar bir mesaj atıp evime gittim.

***
Hocam ben helal etmiyorum hakkimi!

Neyse bu da yazacağım son bolumdu, yani son derken, hani karisim bir sekilde yaziyoedum ya oyke 😇

𝓢𝓸𝓷𝓼𝓾𝔃 𝓞𝓵, Kerem AktürkoğluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin