Bölüm yedi

124 15 0
                                    

Burada olan var mı ya :)

💚

3 hafta sonra…

“Hava ayaz mı ayaz
Ellerim ceplerimde
Bir türkü tutturmuşum
Duyuyorsun, değil mi?”

Mırıldandığım şarkı eşliğinde evime doğru yürüyordum. Yürüyüş için dışarıya çıkmıştım, aldığım psikoterapi sayesinde kendimi eve kapatmak yerine arada sırada böyle yürüyüşler yapmak iyi geliyordu.

Aldığım tedavinin yanı sırası Dusan’ın desteğini hissetmek beni daha da iyi ediyordu. Maçlardan, antrenmanlardan yorgun olmasına rağmen hem Bartu’ya hem bana yorgunluk dinlemeden vakit ayırıp, üzerimize titriyordu.

Geçen hafta deplasman maçı için şehir dışına gittiği vakit, geçirdiğim kriz aklıma gelince ürperdim, o gün bile yanımda olmamasına rağmen kötü olduğumu hissetmiş gibi görüntülü arayıp beni sakinleştirmişti.

Benim ilacım şüphesiz Dusan’dı.

Onun varlığı ve desteği beni iyileştiriyordu.

Evimizin önüne geldiğimde yüzümde bir gülümseme yer edindi. Cebimden anahtarı çıkarıp kapıyı açtım aynı sessizlikte geri kapattım.

Dusan ve Bartu’ya bakmak için salona gittiğimde göremedim, bahçeye göz attığımda orada da yoklardı.

Duyduğum kıkırdama sesleriyle gülümsedim, adımlarımı mutfağa doğru ilerlettim.

“Baba biraz daha çikolata koyalım!”

“Çok oldu ama.”

“Biraz daha lütfen annem öyle daha çok seviyor hem.”

“Doğru, koyalım öyleyse.”

“Ben daha çok seviyorum deseydim koyar mıydın?” diye şüpheyle konuşan oğlumla gülümsedim, Dusan düşünmeden “Hayır.” Dediğinde ben gülerken Bartu yüzünü astı.

Dusan, yüzünü olduğum yere çevirdiğinde gülümsedi. Bartu çıktığı  sandalyeden atlayıp yanıma koşup dizlerime sarıldı “Anne, babam beni sevmiyor.” Dusan, elindeki çikolatayı bırakıp bize doğru yürüdü Bartu’nun saçlarını okşayıp gülümsedi “Hayır oğlum, sadece anneni daha çok seviyorum.” Dediğinde Bartu ilk gülümserken sonradan yüzü düştü.

“Dusan, öyle denir mi?”

“Ne? Gerçekleri bilmeli artık.”

“Anne, babam beni az seviyor!”

“Hayır canım, eşit seviyor. Baban sadece seni kızdırmak istiyor.”

Dusan, saçıma bir öpücük kondurup tezgaha geri döndü “Hayır Bartu, ağlayabilirsin anneni daha çok seviyorum.”

Bartu, dudaklarını büzdüğünde eğilip sarıldım “Dusan!” dediğimde bana dönüp omuzlarını silkti “O da sabahtan beri benimle dalga geçiyor ama.”  Diye sitem ettiğinde kaşlarım çatıldı “Neden?” dediğimde dudaklarını büzdü “Asist yapıcağıma yanlışlıkla gol attığımda çok mahcup duruyormuşum.”

“Ama bu doğru bir şey sevgilim?” dediğimde Bartu kıkırdarken, Dusan kaşlarını çattı, “Yazıklar olsun, bu browni’yi yalnız başıma yemeye karar verdim.” Dediğinde Bartu’yla aynı anda “Ama sen sevmiyorsun ki.” Dediğimizde oğlumla birbirimize bakıp gülümsedik.

Dusan, bize hafif bir tebessümle baktı ardından yüzünü düzeltip browni’yi fırına attı. Bize hiç pas vermeyen kocama doğru Bartu’yla ilerledik Bartu, dizlerine sarılırken ben omzuna çenemi yaslayıp yanağına bir öpücük kondurdum.

“Tamam baba ben de annemi daha çok seviyorum zaten.” Diyen Bartu’ya bir bakış attı ardından bana döndü “Babasının oğlu.” Dediğinde güldüm.
“Ben bir duş alayım hemen geliyorum.” Dediğimde eşim yanağıma bir öpücük kondurdu “Tamam güzelim.” Dedi.

Yukarıya çıktığımda kendimi duşa attım hemen. İçimi kaplayan huzursuzlukla derin bir soluk aldım. Suyun sesi beynimdeki düşünceleri bastırmadıkça dişlerimi sıktım. Hayır, şimdi sırası değil.

Kalbim hızla çarpmaya başlarken derin soluklar almaya çalıştım, elimi duvara yaslayıp sakinleşmeye çalıştım ama nafile.

Az önceyi düşündüm, ailemle mutlu bir şekilde sohbet ediyordum. Şimdi ise sanki boğazımda bir el beynimi kemiren düşünceler vardı.

Yine bir krizin kapısı açılmıştı.

Doktorumun dediklerini düşündüm, fakat işe yaramadığını fark ettim. Duştan çıkmaya çalıştım fakat görüş alanımın bulanık olması beni zorluyordu zoraki bir şekilde kendimi dışarıya attım. İçimden etrafa saldırmak geliyordu fakat kendimi tutmaya çalışıyordum.

Bornozumu hızla giyip odaya girdim, üstüme apar topar bir şeyler giyindim. Aklımda sadece ihtiyacım olan şey vardı.

Onu bulmalıydım.

Odadan çıktığımda göz yaşlarımın aktığını fark ettim, kendime yeniliyordum fakat bu umrumda değildi, ihtiyacım vardı.

Merdivenin son basamağına geldiğimde Dusan karşıma çıktı. Hızla yanından geçip gidecekken beni tutup göğsüne çekti.

Ondan uzaklaşmak istediğimde izin vermedi, “Saçlarını kurulamamışsın.” Dedi hiç bir şey yokmuş gibi “Bırak.” Dediğimde daha sıkı sarıldı. “Saçlarını kurulayalım başın ağrır sonra.”

İtelemeye çalıştım “İhtiyacım var.” Dedim sesimin yüksek çıkmasına aldanmadan. Ellerini yanaklarıma koyup göz göze gelmemizi sağladı “Bizim de sana ihtiyacımız var.” Dedi.

Yüzümdeki ellerini indirdiğinde yanından gitmeye çalıştım fakat ben ne tarafa gitsem o da o tarafa doğru adım atıp bana engel oldu.

“Dusan.”

“Buradayım.”

“Lütfen gideyim.”

“Lütfen gitme.”

“İyi değilim.”

“İyi olacaksın.”

İttirmek üzereyken kolumda hissettiğim sızıyla durdum “Özür dilerim bir tanem, daha da kötü olmanı engellemem lazımdı.” Diyen Dusanla gülümsedim, görüş alanım kararıken kendimi en güvendiğim kollara bıraktım.

anlıyorsun değil mi?|Dušan TadicHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin