Bölüm 3

308 7 0
                                    

Şuan uçaktayız ve canım sıkılıyor çünkü yanımda horul horul uyuyan bir adet Hazal. Koluma kuala gibi yapıştığı için hareket edemiyordum. Kendimi biraz zorlayarak yukarı doğru çıktım ve sırtımı diklestirdim.
Bende kafamı Hazal'ın kafasının üstüne koydum ve o şekilde uyuya kalmışım.

Gözlerimi açtığımda uçağın indiğini farkettim. Hazal'ı dürtüp uyandırdığımda uçaktan inen insanların içine karışmıştık. Türkiye'yi özlediğimi fark ettim. Güneşli havası , kuşların sesleri , havaalanında yakınlarını karşılamaya gelen insanların sarılıslari.. Oysa biz Hazal'la yalnızdık. Çalan Telefonumu elime aldım. Ya da değil miydik ki ?

Ekranda Babam yazısını görünce cevaplayip kulağıma götürdüm telefonu.

"Efendim baba" dedim yorgun olduğumu belli etmek istercesine. Yapmasaydım sorguya çekerdi çünkü.

"Kızım indiniz mi uçaktan ? "
"Evet baba , şimdi eve geliyoruz bizde. Yemek kaçta ? "
"8 de kızım. Siz kendiniz gelebilirsiniz dimi ?"
"Geliriz. "
Deyince telefonu kapatıp çantama attım. Hazalla beraber babamın benim arabami göndermiş olduğunu gorevliden aldık ve bize yiyecekmis gibi bakan erkekleri umursamadan arabaya bindik. Hazal'da yanıma geçince arabayi çalıştırdım.

Normal hızla yolda devam ederken önce Hazal'ın evine uğrayıp ona akşam için lazım olan kıyafeti aldık. Bizde hazırlanıp geçecektik restoranta.

Evin önüne geldiğimizde arabadan indik. Kapılarını kilitledim ve evin anahtarını çıkardım. Eve girip kapıyı kapattıktan sonra kapı sesine mutfaktan yemek yapmakta olan Yasemin ablaya selam verip odama çıkmaya başladık. Yasemin abla ben dogdugumdan beri bizimle çalışıyor aramızda 4 yaş olduğu için abla diyorum ona.

Ben misafir odasında Hazal'da benim odamda giyinirken yemeğin nasıl geçeceğini düşünüyordum. Kıyafetimi giydikten sonra misafir odasının kapısını açtım ve çıktım. 2 o da ilerde olan odama doğru ilerledim. Kapıyı açıp girdim ve Hazal'a baktım.

"Oha Hazal çok güzel olmuşsun kızım. " diyip çığlık attım.
Hazal zaten çok güzel bir kız. Sariya dönük açık renk saçları ve benim gözlerimin bir kaç ton açığı gözleri vardı. Kilo bakımından fazlası olmayan fazla güzel bir kızdı dediğim gibi. Erkek arkadaşları olmuştu ama Arasla tanıştığından beri erkeklerle arasını açmıştı. Bana kalırsa Aras'ta ona karşı boş değildi. Ama ikiside bunu kabul etmiyolardi.

"Asıl kendine bak kızım ya , Yankı çok şey kaçırıyor. " dediğinde kahkahayı bastım. Ama acı gerçekle yüzümü burusturdum. O kadınlara düşkün Playboy erkekler gibi değildi. Ama tehlikeli biriydi. Siyaha dönük saçları , siyaha yakın tonda olan gözleri ve keskin bakışları Playboy havası veriyordu etrafına. Suana kadar hiç gerçek hayatta görmedim onu. Kafamı sallayıp düşüncelerden uzaklaştım.

Hazırlanıp gidecegimiz yere doğru yola çıktık. Arabayı hızlı bir şekilde kullanıyordum. Ben zaten arabalara ve hıza düşkünüm. Motorsiklet ve araba yarışlarına bile katılıyordum. Tabi ufak (!) bir kaza yapınca bıraktım mecburen.

Gidecegimiz yere yarım saat kadar erken gelince bizde restorantin üst katında ki terasa çıkmaya karar verdik. Önce içeri girmemiz gerekiyor tabi.

"Hoşgeldiniz Yazgı Hanim , Hazal hanım. " gülümseyerek karşılık verdik garsona.

İçeri girdiğimiz de fazla dolu olmadığını Bizim için cam kenarından 4 kişilik bir masa ayırıp
merdivenlerden yukarı çıkmaya başladık. Dik ve uzun merdivenlerde 15 cm topukluyla yürümek hiç iyi bir fikir olmadığını gördüm. Hazal'da benimle aynı fikirde yani konuşmadık tabi ama gördüm çünkü biiizz tabiki uzaylı değiliz sadece bakışlarla anlaşabiliyoruz.

Kafamı Hazal'a doğru çevirdim. Önümü göremediğim için takılıp düşüyordum ki kaslı bir kol belimi kavrayıp beni kendine çekti. Benden biraz daha uzun biri olduğu için kafam en fazla omzuna kadar geliyordur. Tabi şuan merdivenlerde olduğumuz için durduğumuz yer pek aynı değil. Ben bir basamak aşağı da o bir basamak yukarıda.

Kafamı kaldırıp kim olduğuna bakmak için önüme düşen saçları çekerken yüzünü gördüğüm de şok oldum. Karşımda duran Yankı'dan başkası değildi çünkü. Beni kendine çektiği için aramızda ya 2-3 cm var ya yok. Kalbimin sesini kilometrelerce uzaktan bir insan duyabilirdi sanırım. Onun da benden farksız olduğunu o taptığım zeytin gözlerinden ve yapışık olan gögüslerimizden duyulan kalp atışından belliydi.

LEOHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin