Yusuf arabayı sade ve şık bir evin önünde park etti
"Yeni evinize hoş geldiniz"2 hafta sonra
"Lan! Bu tava ne biçim bir şey çok sıcak."
"Ne olmasını bekliyordun Emir? Tavada yemek pişirilir. Hem sen neden elini tavanın içine atıyorsun?"
"Ece ben ne yaptım ya? Elim yanıyor şuan."
Yukarıdan gelen sesler hepimizin gülmesine sebep olmuştu. Şuan saat 10.24'tü ve biz saat 08.45'ten beri
uyanığız.Esma bıkmış bir ses ile abim gile bağırdı
"Ya sabahtan beri sizi bekliyoruz açız aç. İki saatten beri sizi bekliyoruz. Kahvaltıyı biz hazırlarız dediniz
çabuk olun!"Ben Esma'nın söylediklerine gülerken Baran kolumu dürttü ve
"Lavinya, nasılsın? Valla beni hiç sorma ben açım."
Son bir haftadır bana Lavinya diyordu ve anlamını sorduğumda 'sonra söylerim' diyerek kestirip atıyordu.
Gülümseyerek ona baktım"İyiyim iyiyim."
Hastanedeki olayı o günden sonra konuşmamıştık. Nedeni yoktu istememiştik.
"Yemek hazır."
Ece'nin neşeli sesi ile birlikte hepimiz yukarı çıktık bir kişi dışında
"Yusuf abi? Sen gelmeyecek misin?"
Yusuf abi duvara dalmış sesi soluğu çıkmıyordu. Sesimi duyunca
"Yok yok, yemeyeceğim ben siz yiyin. Sonra sizinle bir şey konuşmam lazım."
"Peki. Önemli bir şey mi? "
"Yok ya, o kadar önemli değil"
"Peki, yemekten sonra konuşuruz o zaman."
Kafasını salladı ve ayağa kalkıp salonun kapısından bahçeye çıktı. Bende hızlı adımlar ile yukarıya yemek yemek için çıktım. Çıkar çıkmaz hala elini soğuk suya tutan abimi gördüm ve kıkırdayarak
"Abi galiba yine elini tavaya attın"
Ece bıkkın bir nefes verdi
"Tost yaparken pankeki spatula ile ters çevirmesini istedim eliyle çevirmiş. Sen deli misin diye sorduğumda sana del-"
Abim boğazını temizleyerek
" Tamam, anladım ve bir daha yapmayacağım."
Onlara kıkırdayarak masaya oturdum ve yemeğimi yemeye başladım.
Yemekten sonra salonda Yusuf'un yanında
Fırat abi heyecanlı bir ses ile
"Yusuf abi, hadi söyle ne olduysa."
Yusuf abi başını sallayarak
"Çocuklar benim yakalamam gereken bir suçlu var ve sizden isteyeceğim şey kimlik değiştirerek o adamın mekanına gideceksiniz ardından onun savunmasız olduğu anda size vereceğim özel kulaklıklardan bana sesleneceksiniz, sonrada ben devreye girip adamı yakalayacağım."
Başımı sallayarak
"Zor bir görev olacak, ama ben varım Yusuf abi."
Cemal kolunu Berat'ın omzuna attı ve herkes aynı anda
"Bizde varız."
Yusuf abi gülümseyerek
"O zaman tamam bu iş."
herkes kafa salladı. Cemal sırıtarak
"Beyler hadi bahçeye geçelim."
İkra Cemal'i duyar duymaz önüne geçti ve
"Bizde geliyoruz."
"Bana göre hava hoş, gelebilirsiniz."
Cemal ve Berat önde Esma ve İkra en arkada herkes dışarı çıktı. Baran ve ben hariç. Neden dışarı çıkmıyor diye ona doğru döndüğümde çoktandır bana baktığını fark ettim. Bejim ona baktığımı anlayınca yanıma geldi
"Lavinya, ben markete gideceğim gelecek misin?"
"Çilekli süt alacaksan gelirim."
Sırıtarak gözümün içine baktı
"Tamam söz, alırım sana çilekli süt."
Başımı tamam anlamında sallayarak odama çıktım ve siyah bol kot pantolonumu, üzerine ise pembe tişörtümü giyip Baran'ın yanına geri döndüm. Beni görünce
"Gidiyor muyuz?"
"Evet, ama bir dakika bekle bizimkilere haber vereyim."
"Bekliyorum."
salonun bahçe kapısında bahçeye çıktım ve sesimi yükselterek
"Ben ve Baran markete gidiyoruz haberiniz olsun."
Ece beni duyunca yanıma geldi
"Tamam, siz gidin ama bana muzlu süt, Esmaya ve İkra'ya çikolatalı süt almayı unutma."
Kıkırdayarak Ece'ye baktım
"Tamam tamam unutmam. Hadi ben kaçtım bay bay."
"Bay bay Zeyno."
Arkamı dönüp Baran'ın yanına gittim
"Şimdi gidebiliriz. Bu arada lütfen senin motorunla gidelim."
"Allah Allah, başka isteğiniz var mı hanımefendi? Market iki adımlık yerde."
Kaşlarımı kaldırarak ona baktım
"Tamam motorla gidelim."
Gülerek ayakkabımı giydim Baran'da arkamdan ayakkabısını giyip siyah motorunun önünde duran kırmızı kaskı eline aldı ve bana yaklaşarak
"Lavinya, bunu takman yeterli olacaktır."
Kaskı takmak istemiyordum çünkü tahminime göre başka kask yoktu ve motoru o sürecekti. Bakışımdan ne dediğimi anlamış olacak ki ayakkabılık dolabını açtı ve bir kask daha çıkarıp
"Merak etme bir tane daha var."
"Neden bilmiyorum ama takmak istemiyorum."
Oflayarak yanıma geldi ve kaskı kafamdan geçirerek
"Takmak zorundasın ama, şimdi ısrar etme ve bin motora sana çilekli süt almamız gerekiyor."
Sesiz kaldım ve motorun önüne binmesini bekledim. Ve o binince bende arkasına binip hafifçe kollarından tuttum.
Evin arka bahçesinden çıkınca hızını arttırarak
"Hızlı olmamız lazım, saat 16.00 olmuş bile."
Hızını biraz daha arttırdı ve ben korkudan beline sıkıca tutunarak
"Ama çok hızlı gidiyoruz."
"Bana güven, hızlı olursak işimiz çabuk biter ve evde şu Yusuf abinin bahsettiği kimlik değiştirme konusunu konuşuruz. Çünkü nasıl olacağına dair hiç bir fikrim yok."
Başımı hareket ettirerek onu onayladım ve İki dakika içerisinde motoru marketin önüne park ettik.
Evin kapısında
Baran mırıldanarak
"Lavinya gerçekten biraz abartmadın mı?"
"Yo ne yaptım ki."
"İki koli çilekli, muzlu ve çikolatalı süt aldın."
Ece kapıyı açarak
"Oha Zeynep sana süt al dedik ama iki koli ne?."
"Seviyorum."
"İyi tamam geçin içeriye."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın sırları
Jugendliteratur"Yıldızlara bak,çok güzeller" "Hıhı" "Peki yıldızları sever misin?" "Evet,hemde çok. Peki ya sen?" "Ben mi? Ben yıldızlara bayılırım." Derin bir nefes verdim. "Yıldızlar bana yolumu gösterir." "Yolunu gösteren Yıldızlar? Sevdim bunu. Ben sana bir so...