29. Bölüm

10 3 8
                                    


"Baran, anlamadığım bir şey var."

Sigarasından bir fıs çekti ve dumanı  beni rahatsız ettiğini bildiği için kafasını arkaya doğru çevirerek üfledikten sonra önüne döndü ve benimle göz teması kurmaya başladı

" Hmm.. Ne mesela?"

"Şimdi birkaç ay öncesine kadar sen bana takıntılı bir manyaktın. Ama şimdi o halinden eser yok. Ve bunun bir plan olduğunu söylemeni umuyorum."

"Evet Lavinya aynen öyle. Bu bir plandı yani o kadar manyak biri değilim. Bunun plan olduğunu artık biliyorsun. Ama nedenini sana şimdi söyleyemem. Merak etme yakında öğrenirsin."

"Hastanedeki olay?"

"O mesele gerçek ama tabiki senin orada olduğunu hissettim ve biraz çocuk gibi konuştum. O sadece çocuk gibi anlatımla süslenmişti."

"Hmm anladım. Peki yıldız olayı?"

"Lavinya amma soru sordun. Ve bu arada yıldız olayı plan falan değildi ki en kısa sürede bu olayı konuşalım."

"Hayır şimdi konuşalım! Ne demek istedin orda?"

"Yusuf abi geliyor, sonra dediysem sonra Lavinya ."

Yusuf abi yanımıza geldi ve endişeli bir ifade ile

"Çocuklar... Poyraz denilen adam kaçmış ve biz fark etmeyelim diye kısa saçlı bir kadını bırakmış."

"Lan bu adamın kadınlardan istediği ne ya? İki kişi mi ne ölmüş."

Yusuf derin bir nefes verdi

"Hiç bir fikrim yok. Ama iki kişi ölmemiş onu biliyorum, sadece bayılmışlar. Yinede buda bir suç."

Baran ayağa kalktı ve üstündeki külleri eli ile silkelerken

"Yani her halükarda bu adam başımızın belası."

Yusuf abi onayladı

"Aynen öyle. Zeynep sen çabuk Ece'yi ara ve ona olayı anlatıp diğerlerini uyandırmasını söyle."

Başımı sallayıp dediğini yaptım ve 20 dakika içerisinde herkes hızlıca hazırlanıp yanımıza geldi.

Fırat abi boğazını temizleyerek

"Bu Poyraz denilen herif iki gün dayanamadı mı cidden ya."

Cemal fark etmeden kolunu İkra'nın omuzuna koyarak

"Birde gece gece kaçmış, ben geceleri dalgınlıkla hepinizin üstüne bile çıkabilirim."

İkra gülümseyerek

"Evet, mesela burada 5 dakika daha kalırsak yakında gerçekten başımın üzerinde yerin olacak."

Cemal soran bir ifade ile hiç bir şey olmamış gibi

"Nasıl?"

Abim kaşlarıyla Cemal'in kolunu gösterdi

Cemal ne olduğunu fark edince

"He. Pardon İkro."

Hepimiz aynı anda

"İkro?"

Cemal omuz silkti

"Ne var? İkra'ya taktığım lakap."

Hepimiz gülerken Yusuf abinin telefonuna bir bildirim sesi geldi ve Yusuf abi hızlıca telefonu açıp mesajı sesli okumaya başladı

"Yusuf komutanım, biz bu Poyraz denilen adamı bulduk. İçeride bir çocuk var ve bu adam sizin ekipten sadece Baran ve Zeynep isimli kişileri istiyor içeride giremiyoruz elinde silah var silahı çocuğun şakağında tutuyor, acil gelmeniz lazım komutanım."

"Zeynep ve Baran mı?"

Baran ile anı anda göz göze geldik, ikimizin aklına eminim ki aynı şey gelmiştir. Poyraz'ın "Sizinle işim bitmedi" demesi...

Yusuf abi yüzümüzdeki ifadeyi görmüş olacakki

"Size bir şey mi dedi?"

Baran başını salladı

"Evet, 'Sizinle işim bitmedi' demişti."

Abim beni sorgulayan bakışlarla süzüyordu. Ona bakarak

"Abi? ne oldu?"

"Hiç."

"Peki."

Yusuf abi Baran ile bana bakarak

"Gidecek misiniz?"

Baran saçını düzelterek

"Ben yaptığım işi yarım bırakmam. Zeynep ne yapar bilmiyorum."

Başımı salladım

"Bende yarım bırakmam. Gidiyorum."

Abim karşı çıksada ben kabul etmedim. Yusuf abi başını sallayarak

"Güzel,"

Hepimize teker teker baktı ve cümlesini devam ettirdi

"Hadi çabucak giyinin gidiyoruz."

Hepimiz onayladık ve giyinmek için yukarıya çıktık.

Elbise giymeyecektik. Ben dolabımdan mavi paraşüt pantolonu üzerine ise siyah tişört giymiştim ve saçımı at kuyruğu yapıp çıkmıştım. Kızlarda ban benzer kombinler yapmışlardı. Baran ise siyah bol pantolon ve beyaz tişört giymişti. Erkeklerin hepsi aynı giyinmişlerdi.

Yusuf abi Baran ile benim yanıma yaklaşarak elimize mini silahlar tutuşturdu ve

"Çocuklar bu Poyraz adlı şerefsizin elinden çocuğu kurtarmak için elinizden geleni yapın."

Karanlığın sırlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin