10

448 72 54
                                    

watty ig hesaplariniz varsa takiplerinizi alayim gencler ig hesabim: lpoliekn takipleselim 

semih'in tavırlarına artık akıl sır erdiremiyordum özellikle son yazdığı mesajdan sonra gerçekten de bırakacaktım onunla ilgilenmeyi, istemiyordu ve zorla güzellik olmazdı. kendine yakıştırıyordu belki de onu aldatan biriyle sevgili olmayı. ben şimdi emirhan'a gidip desem ki lan sen niye bu çocuğu aldatıyorsun semih beni savunmazdı bile o yüzden artık ne gerek vardı ne de hesap soracak hevesim. 

istanbul da yaz olmasına rağmen akşama doğru hava o kadar soğumuştu ki oturduğum bankta üzerime kar yağıyordu resmen. barlardan çıkan sarhoş insanları bile evine yolladım o akşam. semih'e videoyu attıktan sonra diğerlerine de atmıştım haberdar olsunlar diye, telefonlarım hep çaldı ama açmadım çünkü birileriyle konuşmak içimden gelmiyordu. eve gitmeye kara verdiğimde kalktım ve ev yolu boyunca yavaş yavaş yürümeye başladım. normalde yavaş yürüyen insanlar nefret eder önlerine geçene kadar küfrederdim ama şimdi onları anlayabiliyordum. insan içindeki onu yiyip bitiren düşüncelerle değil yürümek adım atmak bile zor gelirmiş. yol üstünde bulunan tekele girip bir paket sigara aldım ve kendime bir söz verdim. bu paket bitince bir daha semih için sigara içmeyecektim. tekelciden ödünç aldığım çakmakla sigaramı yakıp teşekkür ettim ve çıktım.

neredeyse gelmiştim evime kapıdaki kalabalık insan topluluğunu görünce gözlerimi kıstım ve kim olduklarını anlamaya çalıştım. kapıdaki kalabalık bizim çocuklardan başkası değildi ben yaklaştıkça bakışlar bana döndü ve bertuğ'un endişeli bakışları altında tam yanında durdum ve yüzlerine baktım. 

"ne toplandınız lan böyle hindiler gibi?"

"hiç gelmeseydin paşam valla zahmet ettin kırk yılın başı evine gelelim dedik bir gittin pir gittin."

omuzlarımı silktim ve kalabalığı yarıp apartmanın merdivenlerine çöktüm. bizim çocukların aksine kenan, arda ve ahmetcan da buradaydı. onlara selam verip neredeyse süngerine kadar inmiş sigaramı merdivene basıp söndürdüm ve çöp kutusu bulana kadar elimde saklamaya karar verdim. 

"halı sahaya gidelim diyoruz barış, sana fikrini sormadık çünkü geliyorsun."

usulca kafamı aşağı yukarı salladım itiraz etmezdim zaten şu an futbol oynamak kafamı toplardı benim. şunun şurasında iki gün üzülür üçüncü gün başka sarı bulurduk elbet. çocukların goy goylarına bile katılmaya başlamıştım. 

"barış sen gittikten sonra ayşe teyze geldi amına koyayım. neymiş efendim kız sesi geliyormuş sen evi kerhaneye mi çevirdin diyerek dayandı kapıya evde kız olsa içim yanmayacak ikna da edemedik ev sahibinize şikayet edeceğim dedi, ev sahibi barış diyemedim. seni ararsa ben kiracıları uyarırım de gözünü seveyim."

"utanmadınız mı lan koskoca kadını kandırmaya."

"yok valla utanmadık kardeşim hatta biraz daha zorlasaydı ferdiyi kız olarak tanıtacaktım."

gülerek kafamı kaldırmamla bize doğru yaklaşan kol kola çifti görmem bir oldu. yüzümdeki gülümseme donmuş bir şekilde sadece onları izledim, onlardan kasıt semih'i. o da bana bakıyordu ama sinirle bakmıyordu değişik bakıyordu, sanki çekiniyordu benden. bu sefer bakışlarımı emirhan'a çevirdim o da sinsi bakışlarıyla küçük dağları ben yarattım edasıyla yürüyordu. boğazımı temizleyip önüme baktım mecbur olmadıkça o maviliklerine bile bakmayacaktım artık.

toz duman | semih kılıçsoy & barış a. yılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin