semih'e her ne kadar işim var ben gideyim desem de benim it bana nispet yapar gibi kuyruğunu sallayarak semih'in kucağına yerleşmişti bile. bende el mahkum semih'in yanına oturmak zorunda kalmıştım. lan gerçek bir gavat olabilir miydim? yok lan daha sevgili bile değiliz emirhan gavat oluyor bu durumda. semih, oturduğumuzdan beri emirhan'ı anlatıyordu bende dinliyormuş gibi yapıyordum. ulan sarı çiçeğim senin yaptığını insan insana yapmaz da neyse.
"bak emirhan geliyor."
parmağının ucuyla gösterdiği yere baktığımda gözümün dikeni emirhanı gördüm. vay kardeşim benim elinde iki tane pamuk şeker ve iki tane su vardı. erkek adam pamuk şeker mi yer lan kesin bu kıytı köşede veriyordur. bize doğru yaklaştıkça çattığı kaşlarını gevşetmeye başlamış ve benim kim olduğumu anlamıştı sonunda. ben sana yapacağımı çok iyi biliyorum gavat beşir bekle sen.
"vay kardeşim benim hoş geldin, bende semih'i görünce bir selam vereyim dedim ve tam da canım elma şekeri çekiyordu eyvallah."
elinden çektiğim şekerin paketini açarken emirhan elimden almaya çalışıyordu. semih de ne olduğunu anlamaya çalışırmış gibi şaşkın bakışlarla beni izliyordu.
"hoş bulduk barış da yalnız bu elma şekeri değil pamuk şeker. ve gidip kendine alabilirsin bu şeker benim şekerim."
"ne fark eder kardeşim benim? şeker değil mi sonuçta seni mi kıracağım hadi olsun ipek şekeri."
yeniden paketi almaya çalışınca poşetin başını boğazıma kadar soktum, anlık gelen öğürme refleksiyle beraber poşet ağzımdan geri düşerken zar zor tutmuştum. semih, ağzı açık bir şekilde beni izlerken emirhan hadi gidelim dercesine semih'i dürtüklüyordu. gülerek şekerin paketini açıp bir lokmada bütün şekeri ağzıma yolladım.
pablo, emirhan'ı tanıyordu birkaç kere maçlara getirdiğim için semih'in kucağından kendi kucağına aldı ve itimi sevmeye başladı. ulan pablo eğer şimdi hırlamazsan bugün sana ödül maması yok bunu bil. pablo hırlamak yerine emirhan'a sokulup sokulup duruyordu. bari hırlamıyorsan işe oğlum üstüne vallahi hak etti diğer babanı elimizden almaya çalışıyor.
"barış, bizim bir yere gitmemiz lazım pamuk şeker de sadakam olsun sana kardeşim. al pabloyu bir de sizin fotoğrafınızı çekeyim anı kalsın bugüne dair."
"enayi parası her zaman en sevdiğimdir kardeşim eyvallah, hadi çek beni oğlumla paylaşıp enayinin parası da çok lezzetliymiş yazacağız."
semih, elindeki pamuk şekeri bir yere odaklanmış şekilde yiyorken bende fırsattan istifade emirhan'a bir tane gelişi güzel geçirmek istedim ama gavat elime pabloyu tutuşturup poz vermemizi istemişti. yalandan gülümsedim ve fotoğrafımızı çekmesine izin verdim. son kez semih'e baktım oturduğu yerden kalkmış ayağının ucuyla yerdeki taşlarla oynuyordu.
"semih sonra görüşürüz, emirhan zaten ben senin ağzına her veriyorum kardeşim halı sahada görüşürüz."
"ben senin ağzına 5 kere verdim zaten çok konuşma aslan kardeşim hadi eyvallah."
iyi cevap vermişti göt herif. pablonun tasmasını taktım arkamı dönüp gitmeye başladım, ayağımın taşa takılmasıyla sağa sola yalpalanmam bir olmuştu.
bir vurus kac kurus?
katılımcılar: barış, bertuğ, ferdi, altay, ismail
ismail
TOPLANIN BUGÜNKÜ REZİL DEDİKODULAR BENDEN
ŞİMDİ OKUDUĞUN
toz duman | semih kılıçsoy & barış a. yılmaz
Fiksi Penggemaryıllardır aradığı aşkı bir mezuniyet balosunda bulacağını düşünmeyen barış, semih'in aklını karıştırmaya çalışacaktı. bu kurgudaki karakterlerin, gerçek kişi ve kurumlarla ilgisi yoktur. tamamen hayal ürünüdür.