Maya, obaya döndüğünde ortadaki büyük çadırın biraz gerisine kurulan yeni çadırı merakla izledi. Birbirine çaprazlama geçmiş ahşap tahtalardan yüksekçe yuvarlak kasnak yere sağlamca çakılırken keçe ve deri ile kaplanırken çalışanları dikkatle izledi. Çadırın içine taşınan sandık, kürkler, kabaca yapılmış birbirine bağlanmış raflar, ateş ocağı kilimler ve diğerleri içeriye el birliği ile taşınırken, Maya bu hengameli çalışmayı izliyordu. Bars bu çadırı Maya için yaptırıyordu. Henüz tanımadığı bu katun, çok masum görünse bile onu obada birisinin yanına yerleştirecek kadar güvenmiyordu ona. O yüzden kendi çadırının olduğu alana gözünün önüne koymak istemişti. Sürekli şifa çadırında kalması da uygun olmazdı oradaki deva malzemelerine bilmedik birşey karıştırması bile çok can alabilirdi. Onu gözlemlemesi gerekiyordu. Belki de düşman tarafından birisiydi ve casusdu. Hizmetine birisini vermeyecekti ama Tünay'ı ona işleri öğretmesi bahanesi ile peşine takacaktı. Tünay hem onu gözlemleyecek hem vaktini dolduracaktı. Tanınmadık bir katunu obada böyle başı boş bırakması olmazdı. Hem ne becerisi varsa onunla bir iş tutmuş olurdu. Atası seferinden dönüp katun hakkında karar verene kadar temkinli olması lazımdı. Ayrıca Yun hanedenına gönderdiği ulak yakında ulaşır, kurtulan Yula katundan ya haber gelir ya da kendisini getirirlerdi.
Çadırın kurulması bitince tuhaf tuhaf cübbeler, kafalarındaki hayvan kemikleri kafa tasları ve yüzlerindeki garip korkunç maskeler içinde bedenlerinden kız oldukları anlaşılan kişiler çadırın etrafını sardılar. Ve onlardan daha tuhaf giyinmiş kafasında bir geyik başlığı olan, cübbesinden tuhaf eşyalar tüyler sarkan birisi boynuna asılı davulu çalarken, çadırın etrafındaki kızlar ellerindeki çubuklara takılmış bir çok çanı sallayıp sağa sola sallanarak hep bir ağızdan bir dua mırıldanmaya yakarmaya başladılar. Kam elinde içinden duman çıkan birşeyle çadırın etrafında dönerken Maya büyülenmiş gibi bu ilkel gösteriyi izliyordu. Yanında duran Bars'a döndü "ne yapıyorlar?" Bars kızın şaşkın bakışlarından böyle birşeyi ilk defa gördüğünü düşünmüştü. Bu da ona çok imkansız geliyordu. Buradan çok uzakta bir yerde olsa bile böyle bir ayine denk gelmiş olmalıydı. Hafızasını kaybettiği için mi hatırlamıyordu? "Yurdu kutsayıp kötü ruhları kovuyorlar." Maya'nın kaşları şaşkınlıkla havaya kalktı "Bu çadı.. yani yurt kimin?" Bars ona gülümsedi, "Senin Maya katun." Maya kirpiklerini şaşkınlıkla kırpıştırdı. "Artık şifa yurdunda kalmana gerek yok. Toparladın. Bundan sonra kendine ait yurdunda kalırsın. Tünay sana buradaki işleri gösterecek eline yatanın ucundan tutarsın. Atam Barlu beg, seferinden dönünce hakkında bir karar verilir. O zamana kadar ne işe yatkın olduğunu da bilsen iyi olur." Maya buradaki işlerin hiç birisine yatkın olamazdı bundan emindi ama sesini çıkarmadı. İşe yaramayanları muhtemelen hizmetçi falan olarak kullanıyorlar getir götür işleri yaptırıyorlardı, hizmetçi olmadan önce diğer işlerde şansını denemek istiyordu. Baş şaman elindeki tuhaf tütsü ile çadırın içine girerken çadırın etrafındaki kızlardan bazıları davulları ve ellerindeki çanları çadırın etrafında dönerek çalmaya başlamışlardı. Bu ilkel tüyler ürpertici görüntü Maya'ya çok abes geliyor korkuyor ama bunu belli etmemeye çalışıyordu. Kam çadırın içine kötü ruhlardan korunma amacı ile kutsal demirden yapılmış orak, balta gibi aletleri astı. Ok ve yayı çadırın solundaki duvara üzerlik otunu sedir yatağın başına astı. Çadırı güzelce tütsüledikten sonra dışarıya çıktı. "Yurt hazır begim." Maya merakla çadıra doğru yürürken Bars onu kolundan yakaladı. "Dur hele katun, seni de hazırlamak lazım." Maya korku dolu gözlerini Bars'a dikti "nasıl? Ne yapacaksınız?" Bars onu çadırın önünde harlanan ateşin yanına hasır şiltenin üzerine oturttu. Üstüne açılan genişçe kumaşın ucundan maskeli kamlar tutarken kızlardan bir diğeri, elindeki davulu çalarak etrafında dönmeye, diğeri çanıyla ona eşlik ederek takip etmeye başladı. Maya'nın kalbi kulaklarında atıyor baş şaman kadın, ilahi gibi dualar mırıldanıyordu. Harlanmış ateşe kokusundan hayvan yağı olduğunu anladığı birşey attı. Elindeki bakır bakraçı ateşe tuttu bir süre söylenmeye devam etti. Sonra da tam Maya'nın başının üstünde yüksek bir gürültü ile soğuk suyun içine boşalttı bakraçın içindeki şeyi. Maya korku ile yerinde sıçramış biraz sonra ise bunun tuhaf bir kurşun dökme işlemi olduğunu fark etmişti. Başındaki örtü toparlanırken, şaman bu sefer ellerinde yaktığı bir demet ağaç dalı ile onu sağdan sola, yukarıdan aşağıya, önden arkaya ayaklarının altlarına kadar tütsülemişti. Etrafında dönenlerden ve açlıktan başı dönen Maya gözlerinin kararmasına daha fazla dayanamadı ve kendisini yerde buldu. Bu durum etrafındaki şamanların seslerinin aletlerinin seslerinin daha fazla artmasına sebep oldu. Kızın içinde kötü bir ruh olduğunu ve şu anda ruhun kızın bedenini terk ettiğini düşünüp şifa vermesi için Umay anaya dualar edip yalvarıyorlardı. Maya ise sadece bir yudum su yada çorba istiyordu. Çıkan dumandan bile zehirlenmiş olabilirdi. Bilinci hepten giderken tuhaf sesler yerini karanlık bir sessizliğe bırakmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞAMANIN İLK HAYATI
Historical FictionYula, tunç çağı zamanında, Çapşin obasının baş şamanı olan büyükannesinin halefidir. Bir gün obasına yapılan baskından kaçarken, çok sevdiği kardeşi gibi gördüğü Balca'nın ihanetine uğrar. Bu ihanetin intikamını almak için inandığı tanrılara yalvard...