Yula, Balım'ın siniri geçince, hızlandırılmış bir elektronik aletler eğitimi almıştı. Her gördüğü alet karşısında şok oluyordu resmen. Çamaşır makinesi, bulaşık makinesi, elektirik süpürgesi mutfak robotları, klima derken Yula bu zamanda elektriğin icadına en çok sevinen kişi olmuştu. Balım ona kısaca bazı makinelerin nasıl çalıştığını göstermişti henüz çamaşır ve bulaşık makinesini açmamış, fırına ve airfryre kesinlikle dokunmamasını sıkı sıkı tembihlemişti. Bunların kullanımını daha sonra öğretecekti. Şimdilik elektirik süpürgesi, klima, televizyon nasıl çalışıyor onu göstermişti. Zaten bütün alet ve eşyaları isimleri ile tanıtmak fazlaca vaktini almıştı. Bildiği eşyalarında mesela koltuklara geniş arkalıklı sedir, tekli olanlara ise taht diyordu, bunları düzeltmesi oldukça vakit almıştı. Kliniğe bir süre gitmeyecekti, acil olan hastalarıyla geçici bir süre arkadaşları ilgilenecekti. Yula'yı evde tek başına bırakmak istemiyordu, kliniğe ise şu halde götüremezdi. Henüz evden dışarıya çıkmamışlardı. Bugün Yula'yı alışveriş yapmak için evden dışarıya çıkarmak istiyordu. Yakınlarda bir süper market vardı hem biraz yürümüş olurlar, hem Yula dışarıya da biraz alışmış olurdu.
"Yula, alışverişe gidelim mi?" Yula'nın gözleri heyecanla parladı. "Alışveriş mi? Kervan mı geldi? Nerede?" Balım derin bir nefes aldı. "Ne kervanı? Markete gideceğiz." Yula yine kendi içinde düşüncelere dalmıştı geldiği bu alem onu çok korkutuyordu. Buraya ait değildi. Balım açık kahve gözlerini arkadaşının asık yüzünde dolaştırdı. "Hadi gel seni giydirelim biraz temiz hava al." Yula içini çekerek koltuktan kalktı ve kendi odasına doğru Balım'ın peşinde yürümeye başladı. Balım dolabı açarak Yula'ya askılı bir crop ve şort üstüne de giymeyi çok sevdiği kimonolardan çıkarıp yatağın üzerine bıraktı. "Hadi giyin bakalım." Yula kıyafetlere kısaca göz attı. Hastaneden döndükten sonra uzun kollu bir pijama takımı giymişti. Bunun iç çamaşır olduğunu düşünüyordu sütyen ve külot giymemişti. Evde olduğu ve Balım'dan başka yanında kimse olmadığı için bunu pek dert etmemişti. Ama şimdi yatağın üstüne serilmiş kıyafetlere şaşkınlıkla baktı. "Nasıl giyeceğini biliyorsun değil mi?" Balım onun kararsız bakışlarından anlam çıkarmaya çalışıyordu. "Bunlarla mı dışarıya çıkacağım?" diye sordu sonunda Yula endişesini dile vurarak. "Evet beğenmedin mi?" Yula'nın kaşları yavaş yavaş çatıldı işaret parmağı ile kimonoyu gösterdi "Cübbe olur ama ben köle, cariye yada tapınağa seks için adanmış kadınlardan birisi değilim. Ben bir kamım ve bu şekilde giyinip kendimi teşhir edemem. Bunlar sadece iç çamaşırı, üstüne giymem için birşey vermelisin." Balım bebe sarısı saçlarını sinirle açtı ve yeniden sert bir şekilde sıkı bir topuz yaptı. "Ma.. Yula! Hangi çağda yaşıyorsun Allah aşkına! Kelimelere bak!" Yula onun öfkesini anlayamıyordu şimdi onun cariyesi yada kölesi gibi birşey miydi bu kıyafetleri giymesi isteniyordu? Bu durumu hazmedemedi ve ağlamak üzere olduğunu gösterircesine burnu sızlamaya başladı. "At yılındaydık... Çağ..." diye mırıldandı yine titreyen dudağı ile ve bir anda gözlerinden yaşlar boşanmaya başladı. İyi bile tutmuştu kendisini. Balım ona şaşkınlıkla baktı. Bu normal bir hafıza kaybı değildi. Bunu hissediyordu. Yavaş adımlarla Yula'ya yaklaştı ve eğmiş olduğu başını kaldırıp göz yaşlarını sildi. Sonra ona sıkıca sarıldı. "Yula, neden ağlıyorsun?" Yula kendini çökmüş halde yatağın üstüne bıraktı burnunu çekti. Balım ona bir peçete uzattı. Sakinleşene kadar yanında bekledi meraklı gözlerini arkadaşının üstünden ayırmadı. Yula sonunda içini tamamen boşalttığında Balım'a bakabilmişti. "Ne oldu Yula? Bana anlatabilirsin" dedi Balım terapide kullandığı sakinleştirici ses tonunu kullanarak. Yula kafasını sağa sola salladı. "Sana güvenmiyorum. Beni yine öldürmeyeceğini bilmiyorum. Burayı tanımıyorum. Nerede olduğumu nasıl geri döneceğimi bilmiyorum. Ben... Ne yapacağımı bilmiyorum" dedi hıçkırıklarının arasında. Balım karşısına çok zorlu bir bilmece gelmiş gibi hissediyordu kendisini. En yakın arkadaşı yabancı bambaşka birisine dönüşmüştü sanki. Derin bir nefes aldı. "Geçecek," dedi önce. Sonra aklına takılan soruyu sordu "neden seni öldüreceğimi düşünüyorsun?" Yula ona kırgın bir bakış attı "Daha önce öldürmeye çalıştın..." Balım kaşlarını hafifçe çattı "ne zaman?" Yula derin bir nefes aldı "Ben burada belirmeden önce." Balım şaşkınlıkla kaşlarını yukarıya ittirdi. Acaba onu alıp hastaneye mi götürseydi. Çıktıklarında herşeyin normal olduğunu fiziksel bir sorun olmadığını söylemişlerdi. Bir an nefesi ciğerlerinde asılı kaldı. Kazadan dolayı travma mı geçiriyordu? O zaman bu onun alanıydı. Psikolog olarak ona yardım edebilirdi belki de. "Balca mı öldürdü seni?" dedi birleştirdiği parçalarla. Yula ona başını aşağı eğerek cevap vermişti. "Yula bana Maya olmadığını söyledin ve ben sana inandım" aslında inanmamış sadece kaza geçirmiş arkadaşı karşısında durumu idare etmişti. "Ben de sana Balca olmadığımı söylüyorum. Benim adım Balım. Sen neden bana inanmıyorsun?" Yula ona şüpheli bir bakış attı. "Çünkü sen ona çok benziyorsun o olmaman imkansız o kadar çok benziyorsun." Balım cebinden telefonunu çıkarırken Yula yine korku ile geriye doğru kaymıştı. Balım ona aldırmadan telefonu çıkarıp galeriye girdi ve ona Maya ile olan fotoğraflarını gösterdi. "Bu kız sen misin?" diye sordu bütün ciddiyeti ile. Yula o kızın aynı kendisi gibi göründüğünü görünce ekrana dehşetle baktı. O değildi bunu biliyordu. Ama onun gibi görünüyordu. "Hayır. Ben değilim ama inanılmaz bir şekilde bana benziyor. Maya o mu?" diye sordu korku ile. Balım iyice karmaşıklaşan durum karşısında sakinliğini korumaya çalışıyordu. Kişilik bölünmesi mi olmuştu kazadan sonra? "Evet bu Maya benim en yakın arkadaşım. Peki sen kimsin?" Yula içini derince çekti o buraya geldiyse Maya'da onun yaşadığı yere mi geçmişti? "Ben Yula'yım, Çapşin obasında yaşıyordum. Kırmaçlar bir gece köyümüze saldırdı..." Balım derin bir nefes aldı "Çapşin obası neredeydi?" Yula ondan gözlerini kaçırdı, "Üç Doruk dağının eteğinde bir ovada. Ben kaçmıştım, yardım istemek için Barlug obasına gitmeye çalışıyordum... " sesi kesilip yine kendisine nefretle bakınca Balım hikayeyi tamamladı "yolda öldün." Yula ona kaşlarını çattı büyük bir nefretle tısladı "beni öldürdün! Hemde benim sana hediye ettiğim hançerle!" Balım dişlerini sıktı sakin kalacaktı "Ben değil bana benzeyen Balca seni öldürdü. Ben başka birisiyim." Yula onun ruhundaki değişimin farkındaydı ama gördüğü yüze olan öfkesi dinmek bilmiyordu. Balım ise bu bilmecenin içinden nasıl çıkacağını düşünüyordu. "dışarıya çıkmaktan vazgeçtim. Birer bitki çayı alalım ve sandviç yapalım hadi gel. Sana bazı sorularım var hem onları cevaplarsın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞAMANIN İLK HAYATI
Historical FictionYula, tunç çağı zamanında, Çapşin obasının baş şamanı olan büyükannesinin halefidir. Bir gün obasına yapılan baskından kaçarken, çok sevdiği kardeşi gibi gördüğü Balca'nın ihanetine uğrar. Bu ihanetin intikamını almak için inandığı tanrılara yalvard...