14. bölüm

90 18 148
                                    

*Yazar anlatımıyla*

Tilkiler evden gizlice çıkmayı başarmıştı. Tomioka telefonu çıkardı ve Min ji'yi aradı "Min ji bizi almaya gel. X parkında bekliyoruz. Acele et geç kalmak istemiyorum" Min-ji'nin cevap vermesine fırsat vermeden telefonu kapattı Giyuu. Park eve uzaktaydı ve biraz ilerledikten sonra parka gelmişlerdi

Min-ji 10 dakika içerisinde parka gelmiş ve onları almıştı. Şuan tilkiler plandan hiçbir şey bilmiyordu. Tomioka planı hazırlamış ve gereken herşeyi ayarlamıştı. Min-ji direk havaalanına ilerliyordu. Havaalanına gelene kadar Tomioka planı anlatmaya başlamıştı "Biletler sorun değil hallettim fakat havaalanında ki güvenliklerden herhangi birinin bizi tanıması sıkıntı olur. Koltuklarınızın önünde ki kısımda şapkalar var onları takın indiğimiz zaman

Miko denen adam düzgün biri değil eğer bir güvenlik bizi tanırsa bu bizim yakalanmamıza neden olabilir. Biletlerin parasını ödedim iban üzerinden Min-ji gidip biletleri alıcak. Min-ji ajans tarafından gizlenen bir üye olduğu için onu tanımıyorlar o yüzden onun yakalanması imkansız

Min-ji ve benim tanıştığımızı bile ajans bilmiyor. Miko denen adamın bilmesi de imkansız zaten. Biz yinede ne olur ne olmaz diye Min-ji'ye maske vericez. Şüphe çekmemek için bazen öksür. Biletleri almadan önce de veya güvenliklerle karşılaşınca da öksürmeyi unutma Min-ji

Biz dikkat çekmeyen bir yerde oturup bekliycez. Biletleri aldıktan sonra zaten direk Rusya'ya gidicez. Rusya da beni eğiten ustalarımdan biri var. Ajansın başkanından izin aldıktan sonra birkaç ay orda göreve devam edicez. İyice ortalık sakinleşince ise geri döneriz" Giyuu rahatça konuşmuş ve susmuştu. Ama Sabito onun kadar sakin değildi

Sabito sinirle konuştu "O oruspu çocuğu seni almadan gitmez" Giyuu rahatça konuştu "Emin ol ben onun neden beni almak istediğini çok iyi biliyorum" Sabito sonradan sorgulamayı aklına yazmış ve yolu izlemeye başlamıştı. İkisi dışında ki diğerleri endişeliydi çünkü Giyuu'nun patlamak üzere olduğunu, Sabito'nun da üzgün olduğunu biliyorlardı. Biri nefret ettiği insanlar tarafından alıkonulmak üzereydi diğeri ise ailesi tarafından nefret edildiği için yetimhaneye bırakıldığını bilmek üzüyordu

İkisi de sevmiyorlardı biyolojik ailelerini ama böyle ortaya bırakılmak ikisine de koymuştu. Sabito her ne kadar daha üzgün olsa bile Giyuu'nun durumu dahada zordu. Çünkü Sabito yine kendi hayatına devam edebilirdi isterse ama Giyuu'nun her adımı bile o adamın kulağına gidiyordu. Bunu bilmek onu biraz tedirgin yapıyordu

Ayrıca bu yaşta 19 yıl boyunca ailesi yokken şimdi olması onun sinirini bozuyordu. Hadi ama kimin sinirini bozmaz ki bu? Neyse konumuza dönelim. Giyuu şuan sinirini arkadaşlarından çıkarmak istemediği için susmuştu. Çünkü konuşmaya başlarsa illakı arkadaşlarından birinin kalbini kırıcaktı

Annesi (LAN KADINA İSİM BULAMADIM DEDİM KİMSE DE İSİM ÖNERİSİ YAZMADI) ve babası çıka çıka şimdi mi ortaya çıkmıştı gerçekten? yetimhanede zorbalık görürken neden gelmemişlerdi? Veya Giyuu o tanımadığı insanlar tarafından alıkonulup ajan olmak için eğitilirken neden gelmemişlerdi? Antrenmanı küçük bedeni kaldıramadığı için ağladığı zamanlar neden gelmemişlerdi? Giyuu bunların hesabını sormak istiyordu bağıra bağıra

Sabito ise bunun tam tersiydi. O ailesinden her zaman nefret etse bile üzüldüğü zamanda ilk yanında istediği kişi her zaman annesi olmuştu. Yeri geldiğinde babasıyla futbol oynayıp ablasıyla ve Giyuu'yla beraber film gecesi yapmak isterdi. O Giyuu ile beraber bir ömür boyu biyolojik aileleriyle vakit geçirmek istiyordu. Sabito tamamen normal bir hayata sahip olmak istiyordu

İşte diyorum ya ikisinin durumu tam tersiydi. Sabito ailesiyle tamamen normal bir hayata sahip olmak isterken ailesi tarafından iştenmemiş, Giyuu ise ailesinden nefret edip onların yüzünü bile görmek istemezken ailesi onu yanlarına almak için uğraşıyordu. İkisi de bu işin sonunda birbirleriyle kavga ediceklerini biliyorlardı

Sabito telefonuna gelen bildirim sesiyle telefonunu açtı ve biriyle mesajlaşmaya başladı. Giyuu her ne kadar kiminle mesajlaştığını sormak istese bile kavga etmek zorunda kalmak istemediği için susmuştu. Sabito telefondan başını kaldırdı ve Arkadaşlarına baktı sonra ise üzgün bir ifadeyle telefona geri döndü. Giyuu ne yapıyor bu diye düşünürken bir anda Sabito hızla Nakime'ye baktı ve sinirle geri mesaj yazmaya başladı

Giyuu en sonunda ona hesap sorucakken Min-ji onlara bakmış "Giyuu plan çok güzel ama bir şey merak ediyorum" Giyuu ona dönmüş ve konuşmasını beklemişti "Hani bugün veya yarın Rusya'ya gidiceksiniz ya? Ya biri sizi tanırsa. Sonuçta belki de bizim uçağımızda da onun adamları olabilir değil mi? Bana kalırsa 1 hafta hiçbir şekilde dışarıya çıkmayın ondan sonra sizin peşinizi bırakmaya başladıklarında ben sizi özel uçakla Rusya'ya gönderiyim. Sonuçta ajans binasının sahibi benim babam ve özel uçağı almak için geçerli bir bahane bulursak bize ceza vermezler" Giyuu düşünmüştü biraz

Tam reddedicekken arabanın aynasından fark ettiği binanın üzerisinden onlara doğru bakan bir keskin nişancı görmüştü. Adam elini tetiğe yaklaştırmaya başlayınca Giyuu korkuyla sinirle bağırdı "HEMEN EĞİLİN ARABAYA ATEŞ EDİCEKLER!" Giyuu bağırdığı için en son eğilmişti ve tam kafasının yanından geçen mermi onun omzunu sıyırmıştı. Giyuu omzundan akan kanı umursamadan aracın direksiyonunu yana doğru kaydırdı ve başka bir caddeye girdi. Nerdeyse 30 dakika boyunca herkes eğilmiş bir şekilde beklediler

Sabito bağırmaya başladı "Hay sikeyim! Giyuu iyi misin sen! O nişancının belasını si-" Sabito arkada bağırarak küfür ederken diğerleri neden Giyuu'ya iyi olup olmadığını sorduğunu merak ettiler. Ama kimse Giyuu'nun acıyla yarasına bastırdığını görmemişti

Bir şey olmadığına emin olduktan sonra Min-ji onun yaralı olduğunu fark etmiş ve korkuyla konuşmuştu "Giyuu! Yaralısın eğer bu şekilde havaalanına gidersen sana bir şey olabilir" Giyuu omzuna bastırırken konuştu "Önemli bir şey gibi durmuyor, mermi içine girmediği için biraz pansuman ve dikiş sayesinde hallederim ama mikrop kapmaması için sarmam lazım" Min-ji aracı çalıştırınca Giyuu bağırdı "Napıyosun! Az önce bir saldırı oldu ve sen tekrar mı aracı çalıştırıcaksın?!" Min-ji göz devirdi

Arabayı başka bir yere sürmeye başladı ve konuştu "Benim evime gidiyoruz seni bu halde bırakamam pansumanını ben yapıcam ve 1 hafta sonra da sizi kendi ellerimle götürücem o soktuğumun ülkesine!" Giyuu en sonunda susmuş ve onun evine gitmeyi kabul etmişti. Tabi arkada oturan ve sıkış sıkış oturan arkadaşları Giyuu için endişelenseler bile Min-ji'nin evinde pansuman yapıcakları için az da olsa sakinlerdi

15 dakika içerisinde Min-ji'nin evine gelmişlerdi. İçeriye girdiler ve Giyuu'yu koltuğa yatırdılar. Giyuu biraz daha böyle kalırsa kan kaybından bayılabilirdi. Min-ji acil durum için özel doktorlarından birini çağırmıştı. Doktor çantasını aldı ve Giyuu'nun yarasına önce pansuman yapmış sonra ise dikiş atmıştı. Giyuu'nun yarasını uyuştursalar bile için Giyuu'nun canı baya acımıştı. Her ne kadar türlü türlü aletler ile yaralansa da bu dikiş atma olayı onun canını baya acıtıyordu her seferinde

Giyuu narkozdan dolayo uykuya geçmek üzereydi. Giyuu koltukta yatarken kapı açılmıştı. Giyuu daha kim olduğuna bakamadan o ses duyuldu "Ah~ küçük maviş yaralanmış sanırım. Neyse sonuçta biz size çok güzel bakıcaz"Giyuu'nun son duyduğu şey arkadaşlarının bağırışlarıydı....

Görev (Saneobagiyuu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin