Yazıp gönderdim, koşar adımla sınıfa girdim. Çoğu kişi zil çalmadan sınıfa gelmiş hatta yanlarında başka sınıflardan arkadaşları da vardı. Sırama ilerledim, Yaman gittiğimdeki gibi sıraya kafasını koymuş yatıyordu. Yanındaki hareketlenmeyi hissedip kafasını kaldırdı, gözlerini aniden açtığı için ışığa hassasiyet göstermiş, eliyle gözünü ovuşturumuştu.
“Hayırdır, erkenden geldin.” Dedi sorar gibi merakla. Normalde kızlar lavaboda hep çok oyalanır, saçını başını düzeltmekten geç gelirlerdi. Cerenle ben de böyleydik, bazen tek gittiğimizde çok oyalanmazdık lakin şimdi durum farklıydı. Ceren yanımda olsaydı telefonumu tutabilirdi ama ne yazık ki tek gitmeyi tercih etmiştim.
Cebimden telefonu çıkarıp havaya kaldırdım. “Bunu unutmuşum.” Diye kendime sitemde bulundum. Telefonumu koruması için Yaman’a vermek istedim lakin bu fikrimden vazgeçtim çünkü telefon elimdeyken bildirim gelmişti. Bildirimi görürse eğer aklıma bile gelmeyecek şeyler yapabilirdi.
“Haa!” Dedi.
Böyle önemsiz bir şey için ortalığı 56 yapardı. Telefonu Yaman’a vermekten vazgeçip sıramın altına sıkıştırdım.
Hızlı hareketlerim birbirine dolanıyor, zil çalmadan tuvalete girmek istiyordum. “Hızlı olmam lazım.” Diye kendime destek verdim.
Yaman, kafasını yeniden sıraya koydu. “Çabuk gel.” Diye bağırdığında sınıfın kapısında zilin sesini işittim.
Hay sikeyim!
Şuan kendimi sınıfın camından sonsuzluğa koyvermek, sessiz sedasız bu dünyadan yok olmak istiyordum. Kafamı kapıdan çıkarıp baktım koridorda en manyak hocanın nöbet tutması peki? Kapının kenarından gizlice çıksam ne olur? İçeri girenlerin arasından hızla koşacaktım ama bilin bakalım kiminle burun buruna geldim.
Evet!
Nöbet tutan hocayla!
“Hocam.” Deyip gülümsedim.
“Zil çaldı.”
“Hocam…”
“Sınıfına.”
“Hocam, lavaboya gidecektim…” deyip elimi kaldırdım beni dinlemesi için, ama dinlemedi.
“Teneffüste ne yapıyordun? Gir içeri.” Diye bağırdı.
Hep onun yüzünden, beni mesaj atıp oyalamasaydı bunlar başıma gelmeyecekti. Üstüne üstlük bir de okulun en kızgın hocası tarafından azar işittim, gelecek yıl zorlu geçeceğini şimdiden belliydi. Telefonumu elime aldım, +6 yeni mesaj gelmişti. Hızla üstüne tıkladım.
05***: Kim olduğum önemli değil.
05***: Yada önemli mi?
05***: Kalpler bir olduktan sonra bir önemi yok kim olduğumun.
05***: Değil mi?
05**: O hoca manyak!
05***: GERİ DÖN!
Gökçe: Hepsi senin yüzünden!
Yazıp sinirli emojiyi de ekledim, kollarımı birleştirdim. Burnumdan resmen ateş çıkıyordu, sertçe oturduğum sırayı ayağımla ittirdim ve elimi masaya vurdum. Bütün ders boyunca nasıl bekleyeceğim? Ceren yanıma geldi, bozduğum sırayı düzeltti ancak kaşları ne olduğunu anlamaz halde çatılmıştı. Diğerleri de Ceren gibiydi, ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı.
Yaman, eliyle boğazını kesiyormuş gibi yapıyor benim görmediğimi sanıyordu ama görüyordum, aniden ona döndüğümde ağzını kıpırdatmayı ve elini indirip gülümsedi.
Ceren, “Ne oldu?” Diye çekinerek sordu. Hata arkadaşlarımda değil, bendeydi. Ne diye tanımadığın adamla konuşup zamanını harcıyorsun ki Gökçe?
“Lavaboya giremedim, zil çaldı.” Dediğimde hepsi bir anda nefes verdiler. Ne olduğunu anlamasam da çok önemsemedim çünkü şuan daha önemli işlerim vardı, mesela ders boyunca tuvaletimi tutmak ya da derste izin isteyip yeniden azar işitmek…
Merhaba bölüm hakkında düşüncelerinizi buraya yazarsanız sevinirim.
Sizce gelecek bölümde Gokceyi ne bekliyor?
Onu kim zor duruma düşürdü?
İyi okumalar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖR BENİ || +(18) Texting ✓
ChickLit05***: Seni bana ayırdım bütün İstanbul biliyo 05***: Çok söyledim ama kendini ölümlü sanıyo 05***: inanamazsınız sesinde kuşlar yaşıyo 05***: ah bir de gülünce kafam yanıyoooo 05***: Öyle de güzeldi gözleri 05***: Bıraksam içine bir çek beni 05***...