Arabadan indim, okulun girişinde bizi garip bir kalabalık karşıladı. Alt sınıftaki öğrenciler ard arda sıraya girmiş gibi kendi aralarında konuşuyorlardı. Okulun demir parmaklıklarının orada, bize dönen üç çift gözü fark ettim.
Ceren’e baktım. Garipliği o da sezmişti, göz göze geldiğimizde boş gözlerle birbirimize baktık. İkimiz de ne olduğunu anlamadan diğerlerinin yanına ilerledik. Faruk, olanları pek umursuyor gibi değildi, gözleri Ceren’i süzse de Ceren bakışlarını ona hiç değdirmedi.
Okulda, sessiz gürültü vardı sanki. Konuşuyorlardı ancak ses bozuk radyo misali çok kısıktı.
Bu duruma ayak uydurdum ve Yaman’a yaklaşıp, “Neler oluyor?” Dedim.
“Hiç iyi şeyler olduğunu hissetmiyorum.” Dedi.
“Başladı yine müneccimliğe.” Dedi, Alp ve devam etti. “Eee, senin şu hisler ne diyor? Bilebilecek mi ne olduğunu.”
“Komikmiş.” Diye birbirleriyle zıtlaştılar. Alp’in hayattan bıkmış tavırları etrafına da yansıyordu. Yaman, Alp’i umursamadan etrafını seyretti. “Benim hislerim değil,” eliyle beynini işaret etti.
“Aklım çalışıyor.”
Garip, iğrenç bir koku burnuma doldu. Yanlış anlamadıysam bu koku Alp’ten geliyordu, boynuna iyiye sokulup kokladım.
“Lan sen…” deyip bağırdığımı fark edince sessizl olmaya karar verdim çünkü sonucu iyi olmazdı.
“Lan sen sabah sabah içtin mi?” Dedim.
“İki yudum… cuk.” Dedi, yüzüme yüzüme üfleyip. Baş parmağım ve işaret parmağı arasında boşluk bırakıp ne kadar içtiğini mecazi olarak gösterdi. İğrendim ve geri çekildim.
“Sana inanamıyorum, ya hocalar anlarsa.” Dedi, Ceren.
Yüzümdeki iğrenme ifadesiyle Alp’e bakıyordum. “Oğlum sen ne zaman akıllanacaksın?” Ayağımla ayağını dürttüm. Alık gözlerle beni, fakat sanki daha çok gökyüzünü seyrediyordu.
“Öğlene anca ayılıyorsun.” Diye bıkkınca üfledim. Alp genelde akşamları erken yatar sabah olunca erkenden kalkardı. Herkes uyur o evde babasının koleksiyonunu patlatır, okula da bu şekilde sarhoş gelirdi, Yaman, Faruk, Ceren ve ben Alp’in sarhoş olduğunu anlamamaları için tüm güçlerimizi birleştirirdik.
Bu da böyle bir numuneydi!
Ne zaman içki bağımlılığının başladığını tam kestiremesek de gurupça bizim eve gelip, film gecesi yaptığımız günden sonra olduğunu tahmin ediyordum.
O gece hep birlikte ‘Aşk 101’ izlemiş güzel bir gece geçirmiştik. Tüm geceyi film izlemeye ayırmıştık, sabaha kadar dayanabilenler dayandı dayanamayanlarsa uyuyakalmıştı.
Alp ve ben tüm gece uyanık kalmıştık, sabah onlar uyanmadan önce birlikte kahvaltı hazırlamış hep beraber yemiştik.
O gece diziyi neden bu kadar beğendiğini düşünmeden edememiştim.
Çünkü dizi de kendinden bir parça bulmuştu. Alp, Sinan’a benziyordu.
Özenmek midir bilinmez lakin tam olarak Sinan’dı.
Alp, yaslandığı duvardan güç alıp yere oturdu. “Biz neden içeri girmiyoruz?” Dedi, Ceren.
Yaman, duvarın üstünden okulun bahçesini işaret etti. “Hocalar kapı girişinde arama yapıyorlar.”
“Na araması?” Dedim.
“Hassiktir!” Faruk, ettiği küfürle düşüncelerime tercüman olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖR BENİ || +(18) Texting ✓
Literatura Feminina05***: Seni bana ayırdım bütün İstanbul biliyo 05***: Çok söyledim ama kendini ölümlü sanıyo 05***: inanamazsınız sesinde kuşlar yaşıyo 05***: ah bir de gülünce kafam yanıyoooo 05***: Öyle de güzeldi gözleri 05***: Bıraksam içine bir çek beni 05***...